NECDET ÇELİK - BOLD MEDYA 

2018 yılı mart ayında Kosova’daki Mehmet Akif Koleji’nde çalışan 5 öğretmen ile bir doktorun Türkiye’ye kaçırılmasına ilişkin davanın ikinci duruşması, Priştine mahkemesinde görüldü.

Dönemin istihbarat başkanı ve iki emniyet personelinin 5 yıl hapsi istendiği davanın dünkü duruşmasında, Yabancılar Şubesi çalışanı iki polis tanık olarak dinlendi. Polis memuru Hamit Rukiçi, emri aldığı andan öğretmenlerin Türk istihbaratına teslimine kadar yaşananları tek tek anlattı. Olay sabahı, davada sanık olarak yargılanan Yabancılar Şubesi Başkanı Rahman Süleymani’nin odasına çağrıldığını anlatarak söze başlayan polis memuru Rukiçi, ‘’Benimle beraber bir memur daha çağrılmıştı. Bana Gjakovo şehrindeki üç öğretmeni, diğer arkadaşa Priştine’deki üç kişiyi alma görevi verildi.’’ dedi.

Talimat evraklarını veren Süleymani’nin, operasyonun en hızlı şekilde tamamlanmasını defalarca vurguladığını anlatan tanık polis memuru, ‘’Öğretmenleri yabancılar şubesine getirmemizi, onlarla asla konuşmamamızı istedi. Ben alacağım kişilerin tercüman, avukat haklarını soracak oldum. ‘Hepsini biz ayarladık. Sen düşünme, işini hızlıca yap.’ deyip sözümü kesti.’ ifadelerini kullandı.

Tanık polis Rukiçi, ifadesinde, talimatı alırken odada iki istihbaratçı bulunduğunu söyledi. ‘’Amirim Süleymani, numaramı istihbaratçılara verdi. Odadan çıktıktan sonra operasyonla ilgili komutlar onlardan gelmeye başladı.’’ diye anlatan Rukiçi, kapalı duruşmada söz konusu iki istihbaratçının adını verebileceğini kaydetti.

Verilen emir doğrultusunda başkentten 70 km uzaktaki Gjakovo’ya doğru yola çıktığını anlatan Hamit Rukiçi, ‘’İstihbaratçılar telefonla beni sürekli yönlendiriyordu. Gideceğim nokta ikide bir değişiyordu. O kargaşada trafik kazası yapmaktan son anda kurtuldum.’’ diye anlattı. Aldığı ilk talimatta öğretmenleri Priştine’deki Yabancılar Şubesi’ne götürmesi istendiğini belirten Rukiçi, ‘’Bu talimat yolda değişti. Aldığım kişileri havaalanına götürmem istendi. Ben de bunu yaptım.’’ ifadelerini kullandı.

Davada gelinen durumu Bold Medya’ya değerlendiren avukat Leutrim Syla, tanık ifadelerinin ‘hukuksuz iade’ tezini desteklediğini söyledi. İsithbarat kurumunun yetki gaspı yaptığına vurgu yapan Syla, şu yorumu yaptı: ‘’Görüyoruz ki, Türkiye ve Kosova istihbaratı aralarında anlaşmış. Emniyet görevlisi Rahman Süleymani, yasaları çiğnediğini bile bile istihbarata ırgatlık yapmış. Yapılan şey, 6 mağdur vatandaşın doğrudan Türk otoritelerine teslim edilmesidir. Bu işlem ülkeden çıkarma değil, hukuksuz bir iadedir. Yasaları çiğneyen cezasını çeker.’’

Avukat Syla, mart ayında görülecek iki duruşmada dinlenecek yeni tanıklarla yasa dışı iadenin daha da netleşeceğini belirtti.

Öte yandan tanık polis Rukiçi’nin dünkü anlatımlarında bir skandal ortaya çıktı. Kendisine verilen evraklarda silik çıkan kimlik fotokopisi nedeniyle yanlış kişiyi aldıklarını havaalanında fark ettiğini belirten tanık polis, o an yaşananları şöyle anlattı: ‘’Aldığımız öğretmenin üstelemesi sonucu, evraktaki ile onun soyadının tutmadığını fark ettim. Durumu Süleymani’ye aktardım. O telaşla birilerini aradı ve bana, ‘Tamam o da gidecek’ dedi.’’

Dün ikinci duruşması görülen davada, dönemin istihbarat başkanı Driton Gashi ile Vatandaşlık ve İltica Dairesi Başkanı Valon Krasniçi görevi kötüye kullanmakla suçlanıyor. Yabancılar Şubesi Başkanı Rahman Süleymani’ye ise görevi kötüye kullanmanın yanı sıra ‘yasa dışı yollarla kişiyi özgürlükten yoksun bırakma’ suçlaması yöneltiliyor. Kosova yasalarına göre sanıklara 5 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.

29 Mart 2018 sabahı Kosova’daki Mehmet Akif Kolejleri bünyesinde çalışan idareci ve öğretmenler, yolda zorla aracından indirilerek ya da okul bahçesinde öğrencilerin gözü önünde derdest edilerek Priştine havaalanına götürülmüş, birkaç saat içinde MİT’e ait uçakla Türkiye’ye gönderilmişti. Ülkede yoğun tartışmalara neden olan olaydan hemen sonra, İstihbarat Başkanı Driton Gashi görevden alınmıştı. Kosova Parlamentosu’nca kurulan araştırma komisyonu, Şubat 2019’da yayımladığı raporda, sınır dışı etme sırasında 31 yasa ve prosedür ihlalinin meydana geldiği tespit edildi. Raporu yazan komisyon üyeleri, olayın arkasındaki isim olarak dönemin cumhurbaşkanı Haşim Taçi’yi işaret etti. Komisyon raporundan bir süre sonra görevi bırakan Taçi, halen savaş suçu ile yargılanıyor. Kosova’daki hukuksuzluk, Kasım 2020’de BM raporuna da girdi. BM raporunda, 6 kişinin haksız tutuklanmasıyla ilgili Ankara’nın sorumluluğuna işaret edilmiş ve söz konusu kişilerin acilen serbest bırakılması istenmişti.