Korona virüsü ile enfekte olan kedilerde mutasyona uğrayarak oluşan ve kompleks seyirli enfeksiyöz bir hastalık olan FIP (Feline infectious peritonitis) hastalığı, son dönemde kedi sahiplerinin en çok endişelendiği hastalıklar arasında ilk sırada yer alıyor.
Islak ve kuru olmak üzere iki şekilde gerçekleşen bu hastalık, tedavi edilmeyip ilerledikçe hayati tehlikeler doğuruyor.
Islak formdaki hastalıkta, kedinin karnının iç bölgesinde sıvı birikimi ve akabinde göbeğinde şişlik oluşuyor. Göğsünde sıvı biriken kedi nefes alırken zorluklar yaşamaya başlıyor.
Kuru formdaki hastalıkta ise, daha çok nörolojik semptomlar ağır basıyor: Kan damarlarının etrafında iltihaplı lezyon veya enfeksiyon söz konusu oluyor ve bu enfeksiyon böbreklere, karaciğere, cilde, beyne ve akciğerlere ulaşıyor. Bu hastalıkta nöbet geçiren kediler, ayakları üzerine basamıyor, denge kaybı yaşıyor, sık sık idrara çıkıp aşırı kilo kaybediyor, çok fazla kusuyor, susuyor ve sarılık gibi belirtiler gösteriyor.
TEMAS VE DIŞKI YOLUYLA BULAŞ
Hastalık, kedilerin 6 ila 23 ay arası yavrularında ve 5 ila 13 yaş arası yetişkinlerinde daha sık görülürken, 14 yaşın üzerindeki kedilerde risk artıyor. Kediden kediye temas yoluyla geçen hastalıkta yayılma genellikle dışkı yoluyla oluyor.
Her hastalığın çaresi olduğu gibi FIP’ın da var; ancak tedavide kullanılan ilaçlar Türkiye’de tedarik edilemediğinden yurtdışından fahiş fiyatlarla, aracılarla ve zaman zaman da dolandırıcı şebekelerin aldatmacalarıyla geliyor.
84 gün boyunca her gün aynı saatte deriye enjekte edilerek uygulanması gereken bu ilaç, hayvanın hayat kalitesini iyileştiriyor ama kesin çözüm değil.
Bu hastalıktan mustarip olan Sky isimli bir kedi sahibi olan İrem Tütüncüler ise bu konuda bir süredir farkındalık çalışmaları yürütüyor. Sky’ın arka ayaklarının tutmadığını, denge kaybı yaşayıp kakasını yapamadığını fark eden Tütüncüler, 15-20 veteriner gezip maddi ve manevi açıdan yorucu bir süreç yaşadıktan sonra bu hastalıkla tanışmış.