Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Trabzon Milletvekili ve milletvekili adayı Koray Aydın, seçim sonrası AKP'nın tek başına iktidar olamayacağını savunarak, böyle bir tablo oluşması halinde de 'yolsuzluk iddialarının kilit ismi Rıza Zarraf'ın yurt dışına kaçacağını öne sürdü. Koray, "AKP'nin tek başına iktidar olamaması, 17-25 Aralık dünya tarihinin en büyük hırsızlık sürecinin sorgulanmasını yeniden gündeme getirecektir. O büyük pisliğin üstünü örtemeye kimsenin gücü yetmeyecektir." dedi.
Koray Aydın, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin istikrarının önündeki en büyük engelin, AKP ve onun kurmaya çalıştığı düzen olduğunu iddia etti. Cumhurbaşkanı ve AKP'nin ekonomik ve siyasi istikrarı tehdit ettiğini öne süren Aydın, şu ifadeleri kullandı: "Öyle bir Cumhurbaşkanı'mız var ki, herkesle kavga ediyor. Şehre girerken balkondaki çocukla, olayı takip eden gazeteciyle, çok sıkışırsa Merkez Bankası Başkanı ile, siyasi parti liderleriyle, dış dünya ile dış dünyada yayın yapın gazetelerle alanı genişleterek kavga eden, gürültü çıkartan, ne yaptığını kimsenin anlayamadığı, Türkiye'deki anayasal düzene karşı bir darbe yapmış, hukuk güvenliğini ortadan kaldırmış, herkesin 'yarının ne olacağım' endişesini taşındığı, bu tablo Türkiye'nin önündeki en büyük engeldir. Onun için istikrar ve büyüme adına bugünü kadar AKP'ye oy vermiş kitle, büyümenin masal olduğunu, pembe tablonun bir yalan olduğunu, istikrarın önündeki en büyük engelin de AKP olduğu daha iyi anladığını görüyoruz."
Seçim sürecinde özellikle son günlerde iktidar tarafından kullanılan bir 'algı' olduğuna işaret eden Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü: "O da HDP'nin yapılan anketlerde baraj sınırında olduğunun söylenmesi, barajı geçme ihtimalinin tartışılması AKP ve yöneticilerini bir akıl tutulmasına bıraktı. Bu arkadaşlar ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette sürekli mitinglerinde 'CHP, MHP, paralel yapı, HDP aynı' gibi hiçbir gerçekliği olmayan, komik, dayanaksız bir safsataya sarılarak çaresizliklerini ifade etmeye çalışıyorlar. HDP'yi bu konuma getiren hükümetin kendisidir. Ne yaptığını bilmez tavırları Türkiye'nin başını büyük sıkıntıya sokmuştur. Dolmabahçe Sarayı'nda AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın, değir tarafta da HDP Grup Başkanvekilleri'nin katıldığı ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder tarafından okunan ve televizyonlarda bir zafer edasıyla yayınlanan Öcalan'ın 10 maddelik emri, bunların ilişki düzeylerini, olaya yaklaşımlarını göstermesi bakamından ibretlik bir vakadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en son MHP'nin HDP ile koalisyon yapacağını söylediğini hatırlatan Aydın, böyle bir şeyin mümkün olmayacağını vurguladı. Aydın, "Cumhurbaşkanlığı makamındaki birinin görevi olmadığı halde Anayasa'ya karşı yaptığı darbenin sorumsuzluğu ile bir parti başkanı gibi kimlerin kimlerle koalisyon yapacağını tartışması, Türkiye'nin düştüğü demokrasi garabetini anlamak açısından da ibretliktir." dedi.
8 HAZİRAN'DA RIZA ZARRAF KAÇACAK
MHP'nin yükseldiğini, AKP'nin eridiğini savunan Koray Aydın, 8 Haziran'da tek başına bir iktidarın olmayacağının anlaşıldığını öne sürdü. 'Böyle bir tablo oluşursa ne olur?' dendiğini anlatan Aydın, cevabını da kendisi verdi: "Ben buradan duyurayım; 8 Haziran günü Rıza Zarraf, Türkiye dışına kaçar. Bu sözümün altını çizerek söylüyorum, yurt dışına kaçar. Çünkü, AKP'nin tek başına iktidar olamaması, 17-25 Aralık dünya tarihinin en büyük hırsızlık sürecinin sorgulanmasını yeniden gündeme getirecektir. O büyük pisliğin üstünü örtemeye kimsenin gücü yetmeyecektir. İlahi adalet tecelli edecek, evlerinde para sayma makineleri, para kasaları, ayakkabı kutularındaki paraların hesabı sorulacak ve sorumluları da adaletin önüne çıkartılacaktır. Bu işin kilit adamı Rıza Zarraf'tır. Şu anda dışarıdadır. Çünkü adalete de darbe yapılmıştır. Adalete yapılan darbe neticesinde hakimler, savcılar yerlerinden edilmiş, bu işi soruşturanlar içeride, hırsızlık üzerine yapışan insanlar ise ellerini kollarını sallayarak dışarıdadır."
Demokratik bir ülkede bunun kabul edilebilir bir durum olmadığının altını çizen Aydın, "Hiçbir iktidar kendi hırsızını kollamaz. Demokratik bir ülkede adalet mekanizması çalışır, gereğini yapar. Siz eğer kendi bakanlarınızı Meclis'te verdiğiniz oylarla adalet karşısına çıkartmaktan korkuyorsanız ortada bir suçüstü hali vardır ve kendi suçunuzu da kabul ediyorsunuz demektir. Çünkü bu oylamalarda 52 tane vicdanlı AKP milletvekili onların Yüce Divan'a gitmesi yönünde oy kullanmıştır. Onun için üstü kapatılan bu adli süreç mutlaka seçimlerden sonra Türkiye'nin en önemli gündemi haline getirilecek, zanlılar da adalet önünde hesap vermek için yeni bir süreç mutlaka başlayacaktır." diye konuştu.
GAZETENİN TEHDİT EDİLDİĞİ ÜLKEDE HAYAT FELÇ OLUR
Koray Aydın, bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Cündar'ı 'tehdit etmesini' de eleştirdi. Demokratik bir ülkede bunların kabul edilemeyeceğini anlatan Aydın, "Demokratik bir ülkede bir Cumhurbaşkanı böyle yapsa ne olur; bütün gazeteciler isyan eder, gazete çıkartmaz. Siz yapabiliyor musunuz? Yapamazsınız, patronlarınız da korkar. Normalde hayatın felç olması lazım. Nasıl tehdit edebilir. Bu televizyondan yapılıyor artık. Dolayısıyla bu korku imparatorluğunun yakılması gerekiyor. Biz MHP olarak bu korku imparatorluğunu üzerinde hisseden herkesi MHP'ye davet ediyoruz. İsyan günü, 7 Haziran." ifadelerini kullandı.
ANAYASA'YA DARBE YAPILDI
Aydın, Saray'da 'gölge kabine kurulduğu' tartışmalarıyla ilgili soruya da şöyle cevap verdi: "Gölge kabine olduğunu herkes biliyor Türkiye'de. Cumhurbaşkanlığı'nda her bakanlığın bir paralel bakanı var. Şu anda Davutoğlu yönetmiyor Türkiye'yi. Köşk'ten orayı yöneten bir kukla Başbakan var. Ona da üzülüyorum. Bir Başbakan'ın bu hale düşürülmesini, bunu içine sindirebilmesi ve kabullenebilmesini hayretle karşılıyorum. Ama Türkiye'nin gerçekliği bu."
Türkiye'de 'ihtilal olduğunu, Anayasa'ya darbe yapıldığını' iddia eden Aydın, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanı 'anayasa manayasa' dinlemiyor. 'Benim dediğim dedik' diyor. Bizim Cumhurbaşkanı'mız olmasını isterdim. Ben devlet geleneğine bağlı bir insanım. Aynı görüşte olmam şart değil. Hepimizin Cumhurbaşkanı oysaydı, hepimiz onu bağrımıza basacaktık, hazırdık. Ama o düşmanlığı seçti. Bizi öteleyen, bize hayat hakkı tanımayan, hatta elinden gelse bizi Türkiye'den sürecek. Öyle bir Türkiye'de yaşıyoruz. Türkiye bunu kaldıramaz. Türkiye bu problemini çözecek. Bu seçimde bu işin çözüleceğini düşünüyorum."
BU SÜREÇTE EN BÜYÜK ZARAR İSLAM'A VERİLDİ
'Erdoğan'ın hırsının akli melekelerin önüne geçtiğini, kontrol edilemeyen bir durumla karşı karşıya olunduğunu' savunan Aydın, bu süreçte en büyük zararın İslam'a verildiğini vurguladı. "Çünkü, çaresiz kalınca İslami değerlere sarılıyor.' diyen Aydın, sözlerini şöyle tamamladı: "Cumhurbaşkanı mitingde elinde Kur'an sallıyor. Geçen hafta cuma namazından çıktı, caminin kapısında konuştu. Bir de orada AKP mitingine davet ediyor. Olacak şeyler değil. Kutsallarımız, dini değerlerimiz vardı, onları siyasete alet eden, dolayısıyla siyaset erozyonunun içine onu atıp en büyük kötülüğü İslam'a yapan, İslami değerleri yozlaştıran bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu Türkiye'nin ve dindarların temel bir problemi." CİHAN