Doğu Anadolu Bölge Kan Merkezi Müdürü Abdullah Üzer, Türkiye'de kök hücre nakli bekleyen çak fazla insan olduğunu belirtti.
Abdullah Üzer, TÜRKÖK Projesi ile ilk olarak amaçlarının insanları kök hücre konusunda bilgilendirip, bağışçı kazandırmak olduğunu ifade etti. Üzer, kök hücre naklinin ülkede pek bilinmediğini bu yüzden insanların bu konuda ihtiyatlı davrandığını söyledi.
Bağışçıların sürekli 'Biz hücresiz kalır mıyız?' sorusunu sorduklarını dile getiren Üzer, "Biz de amiyane tabirle şunu söylüyoruz, düşünün siz koca bir çınarsınız, sizden bir dal kesip toprağa dikiyoruz. Sizden alınan kök hücre miktarı da böyle. Her bağışta bir hastanın hayatını kurtarıyorsunuz." diye konuştu.
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen seminerde konuşan Abdullah Üzer, nakil bekleyen çok hasta olduğunu ve bu hastaların genellikle hiçbir tedaviye cevap vermeyen insanlar olduğunu vurguladı. Üzer, bu yüzden de kök hücre bağışının bu noktada alternatifsizlik olması bakımından çok kıymetli bir durum arz ettiğini kaydetti. İlk bir yıl hasta ve bağışçının tanıştırılmadığını fakat bir yıl boyunca hastaların mektuplaşabileceğine dikkat çeken Üzer, bağışta gizlilik ve gönüllüğün esas alındığını nedeninin ise eşleşen bir bağışçının, hastanın kendine muhtaç olduğunu düşünebiliyor ve işin içine para girebiliyor olması olarak açıklıyor.
KÖK HÜCRE VÜCUTTA NERELERDEN ALINIR
Kök hücrenin vücutta nerelerden alındığının insanlar tarafından bilinmediğini ya da yanlış bilindiğini aktaran Doğu Anadolu Bölge Kan Merkezi Müdürü Abdullah Üzer, "İnsanlar kök hücrenin omurilikten alındığını zannediyor. Omurilikten alma gibi bir durum söz konusu değil. Kök hücre almada üç yöntem kullanıyoruz. Birinci yöntem, kalça kemiğinden alma yöntemi bu daha az kullanılan bir yöntem, diğeri Periferik (damardan) alma yöntemi, en fazla kullanılan ve en çok tercih edilen yöntem, bir diğeri de kordon kanı yöntemidir." açıklamasında bulundu.
KÖK HÜCRE BAĞIŞÇISI OLMA KRİTERLERİ VE AŞAMALARI
Kök Hücre Bağışçı Kazanım Gönüllü Personeli Mustafa Ünver ise bağışçı bulma konusunda problemleri olduğuna dikkati çekti. Ünver, bu konuda yurt dışına bağımlı olduklarını sözlerine ekledi. Kök hücre bağışı yaş aralığının özellikle 18-50 yaş olması gerektiğine değinen Ünver, sözlerine şöyle devam etti: "Çünkü 50 yaşında bağışçı olan birinin eşleşme ihtimali 10 yıl sonra olabiliyor, 20 yıl sonra olabiliyor ya da hiç olmayabiliyor. Diyelim ki 20 yıl sonra denk geldi. 60 yaşından sonra vücut ister istemez yıkıma giriyor. Yıkıma gireceği için o saatten sonra eşleşen kök hücrenin hiçbir ehemmiyeti kalmıyor, o yüzden bizim amacımız özellikle kök hücre havuzuna genç bağışçılar katabilmek. Kök hücre bağışı yapmak isteyenlere gerekli bilgilendirme yapıldıktan sonra bir form dolduruyorlar. Formdan sonra doku uyuşmasını arattırmak için kan örneğini alıyoruz. Daha sonra bir hastayla uyum söz konusu olduktan sonra (tabi bu ucu açık bir tarih) bağışçıya ulaşıyoruz. Bağışçı onay verdikten sonra ikinci bir doku tiplemesi için numune alınıyor. Bu noktada da uyum söz konusu olduğunda da kök hücre nakil işlemlerine başlıyoruz. Bu nakil süreci, öyle bağışçılarımızın korkacağı bir şey değil, kan verme işlemi gibi çok basit bir işlemdir. Sadece 3-4 gün süren bir olaydır."
Ünver ayrıca, kronik bir hastalığı, kalp, solunum gibi ciddi rahatsızlıklar, bulaşıcı bir hastalığı ve kanser tanısı almamış olanların bağışçı olabileceği hatırlatmasında bulundu.
KÖK HÜCRE NAKLİ HANGİ HASTALIKLARDA UYGULANABİLİR
- Kemik iliği kanserleri
- Lenfomalar
- Çeşitli organ kanserleri
- Kemik iliğinin yetersiz çalıştığı veya çalışmadığı durumlarda
- Kalıtsal anemilerde
- Kalıtsal metabolik hastalıklarda CİHAN