Klon 3 buzağı daha geliyor

TÜBİTAK, İstanbul Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi (UÜ) iş birliğiyle yürütülen ''Anadolu Yerli Sığırlarının Klonlanması Projesi'' kapsamında Boz ırk boğanın kulağından alınan dokudan klonlanan 3 buzağı, doğacakları günü bekliyor.


Proje Koordinatörü UÜ Veteriner Fakültesi Döllenme ve Suni Tohumlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Sağırkaya, AA muhabirine, '''Anadolu Yerli Sığırlarının Klonlanması Projesi''nin temel amacının, Anadolu'da nesli tükenme tehlikesi altında bazı lokal ırkların, geleceğe yönelik olarak, ileri teknoloji nükleer transfer yani klonlanmayla tekrar hayata döndürülebilme olasılıklarının araştırılması olduğunu söyledi. Çalışmaların 2004 yılında başladığını belirten Doç. Dr. Sağırkaya, şöyle dedi: ''Klonlama teknolojisiyle üretilen embriyolar, TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Araştırma Enstitüsü Transgen ve Deney Hayvanları Laboratuvarında yapıldı. Transfer olmaya elverişli olan embriyolar, fakültemizdeki projeye dahil olan hayvanlara transfer edilmek üzere ulaştırıldı. Ayarlanan ineklere embriyoların transferlerini gerçekleştirdik. Bu teknolojide, yavru elde edebilmek oldukça sıkıntılı. Çalışmalarda birçok gebelik elde ettik. Ancak birçoğunu 3 aya varmadan kaybediyorduk. Literatüre bakıldığında, dünyadaki çalışmalarda da böyle olduğu görülüyor. 2 tane ileri dönem gebelik elde etmiştik, ancak ikisini de maalesef kaybettik. Buzağılar doğduklarında ölüydü ama yapı olarak hiçbir eksiklikleri yoktu. Otopsi sonuçlarında da hiçbir organ anomalisine rastlanmadı. Projede inek sayısı sıkıntı olunca İstanbul Üniversitesi de bize katıldı. İstanbul Üniversitesinde yapılan transferlerden de 'Efe' adlı buzağı dünyaya geldi.'' Doç. Dr. Sağırkaya, proje kapsamında, UÜ Veteriner Fakültesi Araştırma Uygulama Çiftliği'nde boz ırktan alınan dokulardan elde edilen 3 adet klon gebelik olduğunu belirterek, ''Bunlar dördüncü aylarını doldurdular. İstanbul'da da aralık sonunda doğacak ayrı bir klon gebemiz var. Aslında proje başarıyla sonuçlandı ama gebelikler 9 ay olduğu için biz çalışmamıza devam ediyoruz'' diye konuştu. İstanbul'da doğan yavrunun erkek olduğunu bildiren Doç. Dr. Sağırkaya, şunları kaydetti: ''Bizde doğacaklar dişi. Aksilik olmaz canlı doğarlarsa bunları yetiştirip kendi aralarında eşleştirme yapıp, klon hayvanların üreyebildiklerini gösterir şekilde çalışmamızı sürdüreceğiz. Onların embriyolarını, spermlerini de dondurabiliriz.'' -ANADOLU BOZ IRKI Projede Boz ırkı tercih etmelerinin, bu ırkın doğal şartlara çok dayanıklı bir tür olmasından kaynaklandığını ifade eden Doç. Dr. Sağırkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'de, 'Karacabey esmeri' denilen bir sığır ırkı vardır. Bu ırkın oluşumunda Boz ırkın da genetik katkısı bulunuyor. Bu çalışmayla da edindiğimiz deneyim gösteriyor ki bu hayvanlar gerçekten doğal şartlara son derece dayanıklı. Ayrıca hastalıklara da son derece dirençli hayvanlar. Bu açıdan bakıldığında ileride dünyada ortaya çıkabilecek aşırı kuraklık veya iklim değişikliklerine da kolay adapte olabilecek hayvanlar. İleride gen teknolojisi ve üretme teknolojileri gelişecektir. Dondurduğumuz embriyolar veya dokularla gelecekte bu hayvanların hastalıklara direncini sağlayan genler belirlenebilir. Böylece o genleri alıp diğer kültür ırklarına aktarma olanakları da doğabilecektir. Bu tür avantajları düşünüldüğünde, bu hayvanların korunması, yok olmalarının engellenmesi gerekmektedir.'' Boz ırkın, kültür ırklarına göre verimleri düşük olduğu için yok olmaya başladığına işaret eden Doç. Dr. Sağırkaya, ''Ancak saman vererek et elde edebileceğiniz yegane hayvanlar da bunlar. Kötü bakım şartları sunulduğunda, kültür ırklarının bırakın verimi, yaşaması bile riske girecektir. 'Ah o genler, ırklar nerede?' dememek için bu ırkların korunması, saklanması gerek'' dedi.
<< Önceki Haber Klon 3 buzağı daha geliyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER