Geçtiğimiz Mayıs ayında Hizmet Hareketi'ne yönelik operasyonlar kapsamında İstanbul'da 12-15 yaşlarındaki 16 çocuk gözaltına alındı. Beylikdüzü ve çevresindeki evlerde anneleriyle birlikte gözaltına alınan öğrenciler Emniyet’teki Çocuk Şube’de ve KOM Şube’de bir süre tutuldu.
Gözaltı ve ifade işlemlerinde psikolojik ve fiziksel işkenceye maruz kaldıkları ortaya çıkan çocuklarla ilgili dava ise önümüzdeki günlerde yapılacak. Dava öncesinde hukukçu Gökhan Güneş, kendi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla konuyu hukuki açıdan ele aldı.
İddianamenin skandallarla dolu olduğunun altını çizen Güneş paylaşımlarında, yapılan hukuksuzlukları da tek tek anlattı.
Hukukçu Gökhan Güneş'in paylaşımları şu şekilde:
"Emniyet tutanaklarına göre, gözaltına alınan çocuklar da dahil olmak üzere herkesle ilgili uzun süreli teknik ve fiziki takip yapılmış, bu kişilerin telefonları dinlenmiş ve adımları sürekli izlenmiştir. Yapılan takip ve telefon dinlemeleri sonucu tespit edilen yasal ve rutin faaliyetler de suç gibi gösterilmiştir.
Ancak, CMK’nın 140. maddesi gereğince verilen teknik ve fiziki takip kararları açıkça hukuka aykırıdır. Tıpkı bir önceki seride yer verildiği gibi emniyetin uydurduğu hukuksuz gerekçelerle savcılık soruşturma yapmış; bu hukuksuz soruşturma neticesinde hazırlanan iddianameyi de mahkeme kabul etmekte bir beis görmemiştir!
Şöyle ki; iddianamede soruşturmanın başlangıcıyla ilgili açıklamada, soruşturmanın "teyide muhtaç istihbari bilgilerle" başladığı ifade edilmiştir. Ancak, bu madde kapsamında teknik araçlarla izleme kararı verilebilmesi için "suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi" şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Yani, bu delil elde etme yöntemi "son çare delilidir" ve bu yönteme "teyide muhtaç bilgilerle" değil, somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi sebeplerinin varlığı halinde başvurulabilir. Kaynağı ve doğruluğu belirsiz istihbari bilgilerle bu tedbire başvurulamaz. İddianamede istihbari bilgi sonucu bu tedbire başvurulduğu söylenmek suretiyle yapılan hukuksuzluk açıkça itiraf edilmiştir.
Savcılık talep yazısında somut delil göstermediği gibi mahkemelerde kararlarında somut delilin ne olduğunu açıklamamıştır. Kolluğun teyide muhtaç istihbari bilgilerine dayalı otomatik ve şablonik kararlar verilmiştir. Bu sebeple teknik araçlarla izleme kararlarının tamamı hukuka aykırıdır
Ayrıca, fiziki takip yanında teknik araçlarla izleme kararlarının icrası da hukuka aykırı gerçekleştirilmiştir. Zira CMK’nın 140. maddesi gereğince; "şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir." Ancak, kolluk sanıkların apartman girişini, site girişini ve bina içindeki asansördeki görüntülerini tespit etmiştir.
Bina ve sitenin çevre duvarının içi ve aynı zamanda binada yer alan asansör kamuya kapalı alandır. Sanıkların kamuya kapalı alanlardaki görüntülerinin alınarak delil olarak kullanılması CMK’nın 140. maddesine aykırıdır ve özel hayatın gizliliği suçunu oluşturmaktadır. Bu sebeple, site ve bina çevre duvarının içini tarassut eden kamu görevlileri açıkça suç işlemişlerdir.
Yukarıda yer verilen sebeplerle; soruşturmanın en önemli delili olan fiziki ve teknik araçlarla izleme kararları ve tutanakları hukuka aykırı delildir. Bunların yasak delil niteliğinde olmaları nedeniyle; Anayasa'nın 38/6, CMK'nın 217/2, 289/1-i ve 206/2-a maddeleri gereğince reddine karar verilmesi ve hükme esas alınmaması gerekir. Aksi takdirde, hukuka aykırı şekilde elde edilen delillerin duruşmada tartışılması CMK'nın 206/2-a ve 217. maddelerine aykırılık teşkil edecektir.