Hakkari Çukurca’da şehit olan Piyade Er Yener Kırıkçı’nın 21 Nisan 2019 Pazar günü Çubuk’un Akkuzulu Köyü’ndeki cenaze namazına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki CHP heyetine yönelik linç girişimine ilişkin davanın beşinci duruşması Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Davada akıl kısıtlılığı olduğu belirtilen sanık Ramazan Onbaşı’nın ifadesi alındı. Hakim, Onbaşı’ya “Levent Gök’e vurdun mu?” diye sordu. Onbaşı, “Elimde sinek vardı, elimi ovuştururken kendisine yanlışlıkla vurdum. İstersen Levent Gök’e sorabilirsin” dedi.
“GEBERSE NE OLUR, GEBERMESE NE OLUR?”
ANKA Ajansı’nın aktardığına göre; hakim, “Kemal Kılıçdaroğlu’nu tanıyor musun?” sorusunu yönelttiği Onbaşı, “Geberse ne olur, gebermese ne olur?” diye yanıt verdi. Sanık Onbaşı, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’e vurduğu anların fotoğraf ve videosuna ilişkin “Ben Levent Gök ile fotoğraf çektirmek için yanına gittim. Bir anı olsun diye” sözleriyle kendini savundu.
CHP avukatı Celal Çelik, sanık Onbaşı’nın Gök ve Kılıçdaroğlu’na yönelik yaralama suçunu işlediğini belirterek, cezalandırılmasını talep etti.
“EVİ YAKIN DİYE BAĞIRMADIM”
Sanık Yakup Karakoç hakkındaki yurt dışı yasağının kalkmasını isteyerek, “Bu olayda hiç kimsenin şahsi meselesi yok. Hanımlar dul, çocuklar dul kalıyor. Şu anda devlet beni sınıra götürsün. Benim suçum yok” dedi. Sanık Sevim Gölyeri “Ben evi yakın diye bağırmadım, ben anaları yaktı, evlatları yaktı diye bağırdım” diye kendisini savundu.
“ASKERLERİMİZİ ÖLDÜREN O’ İFADESİYLE NEYİ AMAÇLIYORSUN?”
Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün, olay sırasında insanları tahrik ettiği iddiasına ilişkin “Benim kimseyi tahrik etme niyetim yoktu. Kimseyi tahrik etmedim” dedi. Sarıgün hakimin görüntü kayıtlarından aktardığı “Bizim askerlerimizi öldüren suçlu o’ ifadesiyle neyi amaçlıyorsun?” sorusuna “Ben öyle bir şey demedim” yanıtını verdi.
EMEKLİ EMNİYET MÜDÜRÜ KORAY ASLAN DİNLENDİ
Kılıçdaroğlu’nun saldırının olduğu dönem koruma müdürlüğünü yapan emekli emniyet müdürü Koray Aslan tanık olarak dinlendi. Aslan, olay gününe ilişkin şunları söyledi:
“Biz olaydan bir gün önce akşam saatlerinde şehit haberi olduğunu duyduk. Akşam aradık şehit bilgilerini koruma şubeyi arayarak aldık. Ertesi sabah 10.03’te polis Zafer Koçer Koruma Şubeyi arayarak şehit cenazesine katılacağımızı söyledi. Koruma ekibinde öncü gidecek ya da ekip şefi Koruma Şubeyi arar. Biz Koruma Şubeye, Koruma Şube de gerekli mercilere söyler. Koruma Şube’nin ilgili mercilere bilgi verip vermediğini bilmiyorum. Ayrıca Milli Savunma Bakanımızın koruma müdürü de saat 11.00 sıralarında beni aradı, ‘Katılıyor musunuz?’ dedi. Ben de katılacağımızı söyledim.”
“İMAMLAR BİLE KAÇAR HALDEYDİ, DUA BİLE OKUNAMADI”
Biz alana yarım saat yoldan sonra girdiğimizde araçtan indik. Kaymakam Bey karışmadı. Bariyerlerden açılmış koridordan geçerek safa girdik. Araçtan indiğimizde protestolar başlamıştı. ‘Bay Kemal dışarı. PKK dışarı’ şeklinde. Katıldığım en kısa cenaze namazıydı. İmamlar bile kaçar haldeydi, dua bile okunamadı.
Namaz kılındıktan sonra şehit naaşının konulduğu top arabasının arkasından 10 metre bile gitmedik. İlk gittiğimizde önümüz açıktı ancak daha sonra top arabasıyla birlikte kalabalığın arasında kaldık. 20 metre uzaklıktaki araçlarımıza gitmeye çalışıyoruz ama gidemiyoruz. Karşı yönden ve sol taraftan kitle gelince derenin olduğu yöne doğru gittik. Sonra ben ‘Evlere gidelim’ dedim. Oradan yara yara evlerin bulunduğu yere doğru gittik. Sonra eve girdik Genel Başkanı antreye oturttum. Sonra ben dışarıdaki kalabalığı gözetlemeye cama gittim. Sonra Emniyet Genel Müdürü, Milli Savunma Bakanı geldi. Sonra biz polis aracıyla bilmediğimiz bir yoldan çıktık.
Kılıçdaroğlu, 21 Nisan 2019’da katıldığı asker cenazesinde linç girişimine uğramıştı.
“‘JANDARMA KOMUTAN YARDIMCISINI İŞ KÖTÜYE GİDER’ DİYE UYARDIM”
Alttan, üstten öyle tekmeler yedik ki. Genel Başkan düşmesin diye kendisini tuttum. Düşersek kalkamazdık. Kendisine vurulduğunu gördüm. Kimin vurduğunu beline sarıldığım için görmedim. (Evin içindeyken) Dışarıda bağıranlar vardı, jandarma komutan yardımcısına ‘Buraya yedek kuvvet getirin. Definden sonra da gelenler olur. İyice kalabalıklaşır. İş kötüye gider’ diye uyarıda bulundum.
“30 JANDARMA OLSA YAŞANMAZDI”
Etrafımıza 20-30 jandarma gelse böyle olaylar yaşanmazdı. Kolluk kuvvetleri yeterince müdahale etmedi. İl Jandarma Komutanı’nın ‘Ben buradayken size bir şey olmaz’ dediği sırada biz yumruk ve tekme yiyorduk.
“PLANLANMIŞ BİR OLAY, DÜŞSEYDİK ÖLDÜRÜRLERDİ”
Bu olay sıradan kalabalığın planlayacağı bir olay değil. Bu planlanmış bir olay. Biz nereye gitsek takip ediyorlardı. Düşseydik kalkamazdık sözünden amacım düşseydik, biz orada ölürdük. Bizi tekmelerle öldürürlerdi.
“DOSYA AĞIR CEZAYA YOLLANSIN”
Aslan’ın ifadesinin ardından CHP avukatı Celal Çelik, dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesi talebini yineleyerek, “İnsanların ‘Yakın, öldürün’ sözü ortadayken, öldürmeye yönelik suça tahrik anlamında dava açılmışken. Sanık Sevim Gölyeri ile ilgili suç işlemeye tahrikten dava açılıyor. Hanımefendi ‘Yakın öldürün’ diye bağırıyor. Suç işlemeye tahrikten dava açıyorsanız, elbette öldürmeye yönelik tahriktir” dedi.
KILIÇDAROĞLU’NDAN AVUKATINDAN ‘SEDEF KABAŞ’LI TEPKİ
Çelik, “Yargı çifte standart yaşıyor. Kim yanlış yapıyor. Neden biz hala ağır ceza mahkemesinde yargılanmaktan alıkonuluyoruz. Biz İşkence yaşıyoruz. Adalete erişim hakkımız engelleniyor” diyerek, gazeteci Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanına hakaret suçundan tutuklanmasını anımsattı.
Sanıklar hakkındaki adli kontrol kararının devamına, görevsizlik talebinin reddine karar veren hakim, duruşmayı 10 Mart 2022’ye erteledi.