"YARGILAYACAKSAN ONU YARGILA"
CHP lideri Kılıçdarğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Adliye önünde silahlı saldırıya uğrayan Can Dündar ile Erdem Gül'ün "MİT TIR'ları haberi" nedeniyle yargılanmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Doğru haber yaptığı diye mahkum olan gazeteciler var. Haber doğru mu, doğru. Silahlar gönderildi mi? O da doğru? Peki doğru haber dolayısıyla bir gazeteci nasıl hapse atılır? Kralın çıplak olduğunu herkes biliyordu. Can Dündar'la Erdem Gül de 'kral çıplak' dediler ve bütün Türkiye'nin önüne tabloyu koydular. Ama 'Sizden bunun intikamını alacağım' diyor. Hesap soracaksan senin kabinende bakanlık yapan adam var. Başbakan yardımcılığı yapan adam var. Tuğrul Türkeş, çıktı televizyonlara bunu anlattı. 'Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu' diyor. Yargılayacaksan onu yargıla kardeşim. Dokunulmazlığı kaldıracaksan onun dokunulmazlığını kaldır. Neden gazeteciler? Çünkü gücü onlara yetiyor. Ama hiç meraklanmayın arkadaşlar. Senin gücün onlara da yetmeyecek" ifadelerini kullandı.
"KİLİS SÜRATLE SURİYELİLEŞİYOR"
Suriye'deki IŞİD mevzilerinden Kilis'e yönelik roketli saldırılara değinen Kılıçdaroğlu, hükümetin Kilis'i feda ettiğini savunarak, "Türkiye'de yaşanan bir başka dram. Bir şehrimizde yaşanıyor, bir ilimiz, adı Kilis. Bir il düşünün. Gazeteye tam sayfa ilan veriyor, hükümet arıyor. Hükümet nerede, diyor. Bir ara yeni bıyık bırakan birisi, düşük profilli birisi o da gitti Kilis'e. Birkaç füze atılınca apar topar nefesi Ankara'da aldı. Peki Kilislilerin derdi ne? Niye ilgilenmiyorsunuz? Bu ülkede hükümet yok mu? Vallahi yok. Hükümet yok zaten. Kilis süratle Suriyelileşiyor. Suriyelilerin nüfusu Kilislilerden fazla. Onlar göç ediyor, Suriyeliler oraya yerleşiyor. Esnaf perişan vaziyette. Yeni ekonomik paket bekliyorlar. Boşuna bekliyorsun kardeşim. Bunlar can derdine düşmüşler. Düşük profilli, herkese evet diyen adam arıyorlar. Onların derdi Kilis değil ki. Kilis yerle bir olsa bunların kılı kıpırdamayacak. Kilis'te 4 aydır okullar kapalı. 4 aydır hükümet yok. Kilisli kardeşlerime sesleniyorum, hiç meraklanmayın. Sorununuzu biliyoruz, nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Bunlar Kilis'i feda ettiler, görmezden geliyorlar" diye konuştu.
"DOKUNULMAZLIĞI KALDIRALIM, DİYORUZ KAÇIYORSUN"
Dokunulmazlık tartışmalarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, "Kimin dokunulmazlığını kaldırmak istiyorsan getir kardeşim hep beraber kaldıralım, diyoruz kaçıyorsun. Milleti kandırmayacaksın, ahlakın temel kuralı budur. Millete yalan söylemeyeceksin. Ahlakın kuralı budur" dedi.
"DAVUTOĞLU'NU HALKIN İRADESİNE DUYDUĞUMUZ SAYGIDAN SAVUNUYORUZ"
AK Parti'nin olağanüstü kongreye gitmesi ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun aday olmayacağını açıklamasını üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Kılıçdaroğlu, "Davutoğlu'nu savunuyorsak halkın iradesine duyduğumuz saygıdan ötürü savunuyoruz. Halkın iradesine saygı gösteriyoruz. Ama Türkiye 2012'dan itibaren farklı bir sürecin içine adım adım götürülmek isteniyor. 4 Mayıs günü Davutoğlu'nu davet ettiler. Saray'a geleceksin, dediler. Saray'a gitti. Saray'dan çıktı 'Ben istifa ediyorum' dedi. Kullandığı şu cümle çok önemlidir. İstifasıyla ilgili olarak 'Benim tercihim değildir, bir zaruretin neticesidir' dedi. Bir Başbakan, 23 milyon oy alan bir Başbakan, bir kişinin dudağından çıkan sözlere kendisini esir ettiriyorsa onun gereği olarak başbakanlıktan istifa ediyorsa onun demokrasi kültürü yoktur. Bu ne anlama gelir? 'Ben demokrasiye, ben milli iradeye inanmıyorum. Benim için bir kişi önemlidir. Sarayda oturan zat. O zat oradaysa 23 milyon değil, 80 milyon bana oy verse hepsi hikaye' diyor" açıklamasında bulundu.
"KULA KULLUK, SARAYA UŞAKLIK YAPAN KİŞİYİ ARAMIZDA BARINDIRMAYIZ"
AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal'ın yeni başbakan adayı için dile getirdiği 'düşük profil' ifadesine tepki gösteren CHP lideri Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hep ahlaktan söz ediyoruz, hukukun üstünlüğünün de, milli egemenlikten söz ederiz. Kuralları önce Anayasa sonra yasalar sonra devletin gelenekleri belirler. Eğer siz bunları tanımıyorsanız o devlette kaos ortaya çıkar. Başbakanlık maddesi vardır. Yani ne yapacaksın? O bir kişi seni çağırıp istifa et, dediği zaman şunu söyleyecektin. 'Sayın Cumhurbaşkanı kusura bakma, beni buraya 23 milyon 600 bin kişi getirdi, bir kişinin ifadesiyle ben koltuğumu bırakmam' demesi gerekirdi. Dedi mi? Demedi. Şimdi dönüp 'Biz böyle bir rezalet olur mu' diyoruz. 'Siz bunu anlamazsınız, bunun adı reise itaat, davaya sadakat' diyorlar. Haklılar. Bizde böyle bir şey yok evet. Biz düşük profilli, kula kulluk, saraya uşaklık yapan kişiyi aramızda barındırmayız"
"NASIL PARALARI SIFIRLADILARSA SENİN DE OYUNU SIFIRLADILAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anayasa'yı çiğnediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Anayasamızın meşhur 101'inci maddesi var. 'Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir' bu kadar açık. Yani partinin üyesiysen istifa edeceksin, diyor. Sen Anayasa'yı çiğniyorsun, bundan daha anormal ne olabilir? Neden bir partinin içişlerine niye karışıyorsun? Neden diyorsun 'Davutoğlu istifa et'? 23 milyon 600 bin vatandaşıma sesleniyorum. Sen sandığa gittin. Oyunu kullandın. Demokrasiye en güzel katkıyı yaptın ama nasıl paraları sıfırladılarsa senin de oyunu sıfırladılar"
"ÜLKEYE BAŞBAKAN MI, SARAYA UŞAK MI ARIYORSUNUZ?"
Başbakan Davutoğlu'nun hakkını savunmanın CHP'ye düştüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, "'Biz düşük profilli başbakan adayı arıyoruz'. Böyle bir rezalet olamaz. İşin garip tarafı, şimdi düşük profilli başbakan adayı benim, diye ortalıkta geziyor. Herkes bıyık bırakmaya başladı. 'Ben düşük profilliyim, en yeteneksiz adamım' diyor. Böyle bir şey hiçbir darbe döneminde yaşanmadı. Böyle bir ahlaksızlık hiçbir dönemde olmadı. Senin sözünden vallahi billahi ben çıkmam. Yat dersen yatarım, kalk dersen kalkarım. Siz ülkeye başbakan mı, saraya uşak mı arıyorsunuz? Saraya uşak aranıyor. Yazık, günah değil mi bu ülkeye? Böyle bir rezalete evet mi diyeceğiz? Sayın Davutoğlu'nun hakkını savunmak kadere bakın bize düşüyor. Oysa Sayın Davutoğlu'nun kendisini savunması lazım. İstifasını açıkladığı gün 'Gücün yozlaşmasına karşı mücadele edin' diyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin gençlik kollarına söylüyor. Bir genç çıkıp 'Sen niye mücadele etmiyorsun?' dese" diye konuştu.
"DAVUTOĞLU'NU DA ARKADAN HANÇERLEDİLER"
Başkanlık sistemi tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, "Başkanlık sistemiyle sultanlığı getirmek istiyorlar. Demokrasiyi bir kişinin iki dudağına hapsetmek istiyorlar. Yolsuzluk mu? Reis yapabilir. Arkadan hançerlemek mi? Zaten kültürlerinde var. Kime kardeşim dediyse arkadan hançerledi. Davutoğlu'nu da arkadan hançerlediler. Arkadan hançerleme geleneği var bunlarda. Bu darbe 28 Şubat darbesine benzemiyor. Bu darbe yol arkadaşım dedikleri kişilerin arkadan hançerlendiği bir saray darbesidir. 4 Mayıs saray darbesinin özelliği budur. Sultanlığı getirecekler. Herkes sultanı, reisi bekliyor" ifadelerini kullandı.
"BAŞKANLIK BÖLÜCÜLÜKTÜR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ömür boyu dokunulmazlığa sahip olmak için başkanlık sistemini istediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlar başkanlık için yapılıyor. Neden başkanlık için yapılıyor? Ömür boyu dokunulmazlık almak istiyor. Kimse bana dokunmasın. Çünkü korkuyor. Yaptığı hırsızlıkların herkes farkında. O da ailesi de farkında. Adalet ve Kalkanma Partisi'nin milletvekilleri de farkında. Havuz medyasının tamamı farkında. Çünkü onlar da bu kirliliğin içinde. İlla ben ben başkanlık istiyorum, diyor. Ömür boyu dokunulmazlık. Başkanlık bölücülüktür. Kimse unutmasın" dedi.
"DAVUTOĞLU RÜŞVET VE YOLSUZLUKLARI İSTEMİYORDU"
AK Partili 4 eski bakan üzerinden AK Parti yöneticilerine seslenen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizler Rıza Zarraf gibi rüşvet dağıtan adamın önüne yatan bakanları korudunuz. O bakanları yargıdan çekip çıkardınız. Sizin bu dünyada da öbür dünyada dayatacak yeriniz yok. Öyle bir hale getirdiler ki aslında Davutoğlu'nun istifaya zorlanmasının nedeni açık söylemek gerekir. Davutoğlu rüşvet ve yolsuzlukları istemiyordu. Bu konularda düzgün bir adamdı. Evet, açık ve net söylüyorum. 'Ben saydamlığı getireceğim' dedi. Ertesi gün dediler 'Nereden saydamlığı getiriyorsun kardeşim'. Büyük ihtimalle bütün büyük ihalelere dur, dediği için 'Sen o zaman ayrıl. Ben o ihaleleri yandaşlara dağıtacak adam getireceğim. Onlar dağıtacaklar bu işi'. Büyük ihtimalle görevden zorla ayrılmasının nedeni budur. Bunun için Davutoğlu'nu içlerine sindiremediler. 'Sen ayrıl, biz temiz değil kirli adam istiyoruz bizim gibi' onların hedefleri buydu. Yolsuzluk bu dönemde AKP'nin milli sporu haline geldi"
DHA