CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Kurultayı'nda ana tartışmanın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik yaptığı eleştirileri olduğunu ve ardından koro halinde bir yaylım ateşi başladığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı'ndan, AK Parti kanadından, bakanlardan, gençlik kollarından, sosyal medyadan, havuz medyasından yaygın bir saldırı başladığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet Savcılığı da soruşturma açmış. Önce o cumhuriyet savcısına seslenmek isterim, sarayın kapı kulluğunu yapan adama Cumhuriyet Savcısı denmez. Davayı açtık bunlar korkacaklar sanıyorlar, sen kim dava kim? Biz bu yola çıktıysak ölümüne demokrasiyi savunacağız dedim ölümüne. Hani diyorlar ya kurultayda ne mesaj verildi? Daha ne mesaj verelim? Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Sanıyorlar ki kendilerinden korkacağız. Savcı da olsa, cumhurbaşkanı da olsa, Başbakan da olsa kim olursa olsun Allah'tan başka kimseden korkmayız." dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.
Hrant Dink'in ölümünden bu yana 9 yıl geçtiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Bir insanı Şişli'de caddenin ortasında katlettiler. Sonra öğrendik ki, bunun arkasında başka güçler ve kişiler var. İçlerindeki bazılarının devlet uzantıları, hükümet uzantıları var. Gerçek faillerin ortaya çıkmasını istedik. Uğur Mumcu böyle katledildi, Ahmet Taner Kışları böyle katledildi. Hablemitoğlu böyle katledildi. Kim bunların arkasındaki güçler? Bu güçler ortaya çıkarılmadıkça siz bu tür olayları önleyemezsiniz. Faili meçhuller, demokratik bir ülkede kara bir lekedir. Onların ortaya çıkarılması ve arkasındaki azmettirenlerin ortaya çıkması lazım. AKP hükümetleri döneminde faili meçhullerin sayısı 208. Diyorlar ya bizde faili meçhul yok, bizde beyaz Toros yok. Ee 208 ne peki? En belirgini de Hablemitoğlu, Ankara Çankaya'da herkesin gözleri önünde vuruldu, fail ortada yok. Tahir Elçi aynı şekilde.. izleyeceğiz, o da bir faili meçhule gitti."
Hafta sonu parti olarak güzel bir kongre yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Bize yönelik pek çok eleştiri gazetelerde yer aldı, hepsine saygı duyuyoruz. Her şey yazılıp çizildi, yazılıp ve çizilecek. Hiçbirinden ötürü alınganlık duymuyoruz. Çünkü biz demokrasiyi savunuyoruz. Evine demokrasiyi getirmeyen bir siyasi parti ülkeye demokrasiyi zaten getiremez. 462 arkadaşımız parti meclisine üye olmak istedi, yarıştılar, çalıştılar, kendilerini tanıttılar, oy istediler. Sonuçta şu gerçeği herkes kabul etti: Eğer biz bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz sözünü verdiysek evimizde demokrasi olduğu için bu sözü veriyoruz. Onların yaptığı gibi yapmıyoruz. Bizde lider sultası ve asmak kesmek yok. Demokrasiyi kendi evimizde bütün kurallarıyla çalıştırıyoruz. Eğer bu ülkede birinci sınıf 'evet istiyorum' diyorsanız yönünüzü döneceğiniz tek ama tek parti var o da CHP." şeklinde konuştu.
KIZDIĞI NOKTA 'DİKTATÖR' DEDİĞİM İÇİN DEĞİL, 'DİKTATÖR BOZUNTUSU' DEDİĞİM İÇİN
CHP Kurultayı'nda cumhurbaşkanına yönelik eleştiriler yaptığını ve koro halinde yaylım ateşi başladığını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanlığından, AKP kanadından, bakanlardan, gençlik kollarından, sosyal medyadan, havuz medyasından yaygın bir saldırı başladı. Cumhuriyet Savcılığı da soruşturma açmış. Önce o cumhuriyet savcısına seslenmek isterim, sarayın kapı kulluğunu yapan adama Cumhuriyet Savcısı denmez. Davayı açtık bunlar korkacaklar sanıyorlar, sen kim dava kim? Biz bu yola çıktıysak ölümüne demokrasiyi savunacağız dedim ölümüne. Hani diyorlar ya, kurultayda ne mesaj verildi? Daha ne mesaj verelim? Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Sanıyorlar ki kendilerinden korkacağız. Savcı da olsa, cumhurbaşkanı da olsa, Başbakan da olsa kim olursa olsun Allah'tan başka kimseden korkmayız. Aslında kızdığı nokta kendisine 'diktatör' dediğim için değil, 'diktatör bozuntusu' dediğim için. Ben kendisine 'diktatör' sözünü ilk kez Aydın'daki mitingde söyledim, tık yoktu. Ne zaman ki 'sen diktatör bozuntususun' dedim o zaman bozuluyor." CİHAN