Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
*Türkiye’nin dış politikasının yanlışlığından söz ettik ve ısrarla hep bunu vurguladık. Değerli arkadaşlarım, 24 Ağustos 2012, bu tarihi bütün yurttaşlarımın bilmesini isterim. Grup toplantılarında, parti meclisinde meydanlarda bu hataları sayarken söylemekle yetinmedik.
*CHP, hep telkin eder çözüm üretmez deniliyordu, bu mektupta çözüm önerisi de var. Suriye’de nasıl bir politika izlememiz gerektiği anlatıldı bu sayfada. Bir cümle okuyorum size: Suriye’deki şiddet ve çatışmaların durdurulmaması halinde ülkenin parçalanması, bölgesel ve ulusal bir ihtilafa dönüşmesi de dışlanamayacak bir ihtimaldir. Üzülerek söylüyorum bu gerçekleşti. Biz devleti yönetmiyoruz bakın; bizim emrimizde bakanlar, büyükelçiler yok, biz aklımızı kullanıyoruz. Dünya dengelerini okuyarak aklımızı kullanıyoruz. Biz Ortadoğunun sadece bugünü değil, geçmişini de çok iyi biliyoruz. Siz Türkiye’yi yönetiyorsunuz ama Suriye’yi bilmiyorsunuz.
*Bu mektupta hem gerekçeler, hem de çözümler var. Suriye için toplanacak bir konferansın hangi gündemle toplanması gerektiği burada anlatıldı. Biz bunu yaptık ve gönderdik. Niçin? Ülkemizi sevdiğimiz için, dikkat edin yanlış yapıyorsunuz dedik. O bataklıktan bedel ödemen kurtulamazsınız dediler. Her şeyi en iyi biz biliriz dediler.
"Şam'a kadar gideceğiz, diyorlardı, ne oldu 2 milyon Suriyeli geldi"
*5 Eylül 2012’de Erdoğan CHP için Şam’a gidecek yüz bulamayacak dediler. Biz ne söylüyoruz onlar ne söylüyorlar? Peki değerli arkadaşlarım, bunlar oldu da ne oldu? Bizim söylediklerimize uymadılar, kendi söylediklerini yaptılar. Suriye’ye gideceğiz, Şam’a kadar gideceğiz. Gittik mi; hayır? 2,5 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Sen Şam’a gidecekken 2,5 milyon suriyeli Türkiye’ye geldi. Nasıl bir devlet yönetimi, nasıl bir akıldışılıktır bu?
"Sınırdan MİT TIR'larıyla geçirilen silahlar nereye gitti, cevabını bekliyoruz"
*Musul Başkonsolosluğumuz basıldı. 49 kişi rehine alındı. Rehine alanlar IŞİD, ama IŞİD demekten korkuyorlar. IŞİD’e terör örgütü demekten korkuyorlar. Şu ilkelere bakın, şu devlet anlayışına bakın.
*Niğde, Suruç, Ankara’da terör estirdiler. Ortadoğu bataklığına Türkiye’yi sokmayın demedik mi? Türkiye terör ithal eden ülke halineg eldi. Bir ülke böyle mi yönetilir?
*Kişisel hırslarla ülke mi yöneteceksiniz siz? Bu da yetmedi arkadaşlar; tırlarla silah gönderdiler. Sİlah göndermeyin dedik, komşuya silah gönderirseniz müslümanı müslümana kırdırırsınız dedik.
*Biz silah göndermiyoruz dediler, insani yardım gönderiyoruz dediler Sonunda belgeler çıktı, videolar çıktı, Sayın Davutoğlu’nun yaptığı açıklamada MİT tırlarına opersyon yapanlar bu katliamdan sorumludur dedi. İzin vermediler ve sorumlular, itiraf ediyorlar, Devlet yönetiminde vatandaşa yalan söylemek var mıdır? Acaba o yalanları söylerken hiç mi vicdanı sızlamaz insanın. Aynı kabineden bir bakan, şöyle söyledi:
*Burada bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum diyor Tuğrul Türkeş, vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu. Evet, vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu. Bilerek söylüyorum diyor. İddia ile söylüyor, bizim o bölgeyle irtibatımız var. O silahlar nereye gitti? Bunun cevabını bekliyoruz.
"Eğer bu iş böyle devam ederse olay uluslararası boyuta ulaşabilir"
*Suriye’de demokrasi yok. Ya sen kendi ülkene demokrasi getirdin mi ki? Önce kendi ülkene demokrasi getir. 18 Aralık 2011, 21 Haziran 2015 Suriye’de ölen insan sayısı 250,000. Bu kadar insan iç savaşta hayatını kaybetti.
*Bunun 63 bini sivil insanlar, 10 bini çocuk, 7 bini de kadın. Kadınlara bu masum insanlara yazık günah değil mi? Kimin elleri kanlı? Bunun hesabını sormak zorundayız! Kim koydu bu tabloyu ortaya?
*Eğer bu iş böyle devam ederse olay uluslarası boyuta ulaşabilir. Suriye’de ABD, Rusya, İran, Fransa, en son BM konseyi bir karar aldı artık isteyen herkes oraya gidebilecek. Türkiye nerede? Biz onlara zamanında dedik ki Suriye konferansı toplayın Türkiye’de. Sorunun çözümünde adres Türkiye olsun dedik. Ortadoğu'da sorun çıktığında bu sorunu ancak Türkiye çözer algısı yerleşsin istedik..
*Bizim önerimizi onlar kabul etmedi, Rusya aynı öneriyi yaptı, Cenevre’ye gittiler. Biz yapınca kabul etmediniz, neden onlar yapınca gittiniz? Çünkü iplerin elinizden çıktığını gördünüz. Türkiye’nin Suriye politikası tamamen çökmüştür. Suriye federatif bir yapıya doğru süratla koşmaktadır.
"Esad’sız çözüm tamamen çökmüştür"
*Esad’sız çözüm tamamen çökmüştür. Neleri öngörüyorlardı, nelerle karşılaştılar? Bu süreçte en büyük zararı oradaki Türkmenler gördü.
*Türkmenlerin kendi kontrolünde olduğu sadece Bayırbucak bölgesi var. 3,5 milyon Türkmenden ödüyoruz, faturayı ödeyenler yine bizim soydaşlarımız. Yazık günah değil mi?
*Değerli arkadaşlarım, Suriye politikasındaki yanlışlıklar zinciri devam ediyor. Şunu özellikle söylemek isterim, Türkiye büyük, güçlü, kendi sınırlarının ihlaline izin vermez. Vermemelidir, kendi ülkesinin çıkarlarını korumalıdır. Türkiye bir şey demez, yapmaz diye bizim toprak bütünlüğümüzü ihlal etmemlidir.
*Rusya ile köklü ilişkilerimiz var. Biz nasıl kendi yöneticilerimize sağduyu öneriyorsak, Rusya’nın yöneticilerine de aynısını öneriyoruz. Kin ve öfkeyle ilişki yürümez. İki ülke de özeleştirisini yapabilmeli. Kavga iki ülkeye de zarar verir. Bölgenin de Türkiye’nin de Rusya’nın da savaşa tahammülü yoktur.
*Ülkeler el ele verip Suriye sorununu çözmek zorundadır. Bunu çözersek bölge de Dünya da rahatlayacaktır. Kaynayan bir Ortadoğu bütün dünyayı etkiliyor.
*Bir tabloyu daha bilgilerinize sunmak isterim; devlet yönetiminde akıl gerekir ama tutarlılık da gerekir. İki başlı devlet yönetimi olmaz. Düşürülen bir uçak dolayısıyla arka arkaya açıklama yapılıyor. Tutarsız açıklamalar; nereden? Kaçak Saray’dan yapılıyor. Bir bekle kardeşim. 10 dakika sonra yaptığın açıklamayı düzeltiyorsun.
*Bu ülkenin başbakanı var Genel Kurmay Başkanı var. Bekle onlar yapsınlar önce açıklama. Her şeye maydanoz olan kişi Cumhurbaşkanlığı yapamaz. Böyle bir şey olamaz. Devlet belli bir tutarlılık içerisinde yönetilir.
*Türkiye’nin iyi yönetilmediğini artık dünya biliyor. Böyle bir yönetim felaket getirir. Sağduyu çağrımızı yineliyoruz, Türkiye’nin çıkarlarını sonuna kadar savunuyoruz. Bölgede taraf olan devletlerin sağduyu ile hareket etmesi, başka ülkelerin sınırlarına tecavüz etmemesi, uyarıları dikkate alması gerektiği konusunda duyarlılığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.
*Ülkelerin barışması, kaynaşması, dünyaya barışın gelmesi açısından çok önemlidir. Bunu savunuyoruz. Suriye’de geldiğimiz nokta herkesin kazandığı ama Türkiye’nin kaybettiği bir noktadır. Üzülerek söylüyorum bunu. En ağır bedeli de Suriye’deki Türkmen kardeşlerimiz ödüyor. Plansız programsız, dünyayı okumadan yaparsanız Ortadoğu’nun şamar oğlanı haline gelirsiniz. En büyük endişem Suriye çözümünde PYD masaya oturacak, Türkmenler de masaya oturacak mı?
*Bu gerçeğin altına bütün millete havale ediyorum. Geldiğimiz trajik noktayı kamuoyuna sunmak açısından. Sınırımızı ihlal etti diye Rusya’nın uçağını düşürdük, peki bu tabloyu kim yarattı? Asıl sorumlusu kim? Türkiye’ye IŞİD terörünü ithal eden kimler?
*Her vatandaş bunu kendine sorsun, oluk oluk Müslüman kanı akıyor!