İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis ve siyasi yasak cezasıyla ilgili tartışmalar Türkiye’nin gündeminde zirvedeki yerini koruyor. Altılı masa ve muhalefet, tepkilerini güçlü bir şekilde sürdürürken, ilk gün sessiz kalan ya da karardan rahatsızlık duyduğunu ifade eden AKP’li çevrelerde taarruza geçme durumu gözleniyor. "Sadece ve yalnızca apaçık kanun hükümlerine göre verilmiş bir yargı kararı” yorumunu yalan AKP’li Mehmet Metiner, onlardan sadece biri.
Muhalif kesimlerde İmamoğlu’na verilen cezanın cumhurbaşkanı adaylığı konusunu nasıl etkileyeceğine yönelik münakaşalar devam ediyor. İmamoğlu’nun aday olmasını isteyenler de Kılıçdaroğlu’nu isteyenler de kendi argümanlarını bir bir sıralıyor. İmamoğlu’nun arkasındaki mağduriyet nedeniyle ilk anda oluşan rüzgar ise etkisini yavaş yavaş kaybediyor.
Ersan Şen’in İmamoğlu’nu şov yapmakla suçlaması ve Turgut Kazan’ın İmamoğlu’na verilen hapis ve siyaset yasağı hükmünü, Yargıtay’ın seçimin hemen öncesinde onaması durumunda, Erdoğan’ın rakipsiz kalacağını ifade etmesi, mağduriyet rüzgarının durulmasına dair iki örnek olarak gösterilebilir.
Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair tartışmalar bu meyanda devam ededursun, bir başka atışma daha başladı ulusalcı çevrelerde. Kılıçdaroğlu önceki gün düzenlenen İmamoğlu’na destek mitinginde, mahkemenin kararına dair şunları söylemişti: “Altı yaşında sistematik tecavüze uğrayan bir çocuğumuzun faillerini gözaltına bile almayan iki sene boyunca görmezden gelenler bugün Ekrem İmamoğlu’nu 2 yıl 7 ay ve 15 gün hapis cezası ve siyasi yasakla yıldırmaya çalışıyorlar. 28 Şubatçılar artık sarayın içindedir. Saray artık 28 Şubat zihniyetinin ta kendisidir. Bu darbeci, yasakçı zihniyetiniz batsın sizin.”
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı suçladı, tepki ulusalcılardan geldi. Ulusalcı yazar Haluk Hepkon, attığı twitte Kılıçdaroğlu’na yönelik “28 Şubat düşmanlığı, eğer akıl tutulması değilse, sadece gericiliğin değirmenine su taşır” dedi. Hepkon’un bu tweetini Balyoz davası zanlısı emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz retweet yaptı.
Mehmet Ali Güller, Alican Türk ve Cengiz Özakıncı gibi ulusalcı eski subay ve yazarlar da 28 Şubat’a sahip çıkarak sert tepki gösterdiler Kılıçdaroğlu’na. Bu isimlerin ortak özelliği, şimdilerde aynı karede görünmeseler de Doğu Perinçek’in etrafında kümelenmiş olmaları. Perinçek ve yayın organları ise Kılıçdaroğlu’nun çıkışına sessiz kalmayı tercih etti.
Ancak Perinçek her fırsatta 28 Şubat’a sahip çıkıyor, 28 Şubat’ın asıl hedefinin Hizmet Hareketi olduğunu söylüyor ve “28 Şubat devam ediyor” diyor. Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Perinçek’e işaret ederek, “Bir çarkınızı daha söyleyeyim de belki zorunuza gider. ‘28 Şubat, 28 Şubat, 28 Şubat.’ 28 Şubat’ı o gün destekleyen en önemli siyasi parti kimdir? Vatan Partisi. Vatan Partisi nerede? İttifakınızda. Şimdi sizin akıl hocanız Doğu Perinçek” dedi.
Erdoğan diktasının 28 Şubat’tan tek farkı, 28 Şubatçıların başaramadıklarını da başarmış ve onların hayalini kurdukları kıyımları gerçekleştiriyor olması.
Bu yüzden, Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu için verilen mahkumiyet kararının ardında şu an Erdoğan’ın sürdürdüğü 28 Şubatçı zihniyetin olduğunu söylemesi gayet yerinde.
Despotik ve zorba zihniyet hasmında olduğunda lanet, kendinde olduğunda ise methüsena görüyorsa, orada demokratik düşünceden söz edilemez. Zorbalığa, despotizme ve diktatörlüğe kimden gelirse gelsin kategorik ve ilkesel olarak topyekün karşı çıkılmadığı sürece, Türkiye’den toplumsal uzlaşı ve demokrasi mümkün değil.
Kılıçdaroğlu karşısına Erdoğan’dan çok daha zorlu bir rakibi aldı. Mücadeleden başarılı çıkması ise samimiyetine ve kararlılığına bağlı.
Umutlarımız elbette kazanması yönünde.