CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Okmeydanı’nda, maddi imkansızlıklar nedeniyle elektrik borcunu ödeyemeyen ve 10 gün önce elektrikleri kesilen Trabzon Akçaabatlı 3 çocuklu Gökay ve Ayşe Taflan çiftini bu akşam evlerinde ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, ziyarete eşlik eden CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ile birlikte Taflan ailesinin evinde loş ışıkta çay içip, sohbet etti.
TAFLAN: BENİ ÜZEN İNSANLARA BAZI ŞEYLERİ ANLATAMAMAK
Kılıçdaroğlu’nun “Ne kadar süredir elektrikler kesik” sorusuna Gökay Taflan, “Bizim icralık boyutuna geldi artık; onların önüne geçemiyorum, bu acı bir gerçek. Onların tamamının önüne geçemiyorum. Anlatamıyorum, onların hukukçuları ile zaten mücadele edemiyorum. Derdimizi anlatamıyoruz, kendimizi ifade edemiyoruz. Beni üzen en büyük nokta bu. Elektriğinden ziyade, bakın bir şekil yaşıyoruz ama beni üzen insanlara bazı şeyleri anlatamamak. Devletin kendi kurumlarında halka yardımcı olması gereken hususlarda, halkı karşısına alması beni daha çok üzüyor” diye cevapladı.
“DUYGULARIMI İFADE EDEMİYORUM, BİZE ÇOK BÜYÜK BİR ŞEREF VERDİNİZ”
Kılıçdaroğlu, “Aslında, sorun sizde değil; sorun ülkeyi bu hale getirenlerde. Biz isteriz ki, her evde huzur olsun, her evde rahatlık olsun; çocuklar gülsünler, eğlensinler, güzel güzel okullara gitsinler” dedi. Taflan ise, “Başkanım ben çok onur duydum, şeref duydum. Duygularımı ifade edemiyorum, bize çok büyük bir şeref verdiniz. Bu tarifi imkânsız bir şey. Biz naçizane kendimizce bir şeyler yapalım size” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, “Bizim görevimiz sizin sözcünüz olmak. Vatandaşın derdini dillendirmek” diyerek sohbete devam etti.
“AVRUPALILARA SORDUM, ‘HAYIR’ DEDİLER”
Taflan’ın ‘siz nasılsınız başkanım, iyi misiniz’ sorusuna Kılıçdaroğlu şöyle dedi:
“Ben koşturuyorum. Samimi söylüyorum; bazıları sizleri kimsesiz sanıyor, siz kimsesiz değilsiniz aslında. Sizin sözcünüz olmamız lazım, yoksa biz siyaseti niye yapıyoruz? Siyaseti yapıyoruz ki herkesin işi aşı olsun; siyaseti yapıyoruz, çocuklar daha iyi bir eğitim alsınlar. Bir ailenin elektriksiz bırakılması doğru bir şey değildir. Hele çocuklu bir ailenin elektriksiz olması doğru bir şey değildir. Yaklaşık, 4 milyon abone… Resmi rakamlara göre 3 milyon 447 bin abonenin elektriği kesildi geçen sene. Her evde üç kişi olsa 10-12 milyon ediyor. Bu insanlık hakkı. Avrupalılar aradılar bizde elektrik kesilince. Avrupa’da nasıl oluyor diye sordum; sizde de elektrikler ödemediğinde kesiliyor mu diye. Hayır dediler. Bir, kış aylarında kimsenin elektriği kesilmez; iki, eğer kişi elektriğini ödeyemiyorsa ona elektrik çeki veriyor devlet… Diyor ki, senin gelirin düşük dolayısıyla sen bu elektriği bu çek ile ödeyeceksin. Üç, durumu iyi fakat elektrik parasını ödemiyorsa voltajını düşürüyorlar; televizyon seyredemiyor ama elektrik var yarı yarıya. İnsan hakkı bu. İnsan hakkını insanın elinden alamazsınız.”
Devletin yaptığı sosyal yardımın yetersizliğinden dert yanan Taflan şöyle anlattı:
“ÇİÇEĞİN DİBİNE SU DÖKERSEN BÜYÜR DE ÇOCUKLARIN SÜTÜ VAR, BEZİ VAR”
“Devlet şöyle bir yardımda bulundu benim elektrik faturam 400-500 küsur geldiğinde. E-devletten başvurular yapıldı biliyorsunuz, 149 lira yardım ettiler. Ben oraya zaten başvuru yaparken ödeyemeyeceğimi beyan ederek başvuruyorum. Ben postaneye gittiğimde, bu kadar yardımınız var; gerisini ödeyemiyoruz dediğinde ben oradan geri geliyorum. Çünkü takviye edecek bir şeyim yok. Görüyorsunuz, çiçeğin dibine su dökersen büyür de çocukların sütü var, bezi var. Bu çocuk her gün okula gidip geliyor. Siz de bir babasınız bilirsiniz. Biz bu ay inanın, üç-dört tane kiramız var ev sahibimiz bizi idare ediyor.
“YARAYI DEŞTİĞİNİZ DE HEP KANIYOR”
Eşimle biz diyoruz ki, bizi boş ver, şu çocuklara bu bayramı atlatalım da bu bayramı döndürelim. Biz el öperiz, gideceğimiz yer belli ama çocuklar için öyle değil. Çocuklar her zaman istiyor. Genel olarak böyle başkanım. Elektrikle başladık ama yarayı deştiğiniz de hep kanıyor. Yine diyorum, çok memnun oldum, Allah sizden razı olsun. En azından birileri bir derde deva olmaya geldi; o çok mutlu edici.
İnsanız, bugün varız yarın yokuz. Bir pandemi çıktı, binlerce insan öldü. Biz bazen televizyondan izliyoruz. Malum bir kanal beş kanal oldu. Aynı anda haberler yayınlanıyor. Biz sizi belirli kanallarda izliyoruz. Şimdi farklı şeyler lanse ediliyor, farklı şeyler ifade ediliyor ama işin özü farklı. Biz sizi o konuda takdir ediyoruz. Biz 2023’ten umutluyuz.”
Bunun üzerine, Kılıçdaroğlu, “Bu sefer kararlıyız, şunu samimi olarak söylüyorum; böyle yönetilmez memleket” diye konuştu.
2002’DEN SONRA MI BİZ MÜSLÜMANLIĞA DÖNDÜK?”
Gökay Taflan, daha önce AKP’ye geçmişteki iki seçimde oy verdiğini belirterek şöyle dedi:
“Açık konuşayım, iki seçim oy verdim ama daha sonradan devletin yapması gerekenleri ‘biz yaptık’ mantığı beni yoruyor, kafamı kurcalıyor. Devlet yapması gereken şeyleri yapıyor zaten ama halkla ilgilenmek farklı bir şey. Biz 2002’den önce Hristiyan mıydık, Müslümandık. 2002’den sonra mı biz Müslümanlığa döndük? O yüzden biz bazı şeylerin farkındayız ama hayat meşgalesi bazı şeylerden bizi geri bırakıyor. O yüzden inşallah rabbim gönlünüze göre verir inşallah”
Ziyaret sonrası, Kemal Kılıçdaroğlu’nu mahallede yaşayan çocuklar alkışlarla, “en büyük başkan bizim başkan” sloganlarıyla uğurladı. (ANKA)