Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarıyla ilgili bir kanuni düzenleme yapılması teklifinde bulundu. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'medya bizim kırmızı çizgimiz' dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Gazetecilerin tutuklanmalarını istemem diyor. Gayet güzel. Çok güzel. Kim çözecek bu sorunu parlamento çözecek yasama organı çözecek. Nasıl çözeceğiz yeni bir kanun çıkaralım. 550 milletvekili el verelim hiçbir gazeteci tutuklanmasın, gazetecilerin tutuklanmaları kaldıralım. Yargılansınlar ama niye tutuklu yargılansınlar. Bu teklifi yapıyorum. Açık net çağrım Davutıoğlu'na. Eğer gazetecilerin tutuklanmasını istemiyorsanız, gazeteciler tutuksuz yargılansın. Gerekirse bir yasal düzenleme yapalım, biz kanun teklifi verdik, siz de verin. İsterseniz biz kanun teklifimizi çekelim, sizin teklifinizi destekleyelim. Türkiye'yi bu demokrasi ayıbından kurtarmak zorundayız." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) partisinin grup toplantısında konuştu.
'İŞTEN ATILAN YÜZLERCE GAZETECİ VAR, BİZ BUNA DEMOKRASİ DİYORUZ'
Bizim gibi yarım demokrasilerde medya özgürlüğünden bahsedilemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Medya özgür değildir. Dikta rejimlerine benzer kuşatma içindeler medya. Dikta yönetimleri iki alana müdahale ederler bir havuz medyası, yandaş medya oluşturur. Her söylediğini onaylayan bir medya. Halka doğru bilgi değil güçlerin istediği bilgiyi istediği dozda veren medya. İki objektif yayın yapan bağımsız medyayı baskı altına alır. Doğru haber yapmasın diye, beyler rahatsız olmasın diye. Birilerini bağımsız medya ürkütmesin, onlar üzerine ayrı bir baskı kurar. O baskının şekilleri vardır. Bir medya patronuna ağır cezalar verirler. Devlet bütün gücünü kullanarak medya patronunu cezalandırır. Ya benim dediğini yapacaksın, ya ben seni yaşatmayacağım. Türkiye'de örneği var mı; onlarca örneğini bulabiliriz. Ayrıca 'şu gazeteciyi beğenmiyorum, neden gazetende yazıyor', 'onu gazetenden, televizyondan atacaksın' derler. Türkiye'de örneği var mı; var. onlarca örneği var. İşten atılan yüzlerce gazeteci var. Biz buna demokrasi diyoruz. Hangi demokrasi, Ankara'da ki beylerin ileri demokrasisi diyoruz." şeklinde konuştu.
'YAZI YAZAN GAZETECİ, HABER YAPAN GAZETECİ HAPİSHANEYE GİDİYORSA O ÜLKEDE BASIN ÖZGÜR MÜDÜR?'
Medya kuruluşlarına devletin gücünü kullanarak TMSF aracılığıyla baskı kurularak el konulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Televizyonların yayın yapmasını engelliyorsunuz. Sonra çıkıp 'Türkiye'de demokrasi var' diyorsunuz. Hangi demokrasiden bahsediyorsunuz. Yandaş medyaya her şey mubah. Hatta bunlar o kadar ileri gidiyorlar ki. Bir gazetenin genel yayın yönetmeni, bir kamu bankası genel müdürüne telefon açıp 'Oğlum Süleyman 2 milyon lira gönder' deme cüretini kendisinde bulabiliyor. Başka ne yapılıyor. Kamu bankalarının, kamu kuruluşlarının havuz medyasına sınırsız reklam vermesine izin veriliyor. Ama diğer gazetelere gelince bunlara reklam yasağı. Sadece ve sadece oturup kendileri karar veriyor. Bütün yurttaşlarıma soruyoruz; demokrasi, basın özgürlüğü bu mudur? Sayın Davutoğlu'na soruyorlar basın özgürlüğü konusunda verdiği cevap 'Soru soran gazeteci evine gidebiliyorsa, o ülkede basın özgürdür' diyor. Peki, soru soran gazeteci evine gidiyorsa, yazı yazan gazeteci, haber yapan gazeteci hapishaneye gidiyorsa o ülkede basın özgür müdür, değil midir?" şeklinde konuştu.
'MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜNDEN NE OLDUĞUNU BİLMEYEN BİR KİŞİYE HAKİM, YARGIÇ DENİLEMEZ'
Haber yapan kişinin hapse atıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Onu hapse atan yargıç, yargıç değildir. Bütün yargıçlardan özür diliyorum ona yargıç dediğim için. Vicdanında özgürlüğü hissetmeyen, medya özgürlüğünden ne olduğunu bilmeyen bir kişiye hakim, yargıç denilemez. Savcı tamam, birilerinin savcısı, cumhuriyetin değil. Birilerinin savcısı, birilerinin kölesi, birilerinin sözcüsü. Onun getirdiğini aynen onaylıyor yargıçlar. Sen nasıl yargıçsın, dünyandan nasıl haberin yok senin. Türkiye'yi dünyaya rezil etmeye senin ne hakkın var? Dünyadaki bütün medya kuruluşları Türkiye'deki bu gelişmelerden kaygı duyuyor." şeklinde konuştu.
'BASKI ALTINDAKİ MEDYAYA DESTEK VERECEĞİZ. MORAL VERECEĞİZ, GÜÇLENDİRECEĞİZ'
Cumhuriyet'in hep bedel ödediğini ama hep var olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "O diktatörlerin baskıcı yönetimlerin hepsi gitti. Hepsi tarihin çöplüğüne gitti. Medya özgürlüğünü savunuyoruz güzel, gazeteci arkadaşlara sahip çıkıyoruz o da güzel. Ama bir şey yapmalıyız, her birimizin sabah gidip baskı altında olan medyadan birer gazete satın almamız lazım. Demokrasi budur. Diktatöre cevap vereceksen bunun cevabını vereceksin. Lafla peynir gemisi yürümez. Destek vereceğiz. Baskı altındaki medyaya destek vereceğiz. Moral vereceğiz, güçlendireceğiz. Bunu yapmayın sadece lafla götürürksek bu iş yürümez. Herkesin baskı altında olan gazetelere, gazetecilere sahip çıkması lazım hiçbir ayrım yapmadan." dedi.
'TÜRKİYE'Yİ BU DEMOKRASİ AYIBINDAN KURTARMAK ZORUNDAYIZ'
Başbakan Davutoğlu'nun 'medya bizim kırmızı çizgimiz' dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Gazetecilerin tutuklanmalarını istemem diyor. Gayet güzel. Çok güzel. Kim çözecek bu sorunu parlamento çözecek, yasama organı çözecek. Nasıl çözeceğiz; yeni bir kanun çıkaralım. 550 milletvekili el verelim hiçbir gazeteci tutuklanmasın, gazetecilerin tutuklanmalarını kaldıralım. Yargılansınlar ama, niye tutuklu yargılansınlar. Bu teklifi yapıyorum. Açık net çağrım Davutoğlu'na. Eğer gazetecilerin tutuklanmasını istemiyorsanız, gazeteciler tutuksuz yargılansın. Gerekirse bir yasal düzenleme yapalım, biz kanun teklifi verdik sizde verin. İsterseniz biz kanun teklifimizi çekelim sizin teklifinizi destekleyelim. Türkiye'yi bu demokrasi ayıbından kurtarmak zorundayız." açıklamasında bulundu. CİHAN