Sınıf öğretmeni Emine Yürükçü 1 Eylül 2016’da sendika üyeliği gerekçesiyle ihraç edildi. Soruşturma geçirdi, hakkında takipsizlik verildi. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’a yaptığı başvurular da reddedildi. Yürükçü, yakalandığı meme kanseri nedeniyle 12 Haziran 2019’da hayatını kaybetti. Yürükçü, öldükten sonra tam iki yıl sonra 1 Haziran 2021’de göreve iade edilerek, Samsun Asarcık’ın bir köyüne tayini çıktı.
Emine Yürükçü, yazdığı son mektubunda hüzün dolu öyküsünü anlatmıştı. Yazdığı sitem dolu son mektubunda, “Bu zulmü yapanlara ve ses çıkarmayanlara hakkımı helal etmiyorum” ifadelerini kullandı.
Yürükçü, “Bize tuzak kuranlar… Allah da onlara tuzak kursun. Biz sırtımızı Allah’a dayadık. O bize yeter. Biz Allah’a güvenmeseydik bunca yaşanılanlara dayanılabilir miydi?” dedi.
“BÖYLE BİTECEĞİNİ KİM BİLEBİLİRDİ Kİ"
Yürükçü’nün mektubundan bazı bölümler şöyle:
“3-4 ay önce malulen emekli oldum. Artık çalışacak ne halim ne de isteğim kaldı. Mesleğe ne zaman dönüşeceği de belli değil zaten. Böyle biteceğini kim bilebilirdi ki.”
“KİMSELERE DERDİMİZİ ANLATIP İNANDIRAMIYORUZ”
“Bize bu zulmü yapanları, destekleyenleri Allah’a havale ettik. O bizim düşüncelerimizi biliyor. Bu yaşanılanları biz biliyoruz, yaşıyoruz. İnsanların çok da umurlarında değil. Aileler birbirine düşman olmuş. Kimselere derdimizi anlatıp inandıramıyoruz. Bizi sadece biz ve birkaç kişi anlıyor. İnsanlar bizden kaçıyor, görüşmek istemiyor, selam vermekten aciz.”
“İYİ DOST KARA GÜNDE BELLİ OLURMUŞ”
“Bana zulmedeni destekleyenlerle, desteklemediği halde görüşmeye korkanlarla, duyarsızlarla ben de görüşmek istemiyorum. Zor günümde yanımızda olmayanlar… İyi dost kara günde belli olurmuş. İnsanları ancak bu kadar tanıyabilirmişiz.”