İşyerinde kaynak yaparken barut patlaması sonucu ağır yaralanan KHK’lı İhraç Üstteğmen Recep Karaşal’ın eşi Hacer Anlı Karaşal, KHK TV You Tube kanalına yaşadıklarını  paylaştı 

 2018 yılında evlendiği eşinin ihracı sonrası yaşadığı stres ve sıkıntılar dolayısıyla bebeğini düşürdüğünü kaydeden Karaşal  ,'  TEM’in önünde polisler ile avukatının nasıl  eşinin  “etkin pişmanlıktan faydalansın' diye baskı yaptıklarını anlattı 

Karaşal, eşinin okulu zorluklar içerisinde okuduğunu başarılı bir öğrenci olduğunu aktardı. 

Eşinin çiftçi bir ailenin çocuğu babasının 40-50 keçisi iki tane de ineği olup başka hiçbir gelirleri bulunmadığını ifade eden Karaşal, KHK Tv’ye şu açıklamalarda bulundu: 

“Eşimin eğitim hayatını tamamlayabilmesi için kayınpederim danalarını satıyor. Cemaatle bağlantısı ilişkisi olmayan bir dershaneye gönderiyor. Eşim üniversite sınavına girdiği dönemde Yıldız Üniversitesi makine mühendisliği bölümünü kazanıyor. 2013 yılında üniversite son sınıftayken hava kuvvetleri, deniz kuvvetleri, kara kuvvetleri ve jandarma genel komutanlığına subaylık sınavlarına giriyor. Daha sonra jandarma genel komutanlığına sözleşmeli subay sınavını kazandıktan sonra normal rutin iş hayatına başlıyor. Eşimin subaylığı seçmesindeki en büyük neden iş hayatına bir an önce başlayıp sigortası olmayan babasına sigorta yaptırıp ailesine destek sağlayabilmek.”

“İlerleyen zamanlarda 15 Temmuz o kötü gün oluyor. Yani biz o dönemde alınmadık. Eşim o gün Bursa İl Jandarma Komutanlığında görev yaparken Mudanya’da arkadaşlarıyla birlikteymiş” diyen Karaşal, şöyle devam etti:

“Hatta darbe olduğunda komutanını arıyor ‘Komutanım ne yapmamız gerekiyor’ diyor. Komutan ‘Biz burayı hallettik sizin gelmenize gerek yok’ diyor. Bunlarda arkadaşlarıyla tatillerine devam ediyorlar.  15 Temmuz’dan sonra eşimin Bursa’dan Ankara’ya tayini çıkıyor. Biz daha sonra 2017 Eylül-Ekim aylarında eşimle tanıştık. 2018 Haziran’da düğünümüz oldu. Aynı yılda Ekim ayında eşim gözaltına alındı.”

Eşinin gözaltı sürecinde hamile olduğunu ve çok zor bir süreç geçirdiğini dile getiren Karaşal, “Eşimi gözaltına aldıklarında evimize 4 polis geldi. Eşim TEM şubeye götürülürken bende oraya gittim. Orada bir avukat tarafından dolandırıldım. Kolumda son iki bileziğim kalmıştı onları da bozdurdum ona verdim. Haram zıkkım olsun. Çünkü bana dedi ki ‘eşinizi mahkemeye çıkarmadan çıkartırız’ dedi. Üç beş gün geçtikten sonra avukat aradı ve TEM’in önüne eşimin serbest kalabileceğini söyleyerek oraya çağırdı. Biz TEM’in önüne gittiğimizde Ankara TEM’in önünde polisler avukatla birlikte bana diyorlar ki eşine söyle “etkin pişmanlıktan faydalansın.” Eşime de kameradan ben göstererek “Bak eşin dışarda hamile bak yağmurda yağıyor. Etkin pişmanlıktan faydalan. Şu listedeki isimleri söyle ve çık git’ Bana bunu söylediklerinde ilk önce afalladım. Abim o esnada kolumdan tutarak “Hacer etkin pişmanlık ne demek biliyor musun?’ dedim ne demek? Dedi ki “ben teröristim demek ve bu işle hiç alakası olmayan garibanların ismini vermek demek. Yani başkalarının vebaline girmek” dedi. Bende polise  döndüm dedim ki eğer eşim etkin pişmanlıktan faydalanırsa ben onu boşarım. Kesinlikle kabul etmem evime de gelmesin dedim. Eşim de benim için ben kendi nefsim için neden ahiretimi yakayım demiş ve 10 gün sonra tutuklandı.”

“Bu arada eşime isnat edilen suç ankesörlü telefondan 17 defa aynı numaradan arındığı iddiasıymış. Eşim etkin pişmanlıktan faydalanmak istemediğinde yani gözaltındaki 8’inci gündeyken Demetevler Vatan Caddesine gidip bu numaranın araştırılması yapılıyor. TEM’deki tutanaklar daha sonra mahkeme kayıtlarına giriyor. Çünkü numara Tük Telekom kayıtlarında çıkmayınca hakim TEM’deki raporların gelmesini istedi. O numaranın kapalı olduğu ve uydurma olduğu daha eşim gözaltındayken ortaya çıktı. Polisler zaten bunu kendi tutanak ve raporlarında yazıyorlar. Peki benim eşim bu telefon 2014 mart ayında kapanıyorsa nasıl oluyor da 2014 haziran ayında aranmış olabilir. Bu aramalar nasıl oluyor da 2015’in Nisan ayına kadar devam ediyor. Kapatılmış ve bir daha açılmamış bir numarayla nasıl arama yapılıyor.” 

 Mahkemeler birinci duruşmada tutukluluğun devam etmesine karar verirken aşırı üzüntü ve stresten ben bebeğimi kaybettim. Bir taraftan eşimin yanında olmaması bir taraftan yokluk bir taraftan da çevre baskısı ev sahibinin bize “siz fetöcüsünüz çıkın bu evden” demesi ve en sonunda hakime mektup yazarak ya bana eşimin terörist olduğunu kanıtlarsınız ya da açlık grevlerine başlarım dedim. Daha sonraki duruşmalarda eşim serbest bırakıldı.”