Anayasa Mahkemesi (AYM), Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında 3 Ekim 2016’da yayınlanan 657 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Derya Yolcu’nun zorunlu olarak ödediği aidatları nedeniyle ödenmesi gereken emekli yardımının verilmemesini ihlal olarak gördü.
Bugün yayınlanan ihlal kararında Yolcu’nun 24 Kasım 2016’da aidat ödediği İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı’na (İLKSAN/SANDIK) başvuruda bulunarak, göreve başladığı 30 Eylül 1999 ile 29 Ekim 2016 arasında kesilen aidatlarının emeklilik yardımı esaslarına göre yasal faiziyle birlikte ödenmesini talep etti. İLKSAN/SANDIK Yolcu’nun emekli olmadığını belirterek, emeklilik esaslarına ilişkin talebini 30 Kasım 2016’da reddetti. İLKSAN/SANDIK, Yolcu’nun istemesi halinde aidatlarını emeklilik esasları yerine salt faiziyle birlikte ödeyebileceğini Yolcu’ya iletti.
Ancak Yolcu, 16 Aralık 2016’da söz konusu durumun düzeltilmesi için tekrardan İLKSAN/SANDIK’a başvuruda bulundu. İLKSAN/SANDIK bu defa Yolcu’ya yasal süre olan altmış günde yanıt vermedi. Yolcu, işlemin iptali istemi ile Erzurum İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Bunun üzerine 30 Mart 2017’de 2’ncı İdare Mahkemesi’nde dava açıldı. Yolcu, yaklaşık 17 yıl aidat ödediğini belirterek, emekli olması halinde hangi imkanlardan yararlanacak ise aynı hakkın temin edilmesini istedi.
SANDIĞIN İTİRAZI
Mahkeme, 24 Nisan’da yetkisizlik kararı vererek, dosyayı Ankara İdare Mahkemesi’ne gönderdi. Ankara 11’inci İdare Mahkemesi’nde açılan davaya dilekçe sunan sandık, emekli yardımı yapılabilmesi için emekliye ayrılmış olma ve en az 120 ay üye aidatı ödenmiş olma şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini ileri sürdü. Sandık, Yolcu’nun emekli olma şartının sağlanmadığını iddia ederek, emeklilik yardımının yapılmasının mümkün olmadığı, aksi durumda Sandığın, “Aktüeryal” dengesinin bozulacağını öne sürdü.
HUKUKA AYKIRI BULDU
Ancak mahkeme, 31 Kasım 2017’de sandığın işlemini iptal etti. Sandığın kamu gücünü kullanarak, tek yanlı olarak on yıldan fazla başvurucunun maaşından aidat kesintisi yaptığını belirterek, söz konusu durum ile ilgili kanun ve yönetmenliklere işaret etti. Yönetmenlikte 10 yıllık sürenin gözetildiği ve Yolcu’nun 10 yıllını doldurduğunu belirten mahkeme, işlemi eşitlik ilkesine ve hakkaniyet kurallarına yanı sıra hukuka aykırı buldu. Sandık, karar üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. 10 Nisan 2019’da karar veren bölge mahkemesi, mahkeme kararını iptal ederek, davayı esastan reddetti. Bölge mahkemesi, Yolcu’ya emeklilik yardımının ödenebilmesi için 120 aylık aidat ödemesinin yapmış olması ve emekli olması gerektiğini ileri sürdü. Bölge mahkemesi, Yolcu’nun aidatlarını ödediğini ancak emekli olmadığını ileri sürdü.
AYM BAŞVURUSU
Bunun üzerine Yolcu 30 Mayıs 2019’da AYM’e bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu karara bağlayan mahkeme, “Emekli olmadan önce ilkokul öğretmenliği görevinin sona ermesi sebebiyle Sandık üyeliğinden ayrılan kişinin emeklilik yardımından yararlanmak için Yönetmelik'te öngörülen on yıllık süreyi doldurması hâlinde en son aidatın kesildiği tarihe kadar üye kalsaydı emekliye ayrılırken alacağı maddi yardım ölçü alınmak suretiyle hesaplanan tutarın kişiye ödenmesi eşitlik ilkesi ve hakkaniyet kuralları gereğidir. Dolayısıyla emeklilikten önce ilkokul öğretmenliği görevinin sona ermesi sebebiyle Sandık üyeliğinden ayrılan kişiler yönünden emeklilik yardımından yararlanabilmek için emekli olma şartının gerekli olup olmadığıyla ilgili olarak yargı mercileri arasında görüş ayrılığının bulunduğu görülmektedir” dedi.
MÜDAHALE ÖLÇÜSÜZ
Başvuruya dair Ankara 11’inci İdare Mahkemesi’nin verdiği karara işaret eden AYM, mahkemenin Danıştay 11’inci Dairesinin 13 Haziran 2017’de verdiği kararı referans gösterdiğine dikkat çekti. Ancak bölge mahkemesinin anılan Danıştay kararıyla ilgili olarak bir değerlendirme yapmadığı, bunun yerine kendisinin önceki bir kararına atıfta bulunduğu belirtti. AYM, bölge mahkemesinin içtihat merci olan Danıştay’ın kararından farklı olarak karar vermeyi de açıklamadığını kaydetti. AYM, “ Sonuç olarak değerlendirilmesi gereken söz konusu hususlar dikkate alındığında mahkeme kararının başvurucunun mülkiyet hakkına ilişkin davanın sonucuna etkili olabilecek mahiyetteki iddia ve itirazlarına cevap verecek nitelikte yeterli bir gerekçe içermediği tespit edilmiştir. Bu sebeple mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin usule ilişkin güvenceler somut olayda yerine getirilmediği için müdahalenin ölçüsüz olduğu sonucuna varılmıştır” ifadelerini kullandı.
YENİDEN YARGILAMA
AYM, bu nedenle Anayasa’nın 35’inci maddesinde yer alan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM, ayrıca Yolcu’nun yeniden yargılama yapılmasına dair talebinin de yerin getirilmesi gerektiğine hükmetti.