Darbe girişimi ve sonrasındaki eylemlere müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğunu kaldıran 121’inci maddesiyle öne çıkan 696 Sayılı OHAL KHK’si, ekonomiden yargıya, eğitimden sağlığa kadar birçok alanda düzenlemeler içeriyor.
Birgün Yazarı Nurcan Gökdemir son çıkartılan KHK ile savunma hakkının nasıl tırpanlandığını yazdı...
‘Milat’ deniliyordu
KHK ile hükümetin ‘milat’ olarak tanımlayarak 20 Temmuz 2016’da faaliyete geçirdiği ve Türkiye’de yargılamaların hızlanmasına katkıda bulunacağını açıkladığı istinaf mahkemeleri ve adil yargılanma hakkının en önemli ayağı olan savunma ile ilgili değişiklikler yapıldı.
Adil olmayan yargılamaya yasal kılıf
Ceza yargılamalarındaki davaların yüzde 91’i, hukuk yargılamalarındaki davaların yüzde 89’u ve idari davaların yüzde 80’inin Yargıtay yerine görüşüldüğü istinaf mahkemelerinin karar bozma gerekçeleri arasından “Savunma hakkının kısıtlanması ve hükmün gerekçeyi içermemesi” çıkartıldı. KHK’nin 98’inci maddesiyle yapılan yeni düzenleme ile istinaf mahkemelerinin adil yargılanma açısından en önemli bozma gerekçesi olarak öne çıkan adil yargılamanın yapılmaması gerekçesine yasal dayanak sağlandı.
Avukatsız yargılama
KHK’nin 96’ncı maddesiyle de Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yapılan değişiklikle avukatı olmayan 18 yaşından küçük ve kendini savunamayacak durumda olanlara avukat atamasıyla ilgili düzenleme yapıldı. Buna göre Barolar Birliği’nden atanan avukatların yokluğunda da yargılamaya devam edilecek.
Böylece, baronun görevlendirdiği avukatın kendi iradesiyle duruşmaya gelmemesi ya da yargılamayı yarıda bırakarak salondan ayrılması durumunda da yargılama sürecek. Böylece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından faydalanmak, eğer avukatla temsil için gerekli maddi olanaklardan yoksunsa ve adaletin yerine gelmesi için gerekli ise re’sen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek” olarak tanımladığı ‘dürüst yargılanma hakkı’nın kullanımı da fiilen engellenecek.
Belge gizlenebilecek
Savunmanın en önemli haklarından olan duruşma hazırlığı sırasında edinilen sorgu tutanakları, tanık ifade tutanakları, muayene ve keşif tutanakları gibi delil niteliğindeki belgeler ve diğer yazılar artık duruşmalarda sanığın yüzüne karşı okunmayacak. ‘Okunma’ yerine ‘anlatma’nın yeterli sayılacağı düzenlemeyle yargılama sürecinde birçok detayın saklanmasının ve eksik bilgi verilmesinin yolu açılacak.
Savunma hakkının çiğnenmesine yol açabilecek bu uygulama nedeniyle istinaf mahkemeleri, bozma kararı da veremeyeceği için adil yargılama hakkı büyük ölçüde ortadan kalkacak.