Cumartesi Anneleri, 806'ncı haftada 12 Eylül 1994'te gözaltında alındıktan sonra kendisinden haber alınamayan Kenan Bilgin'in akıbetini sordu.
11 tanığın Bilgin'in Emniyet'te işkence gördüğünü söylemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen etkin soruşturma yürütülmediğine işaret eden Cumartesi Anneleri, bu ihlale son verilmesi için ilgili makamlara çağrıda bulundu.
806'ncı haftanın açıklamasını okuyan Cumartesi İnsanlarından Rezzan Karaman, Bilgin'e dair şunları anlattı:
"Kenan Bilgin için için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!
Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedilen insanlarımız için hakikat ve adalet arayışımızın 806'ncı haftasındayız.
806 haftadır haykırıyoruz: Gözaltında kaybedilen insanlarımıza ulaşmak için tüm yasal yolları kullandığımız halde bir sonuç alamıyoruz. Çünkü yargı, denge ve denetleme sistemi içindeki kilit öneme sahip işlevini yerine getirmiyor.
Temel hak ve özgürlüklerimizin güvencesi olmak yerine, haklarımızı ihlal eden devletin yurttaşa karşı uyguladığı şiddeti meşrulaştırmaya çalışan bir rol oynuyor.
Kısacası, Anayasayı ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri açıkça ihlal eden keyfi yönetimlerin yarattığı adalet dağıtmayan yargı sistemi yüzünden kayıplarımıza ulaşamıyoruz.
Cumartesi Anneleri etkinliği Koronavirüs salgını sebebiyle video konferans ile gerçekleştirildi.
806'ncı haftamızda hukukun verdiği imkanları sonuna kadar kullandığımız halde iç hukukta sonuç alamadığımız Kenan Bilgin dosyasını bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.
35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü.
Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulundu ancak Ankara Emniyeti onun gözaltına alındığını inkar etti. Bunun üzerine onbir tanık Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı ayrıca bununla ilgili savcıya ifade verdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü.
Soruşturmayı devralan savcı Özden Tönük, tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı.
İç hukukta sonuç alınamayınca dava AİHM'e taşındı. AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerinin ifadelerini aldı.
Kenan Bilgin’in tutulduğu gözaltı merkezine giderek tanık beyanlarının mekansal uyumunu kontrol etti. Mahkeme, Kenan Bilgin’in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti. ( 17.07.2001/ BN:25659/94)
AİHM Bilgin Ailesi’nin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır” demeye devam etti.
Kenan Bilgin’in gözaltında kaybedilişinin 26.yılında bir kez daha adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz: AİHM kararları devlet açısından bağlayıcıdır. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına uymaması, hukukun üstünlüğü ilkesini ağır biçimde ihlal etmesi demektir.
Bu ihlale son verin; Kenan Bilgin’in gözaltında işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin.
Kaç yıl geçerse geçsin Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 107 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."