Ne demek “
cumhurbaşkanı olacak kişinin eşi başını açsın”. Böyle bir zorbalık olabilir mi. Eşi mi cumhurbaşkanı olacak?
Kadın başını açarsa daha mı değerlenecek kocası? Sadece bir imaja
kurban etmek yakışır mı “aydın insanlara”? Eşine sorun bir kere “başını açmak istiyor musun” ? diye. İsterse açar istemezse açmaz. Her iki halde faturasına da kazancına da katlanır. Kadın namaz kılıyorsa ve “siz” istiyorsunuz diye kocası eşine zorla namazı mı bıraktırsın? “ya namazın ya da benim ikbalim” mi? desin.
Hani kadın hakları. Kadın başını açmak istemiyor diye “kocası” bir adım daha ilerleyemesin mi? Nerede sosyal devlet ve eşitlik. Bugün “başını açsın” diye zorlayanların yarın “hep beraber havuza girsinler,
içki de içsin” v.s. demeyecekleri ne malum. İşte buna
demokrasi derler!!. Benim gibi değilsen öl veya benim gibi ol. Kimse başkası gibi olmak zorunda değil, başkasını da kendisi gibi olmaya zorlayamaz. İşte zenginlik budur. Kanunlar çerçevesinde, genel ahlak sınırları içinde farklılıklara saygı göstermek.Yeni dünyada yükselen bir trend böyle olmalı.
Türkiye’de hiçkimse “başı açık” diye, bugüne kadar “Firs Lady” olan sayın eşleri kabullenmezlik etmedi. Bütün hanımefendiler “bizim Cumhurbaşkanımızın eşidir” ve öyle de saygı görmüştür. Ne cami cemaati, ne radikaller ne de Anadolunun
temiz Müslümanları bu yönde bir telkin veya protestoda bulunmamıştır. Annesi çarşaflı, başörtülü veya yöresel örtülere bürünmüş kimse bugüne kadar “neden cumhurbaşkanımızın eşi bizim gibi değil” demedi ve ses çıkarmadıysa bu engin hoşgörünün, anlayışın ve saygının sonucu değil midir? Lütfen “Empati” yapın. İğneyi kendinize batırmadan başkasına çuvaldız uzatmayın..
“Acar” adamların tuzağı mı?
Kim hükümete “Acarkent işine bulaş” dedi ise AK partiye en büyük kötülüklerden birini yaptı. Türkiye’de iki tane gecekonduyu yıkmak ne denli zor şartlara bağlandığını bilenler ne demek istediğimi anlayacaklardır. Bence
CHP liderinin dediği gibi bu tasarruf AK partinin bir
seçim yatırımı değil muhaliflerin bir seçim stratejisidir. Eski hükümetlerin izni ve bilgisi dahilinde imar edilen bu şehirler her sektörden çok önemli insanı ağırlamakla kendine ağır bir yer edinmiş gözüküyor. Emekli paşalar,
işçi sendika liderleri,muhafazakar kesimin öne çıkardığı isimler, vekiller,istihbaratçılar velhasıl birkaç milyon dolar ayırabilen zenginlerin ya da kendisi için ayrılacak “o kadar” paranın hakkını vermeye hazır ekabirin konakladığı bu lüks villalar ayrıcalıklı sanatçılara da ev sahipliği yapıyor.
Hükümet ayağına
demir bağlayıp boğaza atlamak istemezdi ama kendini suya itenlere de mani olamadı. Peki bu bataktan nasıl kurtulacak? Asıl kafa kafaya verip düşünmesi gereken konu bu. Bir de
Kızılcahamam’daki bir oteli dile doladılar.Türkiye’de yutulacak lokma var! ağza alınmayacak lokma var!. Sonu hüsranla bitmesi muhtemel bir operasyona girişmek kimin aklına geldi pes doğrusu. 2B orman arazilerini satmakta zorlanan,
Çankaya’yı aşamayan bir “
iktidar” nice eski
bakan, başbakan ve cumhurbaşkanının içinde olduğu bir yapılanmayı nasıl aşar. İnşallah dedikleri gibi cesur olur, gidebildikleri yere kadar giderler de Türkiye’nin ve Hükümetin gücünü içeriye de dışarıya gösterirler.