Size de garip gelmiyor mu? Seçim vaatlerinde
Avrupa birliği ile ilgili kimse bir şey söylemiyor.
Hükümetin suskunluğunu anlamak mümkün. “Yaptığımız doğrudur iktidara gelirsek bu süreci devam ettireceğiz” diye anlaşılabilir.
Ya muhalefet. Bir zamanlar mangalda kül bırakmayanlar şimdi bu konuda söyleyecek hiçbirşey bulamıyorlar mı. Hükümete
destek anlamı mı çıkmalı bundan yoksa unutulmuş bir konu olarak mı bakmalı?.
Bir de başörtüsü konusu var . Yine kimseden çıt yok. Anlaşılan mevcut durumu herkes kabullenmiş. Herkes mazota kilitlenmiş bir de üniversite sınavlarına. Köylünün-çiftçinin oyuna talipler ya. Peki
köylünün sadece mazot problemi mi var. Birçok köy kışın kar altında kalıyor, yolları açılmıyor bahara kadar,
taşımalı eğitim ile çileli günler devam ediyor, ürünleri para etmiyor, makineli tarıma geçilince geçici işçiler yavaş yavaş işsiz kalıyor, köylerde içme suyu dahil kanalizasyon sistemleri milattan önce kalma sistemlerle çalışıyor,
hayvan artıkları-ki tezek diyoruz biz ona-hala köyün meydanlarında kurutulmaya bırakılıyor, kerpiç evler depremlere daha ne kadar dayanır,
miras yüzünden bölünen
tarlalarda çiftçilik mi yapılır, zengin köylü şehre göçüyor fakir köylüye tarlasını işlemesi için kiraya veriyor-ama devletten gelen destekleme payları tarla sahibi alıyor- tarlayı işleyen avucunu yalıyor.Problemler bu kadarla bitmiyor ki. Hatta bazı endişelerim bile var. Elektriki olmayan köy var mı? Sulama yapamayan, artezyeni olmayan köy var mı? Neden
küçük baş hayvancılık terk ediliyor? Meralar verimli kullanılıyor mu? Et
üretim tesisleri köylüyü memnun ediyor mu? Doğal kaynaklarının farkında olmayan köy var mı? V.s. Peki hangi lider mazotun dışında bir probleme çözüm öneriyor. Koca bir hiç.
Temelin biri elinde hazine haritasıyla
Afrika’ya gidiyor. Bir bakıyor ki hazine büyük bir ağacın altında. Ancak
ağaç yüzlerce maymunun yaşadığı meskun mahal olarak kullanılıyor.Temel yanında getirdiği incik boncuk gibi şeyleri hayvanlara atıyor.Maymunlar onlarla oynarken temel altınların önemli bir kısmını alıp kaçıyor.Bu hadiseyi yıllar sonra
dedesi Temel’in hatıratında okuyan Dursun, kalan hazineyi alıp getirmek için yola çıkıyor.Aynı
manzara ile karşılaşan Dursun elindeki oyuncakları ,cep telefonlarını,şapkaları hepsini atıyor ama maymunlara da hiç hareket yok.Ah! dede diye geçiriyor içinden “nasılda kandırdın beni”.Bu arada maymunlardan biri bir
pankart açıyor “yalnız senin mi deden var”
Türkiye’de her şey değişti. Milyonu aşkın teknoloji delisi
genç seçim sandıklarına gidecek.Onların üniversiteye girme problemlerinden daha fazla problemleri var.
Anne babaların kaygısı eskiden daha fazla,internet denen bir mucizevi
nimet bazen şeytanın mal sattığı
pazar yeri haline dönüveriyor.
Türkçe dünya dili haline gelirken
yurt dışındaki Türk yatırımcıların başarıları her geçen gün artıyor.Benim tavsiyeme ihtiyaçları yoktur siyasetçilerin ama eski usul muhalefeti bırakıp yeni bir şeyler söylemeliler.
Sadece 50 yaş üstü insanlara değil gençlere de tutabilecekleri vaatlerde bulunmalı değiller mi?
Bu arada amerikan medyasında okuduğum bir konu hem dikkat
çekici hem de konuyla ilgili. Christian
Science Monitor Çin’in son yıllarda Afrika’yla
ekonomik ve siyasi ilişkilerinin giderek arttığına dikkat çekiyor. Çin ile Afrika arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 55 milyar dolara ulaştığını vurgulayan
gazete devamla şunları yazıyor: “Petrolün yanı sıra, Çin diğer
hammadde ihtiyaçlarını da Afrika’dan karşılıyor.
Zambia’da bakır,
Kongo’da kobalt çıkartıyor,
Kamerun ve
Liberya’dan
kereste,
Gana’dan manganez alıyor.
Güney Afrika ise Çin’in en büyük
demir cevheri kaynaklarından birisi. Afrikalılar da rüzgarın nereden estiğini iyi biliyor. Namibya’dan
Uganda’ya kadar bir çok ülkedeki üniversiteler Çince bölümleri açıyor, Çin dilini ve kültürünü yaymayı amaçlayan Konfiçyus Enstitüleri hızla yayılıyor. Hartum’dan
Cape Town’a kadar bütün kıtada okul çocukları Çince merhaba demeyi öğreniyor.
Bu haber bana 5.türkçe olimpiyatlarını ve
TUSKON’un Afrika çıkartmalarını hatırlattı.
Türkiye adına ne kadar doğru bir işe
imza atılmış meğer.Ben,dünyayı kucaklayan, Çin ile ABD ile Avrupa ile
rekabet edebilmenin yollarını gösteren, ufkumuzu açan, bizi dünya medyası arasında bir numara yapmayı hedefleyen, gerçekçi vaatler duymak istiyorum..Benim köylüm benim işçim benim memurum…bu edebiyatın zamanı geçmedi mi?
Hz.
Mevlana’nın dediği gibi:
Dün de beraber gitti cancağızım,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım