Kosova’daki
Bondsteel Camp. …
ABD Başkan Yardımcısı
Dick Cheney’e yakınlığıyla bilinen ve
Irak’ı parselleyen Halliburton Oil şirketinin müteahhitlik birimi tarafından inşa edilen büyük üssün planları 2000’de
Yugoslavya ‘ya ilk
bomba atılmadan aylar önce hazırlanmış.
“Haçlı savaşları olmasaydı Rönesans olmazdı” derler bazı tarihçiler. Çünkü Savaşa gelen askerler sadece savaşmıyorlar. Nasıl “
yabancı dil” öğrenmek, o dili konuşan milletin alışkanlıklarını da öğrenmek demek ise savaşmak da benzer bir etki yapıyor.
Bir
ülkede üs kurmak o ülkeye kültür, sanat, örf ve adetlerini de taşımak demektir.
Yukarda bahsedilen Üssün yapımında 7000 Kosovalı Arnavut, günlüğü 3 dolardan çalışmış.
Bir ülkeye asker konuşlandırmak, ticaretin, sosyal hayatın ve ekonominin gelişmesi de demek. Eğer Hedef ülke üssün kurulduğu ülke değilse vatandaşlar tarafından sanıldığı gibi reddedilmiyor kabul görüyor. Uzun süre kalan yabancı askerler
bölge insanıyla beşeri münasebetlerini geliştiriyor, sonunda
baskın kültür galip geliyor.
Türkiye’de üniversite açılmadan önceki halleriyle bir üniversiteye sahip olduktan sonraki hallerini karşılaştıran şehirler benzer bir etkiyi göreceklerdir.
Üniversiteler de YÖK’ün üsleri değil midir? Şehrin ticari hayatına hareketlilik kazandırmakla beraber genel ahlak anlayışını, yerelliğini, geleneklerini değişime uğratmıyor mu?
Amerika her kurduğu üs ile beraber kendi hayat felsefesini de o ülkeye taşıyor. Bugün dünyayı çepeçevre üsleri ile sarmış bir
ekonomik,sosyal ve kültürel güçle karşıya karşıyayız.
Amerika’yı büyük devlet yapan da heryerde varolma arzusu. “Ya heryerde var ol ya da kendi kabuğunda kaybol”
Aynı niyetle olmasa da “aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun” düsturuna uygun hareket ediyor. Ancak “inançla geril ve insana sevgi duy; kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül” sırrını anlayamadığından kalıcı olması zordur.
Türkiye’nin tarihi bağları olan birçok ülkede bugün ABD üsleri bulunuyor. Rakibi görünen ülkelerde de önemli üslere sahip(
Avrupa,
Japonya v.s). Hemen her kıtada Bondsteel Camp kadar olmasa da kendi varlığını devam ettirecek askeri alanları işgal etmiş, satın almış veya kiralamış.
Türkiye bugün dünyada 17.büyük ekonomiye sahip bir ülke ve büyümeğe devam ediyor. Emperyalizmden şikâyet eden, ABD’den ve onun yayılımcı politikalarından nefret eden insanlar, ne tezattır ki Türkiye’nin de büyümesine tahammül edemiyorlar.
Türkiye büyür dünya devletleri arasında söz sahibi olursa,
Türkçe anlaşılan, konuşulan bir olursa, Türkiye ile ticaret yapmak isteyenler Türkçe öğrenmeyi lüzumlu görürlerse, Türkçe düşünüp yabancı dil konuşan nesiller yetişirse bundan kim zarar görür.Ya da kim kar eder. Hem Amerika karşıtı olup hem ülkede istikrarsızlığa zemin hazırlamak ahlaksızlık değilse ahmaklık değil de nedir?
Biz Türkiye’yi
Ortadoğu’ya sıkışıp kalmış
küçük bir ülke olarak görmek istemiyoruz. Mazlum ve masum milletlerin hakkını savunacak, zulmün ve haksızlığın önüne geçecek, diplomatik ortamlarda çatır çatır pazarlık yapacak,
silahsızlandırmada başı çekecek,demokrasiye daha geniş, daha insani manalar kazandıracak bir ülke yapmak istiyoruz.
“Karanlığa kızmaktan ise bir mum
yakmak iyidir” düsturunca istikrarın, sistemli çalışmanın, birlik ve beraberliğin yanında duruyor,
karpuz çekirdeği kadar
hizmet etmiş insanlara karpuz kadar teşekkür etmeyi borç biliyoruz.
Kosova’da bir ABD üssünün varlığından rahatsız olan vatandaşım! Neden bir üs de sen kurmak için caba göstermiyorsun? Bir okul açmak, ticari yatırım yapmak, beşeri münasebetleri geliştirmek, sanat ve kültür faaliyetleri Kosovalıya ulaşma maksadıyla kılını kıpırdatmıyorsun?
Hiç olmaz ise bir Kosovalı Arnavut’un kalbinde üs kurmayı da mı düşünmüyorsun?