AİHM'nin tahliye edilmesi gerektiği yönündeki kararın uygulanmayarak Kavala'nın mahkum edilmesi, hakkında ihlal prosedürü başlatılmış olan Türkiye'yi Konsey'in yaptırım kararlarıyla karşı karşıya bırakabilir.
Avrupa Konseyi ve AB'den ihlal uyarısı
Kavala kararına ilişkin Konsey'den dün yapılan açıklamada da AİHM kararına dikkat çekildi. Açıklamasında Kavala'ya verilen cezanın "şoke edici" olduğunu belirten Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Tiny Kox, "Sayın Kavala derhal serbest bırakılmalıdır" çağrısını yineledi. Türk yargısının Kavala ile ilgili verdiği kararın Avrupa İnsan Hakleri Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olduğunu hatırlatan Kox, "Türkiye'de demokratik kurumların işleyişi, temel hak ve özgürlüklerin korunması ve hukuk devleti ilkelerine bağlılık konusunda çok sayıda endişe bulunduğunu" ifade etti. Kox, Türk hükümetine yapıcı ve açık işbirliği olması çağrısında bulundu.
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de Kavala kararına tepki gösterdi. Ankara merkezli Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu'nun sayfasında yer alan açıklamasında Borrell, AİHM'nin Kavala kararına işaret etti. Konsey'in Türkiye hakkında üç aydan kısa bir süre önce ihlal süreci başlattığına işaret eden Borrell, AİHM'nin Kavala'nın tutukluluğu ve tutuklu yargılama sürecinin gizli bir amaca, yani Kavala'yı susturarak meşru faaliyetler yürüten diğer insan hakları savunucularına gözdağı vermeye hizmet ettiği hükmüne vardığını vurguladı. AB temsilcisi Konsey üyesi olarak Türkiye'nin AİHM kararlarını uygulamayı reddetmeye devam etmesinin Türk yargısının uluslararası standartlara ve Avrupa standartlarına bağlılığına ilişkin endişeleri artırdığını belirtti.
AİHM'nin Kavala kararı neydi?
AİHM, Osman Kavala'nın gözaltı koşullarıyla ilgili davada 10 Aralık 2019 tarihli kararında Kavala'nın "hukuk dışı nedenlerle ve susturulmak için hapiste tutulduğu" sonucuna varmış ve bu ihlalin ortadan kaldırılması için Kavala'nın "derhal tahliye edilmesi" gerektiğine hükmetmişti. AİHM'nin kararı Büyük Daire'de de kesinleşmişti.
Ancak Kavala'nın bu karara rağmen serbest bırakılmaması üzerine Türkiye, AİHM kararlarına uymadığı gerekçesiyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin denetim sürecine alındı.
Türkiye'nin denetim sürecinde neler yaşandı?
İhlal prosedürü uyarınca Kavala dosyası, AİHS'nin 46'ıncı maddesine dayanılarak yeniden AİHM'ye gönderildi. AİHM'nin yaz aylarına kadar Kavala kararının yerine getirilip getirilmediği tespitinde bulunması bekleniyordu. Ancak Kavala'nın bu hafta başında müebbet hapse mahkum edilmesi nedeniyle Mahkeme'nin kararın yerine getirilmediği tespitinde bulunması bekleniyor. Bu tespitin ardından da Türkiye'ye karşı alınacak yaptırım kararlarını görüşmesi için dosya yeniden Bakanlar Komitesi'ne gönderilecek.
Türkiye'ye karşı hangi yaptırım kararları alınabilir?
Türkiye'nin Konsey üyeliğinden ayrılması ise Ankara'nın Avrupa kurumlarıyla bağının neredeyse tamamen kopması anlamına gelebilir. AB ile ilişkileri insan hakları ihlallerinin artışı nedeniyle kötüleşen Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakereleri de uzun zamandır donmuş durumda.
Gezi davasından çıkan karar
25 Nisan günü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, önde gelen insan hakları savunucusu Osman Kavala’yı hükümeti devirmeye teşebbüsten suçlu bularak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman'a da 18'er yıl hapis cezası verildi.
Anadolu Kültür Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala 18 Kasım 2017 tarihinden bu yana tutuklu bulunuyor. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Şubat 2020 tarihinde Kavala da dahil olmak üzere Gezi davasında yargılanan tüm sanıkların beraatine hükmetmiş ancak karar 22 Ocak 2021 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi'nce bozulmuştu. Gezi davasından yargılanırken hakkında tahliye kararı verildiği gün yeniden tutuklanan Kavala, hakkında 15 Temmuz darbe girişimi dosyasından "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla hakkında yeni bir dava daha açılmıştı. Bu dava da daha sonra Gezi davasıyla birleştirilmişti.