Her şey 2013’te, Mersin Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’ne bağlı Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerinin operasyonuyla başladı.
Mersin Serbest Bölgesi’nden Türkiye’ye sokulmaya çalışılan ürünlere yönelik yapılan operasyonda, GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) olduğu iddia edilen Memişoğlu Tarım Ürünleri’ne ait 9.752.491 kg, Göze Tarım Ürünleri’ne ait 16.524.400 kg ve Tiryakioğlu Argo’ya ait 361.760 kg pirince el konuldu.
Firma yetkilileri tutuklandı. Daha sonra ise iddiaya göre bazı siyasetçiler aracı oldu ve söz konusu isimler tahliye edildi.
Ardından ülkedeki genel ‘paranoya’ atmosferi GDO davasında da kendisini gösterdi. GDO operasyonunda yer alan emniyet görevlileri vali, hâkim, emniyet mensubu, siyasiler, bürokratlar ve iş adamlarının da bulunduğu 123 kişiyi yasa dışı yollarla dinledikleri iddiasıyla gözaltına alındı.
Polisler, GDO üzerinden hükümete darbe yapmakla suçlanıyordu. Davanın Mersin’de dün dördüncü duruşması vardı. Emniyet mensupları yine hâkim karşısına çıktı. Peki aslında ne oldu?
GDO dosyası üzerine çalışan Mersin Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’ne bağlı Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü personeli ‘hükümete darbe yapmakla’ suçlanıyor.
Raporlar piriçlerin GDO’lu olduğunu gösterdi
Kaynaklarda yer alan bilgileri incelediğinizde, ortaya zaten net bir tablo çıkıyor. Adım adım gidelim.
Pirinçlerine el konulan firma yetkilileri, GDO’nun pirincin kabuğuna gemideki soyadan bulaştığını öne sürüyor.
Yani onlara göre pirinçlerde GDO yok. Dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker de böyle düşünüyor. Analiz raporları ise aksini gösteriyor.
Operasyon sonrası Mersin’deki laboratuvar, pirinçlerde GDO olduğunu tespit etti.
Firma yetkilileri itiraz edince numuneler Tarım Bakanlığı’na gönderildi. Buradaki analizlerde GDO’ya rastlanmadı. Savcılık işin peşini bırakmadı. Bu kez örnekler TÜBİTAK ve İTÜ’ye yollandı.
İTÜ RAPOR VERDİ, SONRA ‘PARDON!’ DEDİ
TÜBİTAK ve İTÜ de Mersin’deki laboratuvar gibipirinçlerin GDO’lu olduğunu tespit etti. Fakat sonra İTÜ Rektörlüğü “Pardon, yanlış değerlendirmişiz” şeklinde ilginç bir açıklama yaptı.
Bu kez numuneler yurt dışının yolunu tuttu ve pirinçlerin ‘tam gen analizi’ çıkartıldı. Sonuçlar, Türkiye’deki bilirkişilere verildi.
İnceleme yapıldı ve bir kez daha pirinçlerde GDO olduğuna hükmedildi. Pirinçler, askeriyeye de girmişti. TSK’nın yaptırdığı analizlerden de yine GDO çıktı.
Sonuç mu? GDO’lu olduğu iddia edilen ürünler vatandaşlar tarafından tüketildi. Firma sahipleri aklandı.
GDO dosyası üzerine çalışan polisler ise hâkim karşısında. Kısacası bir ‘yeni Türkiye’ klasiği…
GDO’LU ÜRÜNLER KANSER RİSKİ TAŞIYOR
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, GDO’lu ürünlerin kanser riski taşıdığını savunuyor.
Türkiye’de mısır ve soyanın yüzde 100’e yakının GDO’lu olduğunu vurguluyor.
Son dönemde kanser vakalarının büyük oranlarda arttığının altını çizen Dizdar, bu durumun en büyük sebebinin yediğimiz besinler olduğu görüşünü dile getiriyor.
Farelerde denendi sonuç vahim
İskoçya’daki bir enstitüde GDO’lu patatesle beslenen farelerin tümünün iç organlarında küçülme, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapılarında bozulma görüldü.
Rusya Bilim Akademisinde GDO ile beslenen farelerin yavrularının yüzde 55’i doğduktan sonra üç hafta içinde öldü.
Avusturya Tarım ve Sağlık Bakanlığı’nın finansmanı ile Viyana Üniversitesinin yaptığı bir çalışmada ise GDO gıdalarla beslenen farelerin 3-4 nesil sonunda büyük ölçüde üreme yeteneklerini kaybettikleri belirlendi.
Fransız Caen Üniversite’nden Profesör Gilles Eric Seralini’nin önderliğindeki araştırma ekibince yapılan GDO deneyinin sonuçları, hakemli akademik dergilerden ‘Gıda ve Kimyasal Toksikoloji Dergisi’nde yayınlandı.
Çalışmaya göre, NK603 GDO’lu mısırla beslenen erkek farelerde 23 ayda, dişilerde ise 14 ayda karaciğer ve böbrek tahribatı görüldü.
Yönetmelik değişti zamanlama manidar!
Türkiye’de insan gıdası olarak tüketilmek üzere GDO’lu ürüne izin verilmiyor.
Öte yandan analiz sonucunda üründe % 0,9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum ‘GDO bulaşanı’ olarak değerlendiriliyor.
GDO bulaşanı olan ürünlerde, bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabiliyor.
Bu yönetmelik değişikliği, Mersin’deki operasyonun ardından gerçekleştirildi. AB’de insan gıdası olarak sadece 49 ürüne izin veriliyor. Fakat bu ürünlerde mutlaka GDO olduğu belirtiliyor.