Partisinin Bursa İl Teşkilatı 6. Olağan Kongresi için bu şehre gelen Kamalak, kongre öncesi gazetecilere açıklamalarda bulundu. Bir soru üzerine Türkiye ile İsrail arasında yapıldığı iddia edilen anlaşmaya değinen Kamalak, "Biz, Milli Görüş olarak öyle bir işe girişmiş olsaydık, o yardım gemilerini arkadan savaş gemilerimiz ve havadan da savaş uçaklarımız takip ederdi. Bu yapılmadı. Masum insanlar, İsrail'in durumu bilindiği halde gönderildi; sonuç herkesin malumu. Asla kabul edilemeyecek bir durumdur, yüreğimizde de kapanmayacak bir yaradır. Gelinen noktada, Türkiye o yanlış uygulamasını sürdürdü. Kardeş ülkelerde düşman durumuna geldik. Türkiye, adeta abluka altına alınmış durumda. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de Rusya olayını başımıza bela ettik. Türkiye doğalgazın yüzde 54'ten fazlasını Rusya'dan alıyor. Sıkışmış durumda, sadece doğalgaz bakımından değil her bakımdan sıkışmış durumda. Çıkış arıyor." ifadelerini kullandı.
'12 YIL ÖNCE ŞEHİRLERDE ÇATIŞMA, TERÖR YOKTU'
Türkiye'nin kendi ağını kendisinin ördüğünü dile getiren Kamalak, şöyle devam etti: "İçerde PKK'yı tam 3-4 yıl besledi büyüttü, ejderha haline getirdi. Şu an hemen her gün şehitlerimiz geliyor. Orada ifade edilmese de çok ciddi çatışmalar var. Daha fazla ileri bir kavram kullanmak istemiyorum ama oradaki çatışmaların boyutlarını siz de biliyorsunuz. Bunlara hiç gerek yoktu. 12-13 yıl önce şehirlerde çatışma yoktu, terör yoktu. Benim bu sözlerimden AK Parti'ye oy veren kardeşlerim alınmasınlar. Biz eylemleri, fiilleri eleştiriyor, gidilen yolun yanlış olduğunu ifade ediyoruz."
'TÜRKİYE YANLIŞ POLİTİKALAR SONUCU KÖŞEYE SIKIŞTI'
Mavi Marmara olayının yanlış başladığını, yanlış sürdürüldüğünü ve hala yanlış devam ettiğini ifade eden Kamalak, "Şehit kanları pazarlık konusu yapılamaz. Biz elbette düşman ihdas edelim demiyoruz. Ama o şehitlerin hesabı da sorulmalı. Ailelerin mağduriyetleri giderilmeli diyoruz. Biz hiç kimseye karşı peşinen körü körüne düşmanlık beslemiyoruz ama o kanın hesabı verilmeli, diyeti ödenmelidir. Yoksa ülkeyi darboğaza sürükleyip de sonra 'ne yapalım yapacak bir şey yoktu, barışıyoruz' demenin de kabul edilebilir bir tarafı yoktu. Biz diyoruz ki önce 10 şehidin hesabı verilmeli, ailelerine tazminat ödenmeli, sonra Doğu Akdeniz Petrol Projesi'nden bahsediliyor. İsrail'in ne işi var orada. Biz kanaatimce yanlış politikalarımız sonucu kendi değerlerimize sahip çıkamadığımız için bu noktalara sürükleniyoruz. Biz Saadet Partisi olarak şunu söylüyoruz: içerde barış, dışarıda barış. Kimseye karşı kinimiz olamaz ama hem iç hukuk bakımından hem uluslararası hukuk bakımından herkes de fiilinin hesabını vermelidir. Yani İsrail barış masasına gelmeden önce yaptıklarının bedelini ödemelidir. Yani Türkiye yanlış politika sonucu köşeye sıkıştı diye gidip oraya teslim olmamalıdır."