SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, çözüm süreci ismi altında dağdaki silahlı unsurların şehre indiğini söyledi. Şehirdeki, cezaevlerindeki KCK yapılanmalarının, unsurlarının tahliye edildiğini ifade eden Kamalak, "Bunlar Türkiye'ye yayıldı. İstanbul'un merkezinde karakol basılıyor. Yetmedi, askerin burnu sürtüldü. Ergenekon, Balyoz vs. yapmayın dedik. Suçlu elbette cezasını çeksin. Ama orduyu yıpratmayın. Ordu yıpratılacak olursa yarın bu orduya komuta edecek subay bulamazsınız. Ordu yıpratıldı. Kışlaya mahkum edildi. Emniyet mensupları şu veya bu şekilde suçlandı, pasifize edildi. Doğu'dan, Güneydoğu'dan devletin ruhu çekildi. Çekildi de ne oldu, tabiat boşluk kabul etmez. 30 küsur yıldan bu yana eline devlet silahı verilen, millet kesesinden maaşları ödenen köy korucuları orada vatan haini durumuna düştü; mütedeyyin insanlarımız, Kürtler döndü bu tarafa, devlete baktı neredesin diye. Baktı devletten ses seda yoktu. Adeta ne halin varsa gör der gibiydi devlet. Bu durumda onlar da PKK'ya teslim olmak mecburiyetinde kaldı." diye konuştu.
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, gazete, televizyon ve ajanların temsilci ve muhabirleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Kamalak, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Yeni bir terörle mücadele yöntemi gelişti. Cumhurbaşkanı iktidar partisini kastederek 'oy verin terör bitsin' dedi. Buradan siz ne anlıyorsunuz?" sorusu üzerine Kamalak şunları söyledi: "Bu iktidar nasıl yanlış yaptı. Barış süreci dediler, demokratik açılım dediler, Kürt açılımı dediler, çözüm süreci dediler. Bunun için temel şart içerideki teröristlerin dışarıya gönderilmesiydi. Özü buydu. Ama tersi oldu. Habur kapısındaki girişleri hatırlayın. Devletin şanlı hakimleri onların ayağına gönderildi. Nerde onlar, Habur'dan giriş yapanlar. Kamplarda eğitim veriyor. Bundan 13 yıl önce var idiyse terör, dağda idi, silahlı unsurlar dağda idi. Çözüm süreci ismi altında dağdaki silahlı unsurlar şehre indi. Yetmedi, şehirdeki, cezaevlerindeki KCK yapılanmalarının unsurları tahliye edildi. Bunlar Türkiye'ye yayıldı. İstanbul'un merkezinde karakol basılıyor. Yetmedi, askerin burnu sürtüldü. Ergenekon, Balyoz vs. yapmayın dedik. Suçlu elbette cezasını çeksin. Ama orduyu yıpratmayın. Ordu yıpratılacak olursa yarın bu orduya komuta edecek subay bulamazsınız. Ordu yıpratıldı. Kışlaya mahkum edildi. Emniyet mensupları şu veya bu şekilde suçlandı, pasifize edildi. Doğu'dan, Güneydoğu'dan devletin ruhu çekildi. Çekildi de ne oldu, tabiat boşluk kabul etmez. 30 küsur yıldan bu yana eline devlet silahı verilen millet kesesinden maaşları ödenen köy korucuları orada vatan haini durumuna düştü mütedeyyin insanlarımız Kürtler döndü bu tarafa devlete baktı neredesin diye. Baktı devletten ses seda yoktu. Adeta ne halin varsa gör der gibiydi devlet. Bu durumda onlarda PKK'ya teslim olmak mecburiyetinde kaldı. Kolay değil. Tek başına olsa insanlar gam yemem ama der, ama evde çoluk çocuk, kadın, gelin var, kız var, ırz var, namus var. Neticede onlar da PKK'ya teslim olmak zorunda kaldı. Devletin yerini PKK doldurdu, vergi almaya başladı, mahkemeler kurmaya başladı, emniyet teşkilatı oluşturmaya çalıştı. Nasıl önlenebilir, ancak öze yani Milli Görüş'e dönmekle mümkün olur."
Gazetecilerin, "Cumhurbaşkanı 'oy verin terör bitsin' diyor, bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna ise Kamalak, "İş inada gelirse insan can verir oy vermez. Bu iş zorla olmaz. Can verir oy vermez. Gönülden girmek lazım. Zorla güzellik olmaz diye bir söz var. Hadise bu. Olayı doğru tespit etmek lazım." dedi.
Başka bir gazetecinin "Aydın ve hukukçuların, Cumhurbaşkanı'na hakaret suçu ile ilgili 301. Maddeye dönüştü, cezalandırma aracına dönüştü şeklinde değerlendirmeler oldu. Ne dersiniz?" sorusuna Kamalak, "Cumhurbaşkanı'na yöneltilen sözler dolayısıyla yargılama, suç duyurusu önemli boyutlara ulaştı. Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesinin değiştirilmesi isteniyor. Burada maddenin değiştirilip değiştirilmemesinden ziyade üzerinde durulması gereken husus halkın sevgilisi olması icap eden devletin başı cumhurbaşkanı niye bu kadar tepki çekiyor. Bunun üzerinde durmak gerekir. Bizim kin ve nefrete değil, sevgi barış ve kardeşliğe ihtiyacımız var. Bunu sağlama görevi de başta cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet yetkililerine düşmekte." cevabını verdi.
"DEVLET ORADAN ÇEKİLİNCE PKK DEVLETİN YERİNİ DOLDURMAYA ÇALIŞTI"
"Çözüm sürecinde askere operasyon izin verilmemesi ile ilgili valilerin sorumlu olduğuna dair Cumhurbaşkanı ve İçişleri eski Bakanı Efkan Ala'nın açıklamaları oldu, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Kamalak şöyle konuştu: "Hiçbir şey gizli kalamaz. Burada kanaatimce devlet yetkilileri de bu işin burada bitmeyeceğini düşünüyorlar. Gün gelir hesap sorulur endişesi var. Adama derler ki, kimi kandırıyorsun sen, çocuk mu aldatıyorsun. Şark kurnazlığını bırak derler. Sen bir taraftan sözlü olarak valiye ve emniyet müdürüne emir vereceksin, öbür taraftan kanun mu çıkardık nerde yasa diyeceksin. Olmaz öyle şey. Devlet yönetimi ciddiyet ister. Devlet yönetimi Merhum Erbakan Hocamızın ifadesi ile 'çoluk çocuk işi değildir'. Devletin ruhunu çektiler oradan dedik. Tabiat boşluk kabul etmez. Devlet oradan çekilinde PKK devletin yerini doldurmaya çalıştı. Hadise budur." CİHAN