'Parlamenter demokrasi artık bitti' dediğinde inanmayanlar vardı aramızda.
Muhalefet partileri en basit bir konuda bile artık sadece duvara konuşmak, belki kendilerini kandırmakla vakit harcayadursun birileri kafasındaki düzeni oturttu bile.
Bir yıllık OHAL keyfiliği deneyimi, üç-beş kanun derken staj dönemini geçip artık gerçekten kafasındaki ustalık dönemini başlatmış görünüyor. Üstelik ilk büyük golü de Milli Eğitim'e evlatlarını emanet eden velilere atarak.
Bundan sonra böyle...
Geçtiğimiz Cuma günü her şeyden habersiz TEOG takvimi açıklayan MEB'in bütün mekanizmalarını çöpe atarak Cumartesi günü 'TEOG kaldırılmalı' lafını ortaya atıveren, pazar günü de Amerika'ya uçarken havaalanında 'Başbakan'la istişare ettim kaldıracağız diyen' ve bu talimatı Salı günü resmen sınavı kaldırarak yerine getiren Milli Eğitim.
Sen eğitimci misin, Başbakan eğitimci mi? (ya da doğru soru bir Başbakan var mı) diye soramadan neticeyi görüp başı dönen bir tek ben miyim?
Şimdi etrafındaki danışmanlarına hava da atıyordur belki kim bilir. 'Gördünüz mü yüz binlerce çocuğun, ailenin hayatını etkileyecek değişikliği 3 günde yaptırdım' diyordur, gurur duyuyordur:
'Hani diyordum ya senelerdir, memleketi şirket gibi yöneteceğim diye, işte al sana şirket gibi yönetim. Hem bakın sıfır AR-GE harcamasıyla sorunu çözdüm geçtim gittim...'
Şirket benim, mal benim, mülk benim.
Ben Milli iradeyim.
İtirazınız varsa sandık orda.
Hadi değiştirin de görelim...
TEOG sınavı kaldırılır, yerine başka bir sistem getirilir. Ancak asıl konu inanılmaz ve korkunç bir keyfilik. Silahlı insansız hava aracını idare ettiği joystick'le binlerce kilometre öteden Afgan köylüleri tarayan, sonra hiçbir şey olmamış gibi otomattan kahve doldurup gelen Amerikan askeri misali.
Hem empati yoksunu hem de cahil. Üstelik gezip tozduğu dış dünyadan da haberi yok!
Gerçi Başkanlık sistemini getirirken bu konuda açık davranmıştı. Hızlanacak işler demişti. Evet hızlandı. Baksanıza 3 günde dükkanın raflarını değiştirdi bizim şirket müdürü. Yarın beğenmez gene değiştirir. Kim hesap soracak?
Şu an yaptıkları yapacaklarının teminatı emin olun. Bundan sonra işler üç günde olacak. Dağ gibi gördüğünüz, çözülmez dediğiniz sorunlar üç günde sıfır AR-GE maliyetiyle çözülecek. Buna kendinizi hazırlayın.
Ha biz cemaatin fertleri o konuda şerbetliyiz. Cemaatin malına mülküne bir gecede çökmedi mi? Öne çıkan hizmet insanını çoluk çocuk hapislere birkaç haftada doldurmadı mı?
Bizlere gösterdiği el çabukluğunu artık Türkiye de tanıyacak. Hakkari'den Edirne'ye cemaati bitir diye tempo tutan tutmayan kim varsa Başkan Tayyip Erdoğan'ın süper zeka çözüm metodlarıyla tanışacak. Bize bir şey olmaz diyen varsa ona da dokunacak.
Yarın güneye savaş, ertesi gün NATO'dan çıkış, haftaya Şangay'a giriş formu doldurma mesaisi, sonraki gün AB ile barışma (ya da ilişkileri tam koparma, bilemedim) önümüzdeki ay anamuhalefet liderini tutuklama... Say sayabildiğin kadar.
Bu gurur senin, eline sağlık Türkiyem.
Ali Uyandıran / Samanyoluhaber.com