Sözcü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Kalın, ‘sınır ötesi operasyon ne kadar olası’ sorusuna, “Suriye konusunda biz baştan beri uluslararası toplumla ve koalisyonla beraber hareket edeceğimizi, tek taraflı bir eylemin içerisinde olmayacağımızı ifade ettik. Güvenli bölge, uçuşa yasak bölge ve diğer konularla ilgili olarak da şu ana kadarki bütün girişimlerimiz, hep bu ilkeden hareketle yapılmıştır. Son dönemde yaşanan gelişmeler elbette bizim sınırımızı güvenlik manasında zorlamaya başlamış bulunmaktadır. Bu konuda uluslararası temaslarımızı yoğun bir şekilde devam ettireceğiz. Fakat aynı zamanda sınır güvenliğiNİ sağlamak amacıyla, kendi sınırımızda almamız gereken ne tedbirler varsa, bunları da en ince ayrıntısına kadar detaylandırıp ihtimaliyet hesapları yapmak suretiyle bu tedbirler de elbette alınacaktır.” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE ATEŞE ATILIYOR GİBİ BAŞLIKLAR, ÇOK SAĞLIKLI DEĞİL”

Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın, şöyle devam etti: "Bu çerçevede zaman zaman yapılan bazı açıklamalar oluyor. Son bir iki hafta içerisinde Telabyad’daki ve Kobani’deki saldırılarla ilgili olarak Türkiye’yi DAİŞ’le aynı çerçevede göstermeye çalışan bir takım girişimler oldu. Altını bir defa çizmek istiyorum. Türkiye’nin DAİŞ terör örgütüyle ya da benzer bir terör örgütüyle bu manada hiçbir ilişkisi yoktur. Olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Bizim sınırımızı güvence altına almak için aldığımız tedbirleri 'Türkiye savaşa giriyor, Türkiye ateşe atılıyor' gibi başlıklarla yorumlamak da çok sağlıklı değil. Bir ülkenin kendi sınırlarını güvenlik altına alması en asli görevidir. Bunu yapmadığınızda aslında siz görevinizi yerine getirmemiş olursunuz. Sınır boyu alacağımız güvenlik tedbirleri tamamen bizim kendi vatandaşlarımızı ve sınır güvenliğimizi sağlamaya yöneliktir. Fakat geldiğimiz noktada uluslararası toplumun bu konudaki duyarsızlığı öngörüsüzlüğü de maalesef Suriye savaşının 4. yılında daha vahim bir istikamette ilerlemesine de neden olmaya devam ediyor. Bu konuda gerekli uyarıları diplomatik kanallardan muhataplarımızla yapmaya ve görüşlerimizi paylaşmaya da devam edeceğiz.”

“ANAYASANIN ÇİZDİĞİ ÇERÇEVEDE BÜTÜN SÜREÇLER TAKİP EDİLECEK”

‘Sayın Cumhurbaşkanı’nın hükümet kurma yetkisini vermek için meclis başkanının seçilmiş olması yeterli mi olacak yoksa başkanlık divanının oluşmasını mı bekleyecek’ sorusuna ise Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın şu cevabı verdi: “Aslı astarı olmadığı ortaya çıktı. İnsan bazen bu tür haberlerin nasıl yapıldığını merak ediyor. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına sorulmadan tamamen spekülasyonlara dayalı belki de yönlendirme amaçlı bilemiyoruz. Bu tür haberler yapılınca biz gerçekten üzülüyoruz. Bu haberlerin doğru olmadığı anlaşılınca gazeteci arkadaşlar da mahcup oluyorlardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın meclis başkanı seçilmeden önce hükümet kurma görevini vermek gibi bir yetkisi olmadığını, kendisi de bizzat açıkladı. Şu anda zaten bir meclis başkanlığı süreci devam ediyor. Bugün ve yarın bu süreç devam edecek. Ondan sonra divan başkanlığı kurulacak. Bu önümüzdeki süreç içerisinde uygun bir günde hükümeti kurma görevini mecliste en fazla sandalye sayısı olan parti genel başkanına bu görevi verecek. Burada anayasanın çizdiği çerçevede bütün süreçler takip edilecek. Ondan sonra tabii ki top siyasi partilerin sahasında olacak. İlerleyen günlerde koalisyon görüşmelerinin nasıl ilerleyeceğini hep beraber göreceğiz. Cumhurbaşkanımızın görevi, hükümeti kurma yetkisini verdikten sonra süreci izlemesi, anayasanın kendine verdiği yetkiler çerçevesinde 45 günlük süreci yönetmesi olacak.”