Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, ABD'li Genelkurmay Başkanı'na göre bu senenin sonuna kadar herkesi meşgul edeceğe benziyor. Ülkeler, bağışıklık sistemlerinin gücü nispetinde bu badireyi en az hasarla atlamanın yollarını çok önceden düşünmüş olmalılar. Hani o “Kara gün akçesi!” dediğimiz devlet birikimleri bu işler için vakti geldiğinde kullanılmak üzere rezervde tutulan kötü gün parası. Amerika'nın işgal takvimi ilgilenmesi, Ukrayna'ya en büyük desteği vermesi yönüyle önemli. Hem iç hem de savaş giderlerini dengede tutması gerekiyor.
Putin'in kazanmaktan başka çaresi yok. Ya da öyle görünmesi gerekiyor. Ukrayna'nın tamamını ele geçirme gibi bir niyetinin olduğu düşünülmüyor. Halihazırda verilen zayiat raporları doğru ise, evdeki hesap çarşıya uymadı. Savaş suçlusu olarak yargılanma ihtimali de var fakat, ayrıcalıklı mahkum ve suçlular gibi mahkemeye getirilme sorunu aşılmış değil. Kriz ve ambargoların açacağı derin yaraların uzun ve kısa vadede meydana getireceği ağır hasarlar için şu an bir şey demek çok zor.
Dünya devletlerinin tek cephe halinde oluşturdukları savunma bloku kararsız olanları da yanına çekecek gibi görünüyor. Son yirmi yıl, Putin'li Rusya ile ilişkileri geliştirme projelerine yatırım yapanlar geç de olsa bu gafletten kurtulmanın yollarını aramaya başladılar. Bu tür krizlerin ağır maliyeti kadar kazanımları da olur şüphesiz. Kötü komşu Rusya, Avrupa'yı yeni enerji kaynaklarına yöneltmekle kalmayacak, petrole bağımlı enerji türlerine alternatif yolları da dayatacak gibi görünüyor.
Covid'den sonra Rusya menşeli ve lokal de olsa ölüm oranı yüksek yeni Putin Pandemisi'ne karşı alınan ciddi tedbirler ortak aşı için bir konsensus oluşturdu.
Konu işgal ve savaş olunca fıkraların da ona göre üretilmesi normal. Bir Fransız ve bir Rus vatandaşı kendi aralarında şöyle konuşurlar; Fransız “Ülkemizde toplu taşıma hatları oldukça gelişmiş durumda. Bu yüzden, günlük işime giderken toplu taşımayı tercih ediyorum. Avrupa ülkelerinden birini ziyaret etmeyi planlayınca, bunu daha çok, Peugeot'm (Fransız yapımı otomobil) ile yapıyorum.” der. Fransız dostunun tercihini dinleyen ve altta kalmak istemeyen Rus konuşmaya, “Bizim ülkemizde de öyle. Toplu taşımalar, özel araçlara ihtiyaç bırakmıyor. Yalnız biz Avrupa'ya seyahat düşündüğümüzde bunu daha çok savaş tankları ile yapıyoruz!” şeklinde katkıda bulunur. Avrupa üretimi mühendislik harikalarının Rus yapımı Lada'ları piyasadan sürüp çıkarması Rus milliyetçilerini çileden çıkarmışa benziyor. Herkes modern dünyanın günlük ihtiyaçlarını kendi üretimi ile karşılarken, komşuluk ilişkileri daha çok savaş sanayiine yarayan Rus halkı için de tank ile övünmekten başka çare kalmamış.
Ukrayna İşgali'nin ilk günlerinde, yeni bir Avrupa seyahati için yollara dökülen Rus tankları neredeyse 30 kilometrelik uzun bir konvoy oluşturmuştu. Dünyanın dördüncü büyük ordusuna sahip Rusya, 'Tank' dendiğinde akla ilk gelen ülke. İkinci Dünya Savaşı'ndaki Alman panzerleri gibi. Rus Ordusu'nun 2020 yılı itibariyle kayıtlara geçen tank sayısı 12 bin 950. Doğrusu ben de en az sizin kadar, “Hepsi bu mu?” diyerek rakamı küçümsedim. En yakın rakibi ABD bile bu konuda 6 bin 333 rakamı ile ikinci sırada. Ukrayna'nın, Rusya'ya yaşattığı insan kaybı yanında Rus gücünün sembolü sayılan tanklara verdiği hasar az değil. Resmi rakam 450 Rus tankının kullanılmaz hale getirildiğini söylüyor.
Oysa ki, agresif Rus işgallerini yakından takip edenler, Putin'in iki üç gün içerisinde Ukrayna'yı baştan sona ezip geçebileğini düşünüyorlardı. Rus ordu kademesindeki ilk şaşkınlık ve dağılmanın sebebi de bu olsa gerek. ABD'li generalin içinde bulunduğumuz seneyi Rus-Ukrayna krizinin meşgul edeceği tahmini bu açıdan önemli. Özellikle İngiltere yapımı, kolay mobilize olabilen tanksavar (anti-tank) ve ABD yapımı roket (missile) ve dronların (ABD, krizin başladığında Ukrayna'ya 100 drone yardımında bulunmuş) yaygın kullanımı, biraz erken de olsa, zihinlerde “Tank Modası”nın sona ermiş olabileceği hissini uyardı.
Kapitalist dünya ve kazandırdıkları ile boy ölçüşmeyi kapris haline getiren Putin ve benzeri despot idarelerin savaş sanayiine yaptıkları yatırımlar ekonomilerinin belini büküyor. Bazı Rus yetkililer, Rus-Ukrayna Savaşı'nın ülkelerini dünyadan izole etmeyeceğini düşünüyorlar. Ancak, Rus Başbakanı Mikhail Mishustin (Putin'li Rusya'da başbakan da bizdeki hükümet sözcüsü gibi bir şey olsa gerek!), yedi hafta içinde uygulanan ambargo ve yaptırımların Soğuk Savaş Dönemi'nden çok daha ağır olduğunu ve ülkesinin son otuz yılın en kötü günlerini yaşadığını itiraf ediyor.
Dünyanın zenginler listesinden hiç düşmeyen Rus Oligarklar, milyar dolarlık yatları, özel uçakları ve yabancı ülkelerdeki lüks yaşantıları ile tekrar gündeme geldi. Şaşırtıcı olan, Rus halkının hala Avrupa seyahatlerinin tanklar ile yapılabileceğine ikna edilmiş olması. Neden şaşırıyoruz ki? Saray da, silah sanayiine yaptığı beyhude yatırımlarla kıyamet senaryolarının ordularını hazırlamıyor mu? Hele bir S-400'leri kullansınlar da!