CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Türkiye’de Kadın Hakları İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Kadınlara yönelik hak ihlallerinin yer aldığı rapora göre Türkiye’de 17 bin kadın tutuklu, 3 bin çocuk annesiyle birlikte cezaevinde yaşıyor.
Raporda 18 yıllık AKP iktidarında 6 bin 732 kadının erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çekilerek, “Pek çok vakada rastlanan ve hatta ölümle sonuçlanan şiddet vakalarına zemin hazırlayan, erkek şiddetinin ilk elde karakollarda hafife alınıp çözümlenmeye çalışılması da (örneğin; şiddet gören kadını, şiddet uygulayan kocayla barıştırıp eve göndermek), Türkiye’de kadına yönelik şiddetin ne kadar hafife alındığının; erkek şiddetinin ne denli normalleştirildiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir” denildi.
YARGI, KADINI KORUYAMIYOR
Yargının da kadını korumadığının altı çizilen raporda, bunun nedeni şöyle anlatıldı: “Ceza hukukunun kadını her tür şiddetten koruyacak nitelikte olmaması, şiddet vakalarında etkili soruşturma yürütülmemesi, mahkemelerde erkek şiddetini ceza indirme ve erteleme yoluyla adeta ‘meşru’ kılma yönündeki baskın tavır, şiddet gören kadınlara yönelik koruma tedbirlerinin ivedilikle ve usulüne uygun olarak hayata geçirilmemesi Türkiye’de kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırma konusundaki ısrarın ne denli zayıf olduğunu bizlere göstermektedir.”
SIĞINMA EVLERİ YETERSİZ
Raporda kadınların erkek şiddetinden korunacağı kadın sığınma evlerinin yetersizliği de aktarılarak, “83 milyonluk ülkemizde nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor. Ancak ülkemizde sığınma evlerinin toplam kapasitesi yalnızca 3 bin 482. Sığınma evlerinde 10 bin kadına 1 yer bile düşmüyor” diye vurgulandı.
Rapora göre; Türkiye’deki cezaevlerinde 17 bin kadın tutuklu ve hükümlü kadın bulunuyor ve bu kadınların yanında 800’ü 3 yaş altı bebek olmak üzere 3 bin çocuk anneleriyle birlikte cezaevinde kalıyor.
GELİRDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ
Rapordan satır başları şöyle:
-2013-2020 yılları arasında iş cinayetlerinde 965 kadın hayatını kaybetti.
– Türkiye’de erkeklerin geliri kadınlardan yüzde 31 fazla. Ücret gelirlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği artıyor. Ücretli kadın ve erkekler arasındaki gelir eşitsizliği büyüyor. 2006 yılında yüzde 12 olan ücret farkı 2019’da yüzde 20,7’ye yükseldi. Kendi hesabına çalışan erkeklerin geliri kadınlardan yüzde 77,3 fazla.
– Dünyanın 39 ülkesinde kız ve erkek çocukları mirastan eşit pay almıyor. Dünya kadınlarının yüzde 30’u partnerlerinin fiziksel ve/veya cinsel şiddetine maruz kaldığını ifade ediyor.
– Toplumsal eşitliğin en yüksek düzeyde olduğu ilk 5 ülke; İzlanda, Norveç, Finlandiya, İsviçre ve Nikaragua. Toplumsal eşitliğin en düşük düzeyde olduğu ilk 5 ülke; Yemen, Pakistan, Irak, Suriye ve Çad.
– Küresel iş gücüne katılım oranı kadınlarda yüzde 63, erkeklerde yüzde 94. Fortune 500 şirketlerinin yüzde 6.6’da kadın CEO görev yapıyor. Dünya çapında yüzde 41 oranında kadın doğum yardımı alıyor. Kadınların ev işlerine (ücretsiz) olarak katılımı erkeklerin 3 katı daha fazla. Dünyada kadın parlamenter oranı 2020 yılında 24,9. Dünyada çocuklarıyla yalnız yaşayan ebeveynlerin yüzde 84’ü kadın.
NASIL ÖNLENEBİLİR?
Raporda kadınlara yönelik hak kayıplarının önlenmesi için öneriler şöyle sıralandı:
– 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un etkili bir biçimde uygulanması.
– İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin etkili bir biçimde uygulanması.
– Kadın ve erkeğin eşit olduğu kavramının benimsenmesi ve uygulanması.
– Şiddet önlenememiş, tehdit ortaya çıkmış ise 6284 sayılı kanununa göre etkin korunma sağlanması.
– Bir kadın zarar görmüş ise etkin kovuşturma ve yargılama; cezasızlığa neden olan indirimlerin, tahliyelerin uygulanmaması.
– Kadınların geleceğe dönük olarak ekonomik ve sosyal açılardan güçlendirilmesi.
– Hukuksal düzenlemelerin kesinlikle kadına yönelik her tür şiddeti ortadan kaldırır nitelikte olacak şekilde düzenlenmesi.
– Öğretmenlere, polislere, hakim-savcılara, sağlık görevlilerine kadar tüm kamu çalışanlarına Toplumsal cinsiyet eğitimleri verilmesi.
– AİHM kararları esas alınarak “cezasızlık” kavramı, cezasızlık olgusunun yanlış uygulamalar yüzünden nasıl pekiştirildiği konusunda bilhassa kolluk güçlerine eğitimi.