Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 Temmuz'da yaptığı açıklamada, Japonya'da sadece kadınların eğitim gördüğü üniversiteler olduğunu belirterek, "Çok önemli bir şey. Türkiye de benzer bir adımı atmalı" dedi. Erdoğan, Türkiye dönüşünde de konuyu tekrarlayarak, bu kez YÖK'e seslendi ve gerekli adımların atılmasını talep etti.
Erdoğan'ın referans aldığı Japonya, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin oldukça yüksek olduğu bir ülke. Kadınların erkekler ile aynı eğitim fırsatlarına sahip olmadığı ülkede kadın üniversitelerinin tarihi ise eskiye dayanıyor. Kadınların toplumsal hayatta ayrımcılığa maruz kaldığı Japonya'da, 80 tane kadın üniversitesi bulunuyor. Japonya, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2018 Raporu'nda 149 ülke içinde 110. sırada yer alıyor. Aynı listede Türkiye ise 130'uncu sırada.
ABD'de azalıyor, Ortadoğu'da artıyor
Peki, dünya genelinde durum nedir?Uluslararası Eğitimciler Birliği (NAFSA) tarafından 2017 yılında yayınlanan "Women Universities Around The World" raporuna göre, ABD'de 50 yıl önce sayısı 230 olan kadın üniversiteleri 45'e düştü.
Rapor, kadın üniversitelerinin 1960'lı yıllarda ABD'de en prestijli üniversitelerin yer aldığı "Sarmaşık Birliği"ndeki (Ivy League) okullara kadınların alınmamasına karşılık kurulduğu, yani ihtiyaçtan kaynaklandığı da belirtiliyor. Diğer yandan raporda göre, ABD'de kadın üniversiteleri bir bir kapatılırken, Asya, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde kadın üniversite sayısı artmaya başladı. Ruanda, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, kadın üniversitesi bulunan ülkelerden bazıları.
Türkiye: Karma eğitim ilkesi var
Türkiye, karma eğitimi benimsemiş bir ülke… 1973 yılında kabul edilen "Milli Eğitim Temel Kanunu"nun 15'inci maddesinde, "Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkân ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir" ifadesi bulunuyor.
Dolayısıyla sayıları eskiye göre azalsa da yalnızca kadın ya da erkek öğrencilere eğitim veren liseler bulunuyor ancak cinsiyet ayrımına göre üniversite yok.
Prof. Berktay: Tamamen ayrımcılık, başka anlamı yok
DW Türkçe'ye konuşan kadın hakları alanında çalışmalarıyla bilinen Prof. Fatmagül Berktay, kadın üniversitelerinin 19'uncu yüzyılda kurulduğunu, kurulma amacının da kadınların o dönemde üniversiteye alınmamaları olduğunu hatırlatıyor.
Berktay, "O zaman bu üniversiteler kadınların okuyabilmesi için bir olanaktı. Bugün 21. yüzyılda Türkiye'ye kadın üniversitesi kurmak tamamen ayrımcılık yapmak, başka bir anlamı da yok" diyor. Kadın üniversitelerinin kurulduğu yıllarda burada okuyan kadınların daha başarılı olduğu savının da bulunduğunu ifade ederek, "Bu gerekçe de ortadan kalktı, sınav sonuçlarına baktığınızda zaten kız çocukları daha başarılı" diye de ekliyor.
Prof. Berktay'a göre, Türkiye'de kadın üniversitesi kurmak abesle iştigal etmek demek. Eğitim kalitesinin Türkiye'de oldukça gerilediğini ifade ederek, "Bugün yapılması gereken akademik düzeyin düzeltilmesidir. Öğrenciler sebep-sonuç ilişkisi kuramıyor, neredeyse matematik bilmiyor. Bunlar varken YÖK'ü kadın üniversitesi gibi manasız fantezilerle uğraştırmamak gerekir" diyor.
Fatmagül Berktay, kadın üniversitesi tartışmasının "pembe üniversite" tartışmasına kadar varabileceğinden, yani kanunda yer alan karma eğitim ilkesinin zarar görebileceğinden endişe duyuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), 4'üncü ve 8'inci öğrencileri arasında yaptığı Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirmesi (ABİDE) araştırmasının sonuçları, Türkiye'de eğitimin durumunu ortaya koydu. Bu araştırmaya göre, Türkçe'de öğrencilerin sadece yüzde 7,2'sinin ileri düzeyde olduğu, yüzde 41'inin orta, yüzde 26,8'inin ise orta üstü düzeyde kaldığı belirlendi. Matematik testinde ise öğrencilerin yüzde 16,4'ünün temel altı, yüzde 36,6'sının temel, yüzde 32,8'inin orta, yüzde 11,3'ünün orta üstü ve yüzde 3'ünün ileri yeterlik düzeyinde bulunduğu tespit edildi.
"Seküler ve eşitlikçi modelde ısrar edilmeli"
Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği'nden Zelal Ayman da 21'inci yüzyılda olunduğu vurgusunu yaparak her hukuk devletinde kadın ve erkeklerin toplumsal hayatı aynı ortamlarda yaşayabilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Erdoğan'ın söyleminden nasıl bir üniversite tasavvur edildiğinin anlaşılmadığını dile getiren Ayman, "Nasıl yapılacağına dair ipucu yok. Kadın üniversitesi ile ne kastediliyor, hocalar kim olacak, nasıl eğitim yapılacak? Bunlarla ilgili hiçbir fikir yok" diye konuşuyor.
Ayman, siyasi iktidardan kadınların kazanılmış haklarıyla ilgili ifadeler duymak istediklerini belirtiyor. "Kadınlar bugün Türkiye'de nafaka düzenlemesi ile ilgili haber bekliyor. Kadın üniversitesi meselesi şu an için tali ve gereksiz bir konu" diyor. Türkiye'de hükümetin yeni bir nafaka düzenlemesi getireceği iddiaları üzerine kadın hakları aktivistleri olası düzenlemenin kadınları mağdur edeceğini savunarak aylardır karşı kampanya yürütüyor.
Zelal Ayman'a göre, "kadın üniversitesi" projesi "haremlik-selamlık" bir yaklaşım getirerek, Türkiye'nin daha da dindarlaşmasını sağlayabilir. "Oysa ki daha da sekülerleşmeliyiz. Kadın üniversitesi bizi geri götürür, ileri götürmez. Karma eğitimde, seküler ve eşitlikçe modelde ısrar edilmesi gerektiğini düşünüyoruz" diyor.
Prof. Bora: Nostalji bile denemez, fantazi
Feminist akademisyen Prof. Aksu Bora da, kadınların eşit eğitim fırsatlarına sahip olamadıkları yıllarda açılan kadın üniversitelerinin 21. yüzyılda gündeme gelmesini "saçma" buluyor. "Nostalji bile denemez, fantazi" diyen Bora'ya göre, Türkiye'de muhafazakâr kadınlar da dahil hiçbir kadın bu tarz bir üniversitede okumayı istemez.
Kadın üniversitesi projesinin hayata geçse dahi yürümeyeceğini düşünen Aksu Bora, "Türkiye'de üniversite sistemi zaten parlak değildi, şimdi iyice kötü oldu. Elimizdeki üniversiteleri düzeltmek, üniversitelerden atılan akademisyenlere neler olduğuna bakmak varken kadın üniversitesinden bahsetmek absürt. Açsalar da çöküntü haline gelir, yürütülemez" diyor.