İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ) masaya yatırılan kadın cinayetlerine ilişkin 7 ilde yapılan araştırmanın sonuçları açıklandı. Cinayetlerin en önemli bahanesinin ayrılma ve reddedilme oluşturduğunu vurgulayan uzmanlar, medyanın bu cinayetleri verme şekillerini eleştirdi. Uzmanlar, sansasyonel olmayan kadın cinayeti haberlerinin yer doldurmak kaygısıyla kullanıldığı izlenimi oluştuğunu kaydetti.
Kadın Cinayetleri Önlenebilir kampanyasının ilk adımı olarak iki gün sürecek olacak "Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Eylem Konferansı" dün İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Maçka'daki sosyal tesislerinde başladı. Filmmor Kadın Kooperatifi öncülüğünde düzenlenen konferansta uzmanlar, kadın cinayetlerine ilişkin saha çalışması ve medya analizi verilerini aktardı.
Konferansta konuşan Hülya Uğur Tanrıöver, kadın cinayetlerine dair araştırmalardaki en önemli eksiğin; doğru verilerin elde edilmesi olduğundan yakındı. Tanrıöver, "Muhtemelen daha fazla cinayet işlendi, ama elimizde veri yok. Resmi olarak kolluk kuvvetleri temsilcileri araştırmada yer almadı. Ama gizli kalması kaydıyla bazı emniyet mensupları araştırmayı yapanlara bilgi verildi." diye konuştu.
KADINLAR EN YAKINLARI TARAFINDAN ÖLDÜRÜLÜYOR
2009-2013 yılları arasında en fazla kadın cinayetinin işlendiği 7 ildeki bulgularda, kadın cinayetlerinin yüzde 59 oranında koca veya eski kocalar tarafından işlendiği ortaya çıktı. Eşlerini öldüren koca ve eski kocaları, erkek akraba ve sevgili/eski sevgililer takip etti.
Bunun yanı sıra cinayet bahaneleri arasında yüzde 33 ayrılma veya reddedilme, yüzde 23 ise kıskançlık veya 'namus' kavramı ile yüzde 29 oranında çatışma yer aldı. Cinayet aracının da ayrı bir inceleme unsuru olduğu araştırmada, cinayetlerde birincil cinayet aracı olarak ateşli silahların kullanılması dikkat çekti. Burada en çok pompalı tüfek kullanılırken, Bunun dışında işlenen cinayetlerde yüzde 38 oranında kesici aletler kullanıldı.
Kadın cinayetleriyle ilgili bir başka çarpıcı sonuca göre, kadın cinayetleri en çok kadınların kendilerini en korunaklı hissettikleri yer olan çiftin hanesinde işlendi. Cinayetlerin yüzde 29'si ise kamuya açık alanda yaşandı.
EN ÇOK KADIN CİNAYETİ İSTANBUL VE İZMİR'DE İŞLENDİ
2009-2013 Arası işlenen 949 kadın cinayetinin 146'sı İstanbul'da işlendi. 76 kadın cinayetine sahne olan İzmir ise en çok cinayetin işlendiği ikinci il oldu. Bu illeri sırasıyla, Adana, Ankara, Gaziantep, Antalya, Bursa, Mersin ve Konya takip etti. Cinayete kurban verilen kadınların yüzde 57'si 20-39 yaş aralığında yer aldı. Bunu ise yüzde 28 ile 40 ve 59 yaş arasındaki kadınlar izledi.
Sonucu analiz eden Hülya Uğur Tanrıöver, "20 yaşın altında da 60 yaşın üzerinde de kadınlar öldürülüyor. Ama genel olarak cinayetlerin 20-39 yaş aralığında yoğunlaştığını görüyoruz." dedi.
Toplantının önemli konu başlıklarından biri de kadın cinayetleri ile ilgili haberlerin medyada yer alma biçimine yönelikti. Araştırmada bu tip haberlerin medyada kadın cinayeti vurgusu yapılmadan genel olarak boşluk doldurmak gibi kaygılarla yer aldığı izlenimini edindiklerini belirten konuşmacılar, haberlerin genel itibarla zayıf şekilde gazete ve televizyonlarda yer aldığına vurgu yaptı. Araştırma sonuçlarına göre 10 ulusal gazetede 104 kadın cinayeti haberi, internet sitelerinde 148, 22 televizyon kanalında ise 44 haberin yer aldığı belirlendi.
Araştırmada bir haberin bir gün içinde en fazla 5 gazetenin kullandığı bunu geçen bir istatistiğe de rastlanmadığı açıklandı.
Araştırmanın önemli bir konu başlığı da kadın cinayetlerinde ceza konusu ile ilgiliydi. Kadın cinayetlerinde devam eden davaların ancak 3'te birin bilindiğinin hatırlatıldığı araştırmada 7 ay gibi bir sürede sonuca bağlanan davanın jet hızıyla sonuçlanmış olarak nitelendirildiği kaydedildi.
Cinayetlerde bu zaman kadar verilen cezalarda en fazla 26 yıl, en az istenen ceza miktarının ise on yıl olduğu kaydedildi. Ancak dava başında ağırlaştırılmış müebbet istenen kişilere, daha sonra müebbet, en sonunda da ağır tahrik ve iyi hal indirimleri uygulandığı belirtildi.
Kadın cinayetlerinin medyada yer alma şeklinin 3 bölümde incelendiği ve bu başlıkların olay odaklı, dava haberleri ve ulusal-uluslararası kuruluşlarının faaliyetleri kapsamında yer aldığı anlatıldı. Bu bölümlerde en fazla olay odaklı cinayet haberlerinin medyada yer aldığı hatırlatılarak burada da kadın hikayesinin çoğu zaman haberde yer almadığı bunun yerine olayın şekli ve gerekçelerin öne çekildiği saptandı.
Konuşmacılardan İdil Engindeniz, cinayet bahanelerine dikkat çekerek en önemli gerekçenin kadının erkekten ayrılmak istemesi, erkeğin ise bunu kabul etmemesi olarak ortaya çıktığını anlattı. Engindeniz, "Bu gerekçeler aslında bütün o sahiplenmeyi ve mülkiyet yapısını gösteriyor. Maddi kaygılar da işin içine girebiliyor ama bu konu tek başına incelendiğinde yüzde 9 gibi bir oran çıkıyor. Maddi kaygılar nedeniyle bu tip olayların yaşandığı yaklaşımı doğru değil. Medyada hala namus kavramı kullanılıyor," dedi.
Diğer konuşmacı Özlem Danacı Yüce ise, cinayet haberlerinin medyada yer alma şekline ilişkin dikkat çeken sonuçlar aldıklarını açıkladı. Yüce, kadın cinayeti haberlerinde medyanın sansasyonel bir olay olması dışında kalan durumlarda sadece yer doldurma amaçlı haberleri kullandığı izlenimine ulaştıklarını belirtti. Yüce, "28 gülük araştırma sürecinde bütün yayın platformları taranarak yapılan incelemede görsel işitsel medyanın da bu tür olayları neredeyse hiç görmediklerini de söylemek mümkün." diye konuştu.
CİHAN