Kadir Gürcan | samanyoluhaber.com
James Bond ve Temel karşılaştığında...
İstihbarat birimleri ve gizli servisler cazibelerinden hiç bir şey kaybetmiyorlar. Sahnenin gerisindeki meçhul aktörler, gizeme olan insani tutkuyu çok iyi besliyor. Hollywood yapımlarının bunda büyük bir tesiri var. İngiliz istihbarat teşkilatının efsane figürü 007 James Bond, ülkeler için hayati önem taşıyan Gizli Servis hikayelerini eğlence sektörüne taşıdı. CIA, FBI, Mossad, MI5 ve daha bir çok istihbarat oluşumları, eleman, strateji, teknik ve teknolojik açıdan kendilerini her gün yeniliyorlar. Bununla birlikte, Beyaz Perdeye taşınan bütün meslekler gibi, kurgu karakterlerle, gerçek hayatı birbirinden ayıracak rüşdü göstermek gerekiyor.
Yazarınızın, istihbarat konusunda yazılan kitaplara özel bir ilgisi olsa da James Bond filmlerinden hiçbirini seyretmediğini itiraf etmeli. Geçtiğimiz günlerde 90 yaşında vefat eden Sean Connery, Bond filmlerinin en başarılı aktörlerinden birisi idi. Bizim gençliğimizde, insanlar onun için sinema önlerinde kuyruğa giriyordu. Bana nasip olmadı. Ondan sonrakiler, Bond karakteri ile onun kadar özdeşleşmedi. Hele son bir kaç filmde, hadise bütünüyle Anglo-Sakson kibrine gömüldü. O sevimsiz ve ne konuştuğu anlaşılmayan, Daniel Craig üzerinde hala niye ısrar ederler, anlamak çok zor. Bir ara, Siyahi, Hollywood aktörü Idris Elba'nın ismi yeni projeler için düşünüldü ama, Kraliyet kibri müsade etmedi. Herhalde bundan sonra James Bond filmlerini seyretmek nasip olmayacak.
Gizli Servis emeklisi bir yazar, mesleğe meraklı gençleri “Eğer istihbarat görevlerinde James Bond gibi davranırsanız, işe başladığınız günün sonunda, kapının önüne konursunuz!” diye uyarıyor. Öyle ya, hayati önem taşıyan bir görevde, bir tek elemanın budalalığı bütün bir operasyonu berbat edebilir.
Geçici hükümetlerin günlük siyasi polemik ve tercihlerinden uzak durması gereken kuruluşların başında İstihbarat Teşkilatı geliyor. Başkan Trump, seçim kaybetmiş olmanın kızgınlığı ile sayılı günlerinin her birine kendisini rezil edecek bir uygulama yerleştirmekten çekinmiyor. Ama o bile, Amerika'yı iç ve dış tehlikelere karşı savunmasız bırakacak uygulamalara cesaret edemiyor. Başkanlık yetkisi, Joe Biden'ın Beyaz Saray'a hazırlanma süreci ile alakalı ve ülkenin güvenliği için birinci derecede önemli istihbari bilgilendirme brifinglerini ancak bir hafta geciktirebildi. Başkan Trump'ın dize gelmesinde, halen görevde olan ya da emekliliğe ayrılmış istihbarat amirlerinin önemli bir payı oldu; “Trump, ülkeyi tehlikeye atıyor!” uyarısı adrese teslim bir mesajdı.
Türkiye'de eski adıyla Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), yeni adı ile CB-MİT, isim değişikliği ile birlikte fonksiyonel bir erozyona uğradı. Son yıllarda yapabildikleri tek şey, kendi ülkesinden kaçan masum insanları, lokal ve organize suç örgütleri ile iş yapıp, siyah Van'lara bindirip tekrar ülkeye getirmek. Yargı organları Saray'a şirin görünmek için çay hasadına eşlik edince, İstihbarat Birimleri de geri kalmamak için, strateji, plan ve gündemi takip gibi zeka gerektiren işlerle ömür tüketmektense, organize suç örgütlerinin postacılığını tercih etmişler.
MİT'in imajını zedeleyen sadece bu basit işler değil. Kurumdan emekli olan eski çalışanların, zaman zaman medyaya servis edilen açıklamaları da içle acısı. Geçenlerde onlardan biri, Michael Flynn'e sahip çıkıyordu. Hani şu Başkan Trump'ın görevlendirdiği ve görev süresi 25 gün süren Milli Güvenlik Danışmanı (National Security Adviser) olan Flynn. Pozisyon, Beyaz Saray'ın en kilit görevlerinden biri. CIA, FBI, Homeland Security gibi birimlerden gelen bilgileri Başkan'a rapor etmek bu danışmanın günlük işlerinden. Flynn atandığı bu görevde bir ay bile kalacak kadar becerisi olmayan bir istihbaratçı. İstihbarat mesleğinin yüz karası. Rusya ile olan ilişkileri yüzünden çok ağır ithamlarla yargılandı. Mesleği konusundaki beceriksizliği dillere destan. Kimse, Flynn ile aynı kareye girmek istemiyor. Bizim Emekli MİT'çi hariç.
Başkan Obama döneminde, Michael Flynn'in Rusya ile olan sıra dışı ilişkileri dikkat çekmiş. Rusya konusundaki bağnazlığı ABD çıkarlarını zedelemeye başladığında da kapının önüne konmuş. Anlaşılan o ki, çalıştığı birim James Bond taslaklarına fazla katlanamamış. Obama'nın kendisinden sonra gelen Trump'a ilk tavsiyelerinden biri Flynn'den uzak durması şeklinde olmuş. Sadece Obama mı? Trump'ın yakın destekçilerinden olan New Jersey Valisi Chris Christie de aynı uyarıyı yapmış ama, ne fayda! Başkan Trump'ın görevi devraldıktan sonra Beyaz Saray'a aldığı ilk adamlardan biri Flynn. Yirmi beş gün sonra, kabineden kovmak zorunda kaldığı ilk adam da!
Flynn'in sicilli çok kötü. Güvenlik birimlerinin iç gıcıklayan gizemi bile ona bir şey kazandırmamış. Yakından tanıyanlar, “bir yerde bomba patladıysa, pimi Fylnn'in elindedir. O sadece Usefull idiot, kullanışlı bir aptaldan başka bir şey değil!” diyorlar.
Başkan Trump'ın Rusya ilişkileri konusundaki soruşturmada öne çıkan isimlerden biri olan Flynn'in uzmanlık dalı, gizli-dinleme teknik ve teknolojileri. Şansına bakın ki, işlediği suçlar hep FBI'ın dinleme ve video kayıtlarına takılmış. Rusya'nın İngilizce propaganda kanalı Russia Today'de (RT) Putin ile yan yana oturmakla kalmamış ve üstüne bir de kırk beşbin dolar almış. Bizim MİT'çinin elemanı paraya da düşkün! ABD kurallarına göre, o konumdaki birinin bu miktarı amirlerine bildirme zorunluluğu bulunuyor. Yine, Putin'e yakınlığı ile bilinen Rus Bürokrat Kilsyak ile yaptığı telefon konuşması kaydedilmiş. Flynn, ilk soruşturmada bu görüşmeyi inkar etmiş. Savcı'nın “Ya böyle bir konuşmanın kaydı varsa...” iması, zavallı Flynn'i sanık sandalyesinden kalkamaz hale sokmuş. Görüşme hakkında, Başkan Yardımcısı Mike Pence ve FBI'a yalan söylediği resmi kayıtlara alınmış...Ha! Küçük bir ayrıntı da olsa, Türk Hükümeti ile altı yüz bin dolar karşılığında adam kaçırma teşebbüsünde bulunduğu ispatlandı. Bu işte de bizim MİT'e sadece posta işi düşecekti.
Yukarıda sözünü aktardığımız yabancı, gizli servis elemanı, istihbarat dünyası hakkında ilginç bir bilgi daha paylaşıyor; “Gizli servis elemanlarını en iyi kim bilir? Elbette ki, onlar gibi olanlar!” MİT'ten emekli, tecrübeli(!), istihbarat görevlisinin Michael Flynn'in hangi açıdan yere göre sığdıramadığını bir türlü anlayamadık. Saray'a şirin görünmek için keşke daha gizemli biri ile resim çektirseydi!
Temel ile 007 James Bond'un karşılaşmalarını duymuş muydunuz? Ben duymamışım. Hadise 2016 yılının Temmuz ayı sonrasında gerçekleşmiş. İngiliz ajan kendisini “Ben, 007 James Bond. Bana sadece Bond diyebilirsiniz!” deyince, Temel'de hafif aksanlı İngilizcesi ile “Ben 2016 Temal. Te'sine gerek yok siz bana sadece “M...” diyebilirsiniz!” diyerek mesleki nezakette kusur etmemiş.
Asırlık MİT'in, son zamanlarda bütün operasyonlarını Saray'ın posta işlerine yoğunlaştırması rastlantı değilmiş! Anlaşılan o ki, Leyla-Mecnun hikayesinde, erkek tarafın Mecnun olduğunu hala anlayamamışlar!