İYİ Parti TBMM Grup Başkanı ve Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek "128 milyar dolarlık döviz rezervi erimesinin bilgilerini kamuoyuna paylaşarak istifa sürecini ve Türkiye'de bir seçim sürecini başlatması gerekmektedir" çağrısı yaptı.
İYİ Parti TBMM Grup Başkanı ve Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta ve Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz'la birlikte Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsmail Tatlıoğlu, Merkez Bankası Başkanının değiştirilmesiyle Türkiye'nin risk priminin yüzde 50 oranında arttığını belirtti. "Sayın Erdoğan'ın gece yarısı kararı, Türkiye ekonomisine suikast etkisiyle yeni bir dengesizliğe yol açmıştır" diyen Tatlıoğlu, "Kendilerinin oynadığı bu oyunda ortaya çıkan maliyet milletimizin hesabına yazılmaktadır. Bu kararın arkasında ne olduğunu Sayın Erdoğan açıklamak zorundadır. Bizdeki bilgilere göre, görevden alınan Merkez Bankası Başkanı'nın 128 milyar dolarlık döviz rezervinin erime sürecinin kamuoyuyla paylaşılması talebidir. Merkez Bankası politikalarının daha etkin olabilmesi için bu talebin dile getirildiği bilgisi bize ulaşmıştır" ifadelerini kullandı.
"TEK ÇÖZÜM MİLLİ İRADE"
Türkiye'nin partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle ekonomik kaosun içine sürüklendiğini, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tek kişilik kararlarının milletin ve ülkenin çok yüksek maliyetlerle zamanın gerisine düşmesine neden olduğunu belirten Tatlıoğlu, "Bu noktada Erdoğan'ın birinci olarak Merkez Bankası başkanlarındaki bu değişikliklerin nedenlerini kamuoyu ile paylaşması, ikinci olarak 128 milyar dolarlık döviz rezervi erimesinin bilgilerini kamuoyuna paylaşarak istifa sürecini ve Türkiye'de bir seçim sürecini başlatması gerekmektedir" dedi.
Tatlıoğlu şöyle konuştu:
"Bu noktada Sayın Erdoğan'ın ilk olarak Merkez Bankası başkanları değişikliklerinin nedenlerini paylaşması gerekir. İkinci olarak 128 milyar dolarlık döviz rezervi erimesinin bilgilerini kamuoyuyla paylaşarak istifa sürecini ve seçim sürecini başlatması gerekir. Türkiye için tek çözüm en kısa sürede milli iradeye başvurmaktır. Bu karar, Türk ekonomisinde ve Türkiye'nin genel sorunlarında bir çözüm bulunacağı anlayışını getirecektir. Bugün için piyasanın birinci derecede ihtiyaç duyduğu güven ülkeden sürgüne gönderilmiş, akıl da Türkiye'yi yönetenleri terk etmiştir. Bu çerçevede milli iradeye gitmenin dışında anlamlı bir çözüm gözükmemektedir."
İsmail Tatlıoğlu, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin bir soruya "Sayın Erdoğan'ın Meclisin kararı üzerine verdiği bu kararı milletin takdirine bırakıyoruz. Artık tek adamlığın nerelere geldiğini ve milli iradeye karşı yeni bir vesayetin oluştuğunu, milli iradenin 28 Şubat sürecinden daha fazla örselendiğini görüyoruz. İçinde bulunduğumuz sürecin Türk ekonomisine bozucu etkisi 2001 krizini çoktan geçmiştir. Milletimiz adına büyük bir maliyet söz konusudur. 12 milyon insan her gün işsizlikle uyanmaktadır, çalışanlar da fitreye muhtaç bir şekilde yaşamaktadır." cevabını verdi.
"BUNDAN SONRA KİMSE İNANMAZ"
İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz da yaşanan her şeyin bir sonuç olduğunu ve darmadağın bir durumun yaşandığını iddia etti. Merkez Bankasının elinde birtakım araçlar bulunduğunu, bu araçlardan en önemlisinin ise Merkez Bankasının sözü olduğunu belirten Yılmaz, "Ama bugün artık Merkez Bankasının sözünün de itibarı kalmadı. Bundan sonra kimse Merkez Bankasına inanmaz ve dediğini kabul etmez. Yılların emeğiyle ortaya çıkan kredibilite sıfırlanmıştır. Yeniden kredibiliteyi inşa etmemiz gerekir. Kasım ayından beri nispi de olsa inşa ediliyordu ancak son kararla bu da sıfırlandı." diye konuştu.
"MİLLETİ ALDATMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL"
Samsun Milletvekili Erhan Usta ise Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanlış politikaları neticesinde yüksek faiz ve kur arasında sıkıştığını öne sürdü.
Hiç kimsenin yüksek faizden memnun olmadığını ancak yüksek faizin izlenen yanış politikaların bir sonucu olduğunu söyleyen Usta, "Hükümet alması gereken kararları zamanında almadı, reformları geciktirdi ve güveni kaybetti. Bunun sonucunda enflasyonu aşağı indirmek, Türk lirasının aşırı değer kaybını önlemek için faiz arttırmak bir zorunluluk haline geldi. Bu sorunlar ortada dururken, güven tesis edilememiş ve reform yapılamamışken 'yüksek faizden şikayet ediyorum' demek milleti aldatmaktan başka bir şey değildir. Türkiye bu sıkışıklığa girdiyse bu Erdoğan hükümetlerinin yaptığı hatalardan kaynaklanmaktadır." ifadelerini kullandı.