Roma'dan Övgü Pınar'ın haberine göre Rainews24 haber kanalına konuşan Laura Boldrini, darbelere karşı olduğunu söyledikten sonra, öte yandan darbe girişiminin ardından Türkiye'de "hakimlerin tutuklanması, profesörlerin görevden uzaklaştırılması ve yöneticilerin açığa alınmasının bir sivil darbeye benzediğini" söyledi.
Boldrini, "Cenevre Sözleşmesi, bireysel özgürlüklere saygı gösterilmeyen yerlerden kaçanları sığınmacı olarak tanımlıyor. Maalesef bugün Türkiye'de yaşanan da bu. Avrupa, Türk sığınmacıların gelmesine hazır olmalı" dedi.
Laura Boldrin- İtalya Meclis Başkanı
Boldrini ayrıca, "AB'nin, hukukun üstünlüğüne saygı göstermeyen ülkelerle anlaşma yapmaması gerektiğini" savunarak, Türkiye ile göçmenler konusunda anlaşma yapılmasının bir hata olduğunu belirtti. Temsilciler Meclisi Başkanı, "Anlaşmayla göçmenlere sağlanması beklenen garantiler artık Türk vatandaşlarına bile verilmiyor" diye konuştu.
Aşırı sağcı Kuzey Ligi lideri Matteo Salvini de geçen hafta içinde "Erdoğan rejiminin baskısı altındaki Türklere sığınma hakkı verilmesi" çağrısı yapmıştı. Salvini, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'ye bir önerge sunarak "Erdoğan rejiminin baskısı altında bulunan, misilleme ve hatta belki de idam cezasıyla karşı karşıya olan kişilere siyasi sığınma verilsin" demişti.
'12 Eylül'deki gibi'
İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesi, Alman yetkililerin, darbe girişiminden sonra Almanya'ya siyasi iltica başvurularının artmasını beklediğini yazdı.
Gazetenin haberine göre, Almanya'nın önde gelen mülteci örgütlerinden Pro Asyl'in yöneticisi Bern Mesovic, "Eğer Türkiye'de durum daha da kötüleşir ve muhalif görüşlere karşı cadı avı devam ederse, birçok aydın ve bilim insanı siyasi nedenlerle Avrupa'ya geçmek isteyecek. Şu an sadece bunun bir ihtimal olduğunu söyleyebiliyoruz. İnsanlar durumun değişeceğine inandıkları sürece ülkelerinde kalmayı tercih edecekler" dedi.
Hukukun üstünlüğü uyarısı
Alman haber ajansı DPA'ya konuşan siyaset bilimci Bilgin Ayata da, olası bir göç dalgasında, 1980 darbesinden sonra yaşananların tekrarlanacağı görüşünde:
"Tutuklu bulunan 6 bin kişinin durumunu izliyoruz. İdam cezasının yeniden gelmesi tartışılıyor. Eğer her şey böyle devam ederse birçok Türkiye vatandaşı ülkeden ayrılacak, tıpkı 1980 darbesinden sonra olduğu gibi."
Guardian'a göre, Alman yetkililer de, önümüzdeki aylarda Türkiye'den binlerce kişinin siyasi iltica başvurusu yapabileceğini ve bu durumun yeni bir kitlesel mülteci akını yaratabilecek potansiyelde olduğunu düşünüyor.
Almanya, darbe girişimi sonrasındaki gözaltı ve tutuklamalarla ilgili olarak Türk hükümetini hukukun üstünlüne saygı göstermeye çağırmıştı.
Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert bazı tutukluların yüzlerindeki darp izlerine işaret ederek "Arka arkaya ekrana çıkartılan bazı kişilerin kötü mumaleye maruz kaldıkları anlaşılıyor. Eğer, bireyler kameraların önünde aşağılanıp küçük düşürülüyorsa ve bu insanlar bariz fiziksel şiddet izleri taşıyorsa, akıllara rahatsız edici sorular geliyor" demişti.
Seibert 20 Temmuz'da ilan edilen olağanüstü halin mümkün olduğunca kısa sürmesini istediklerini ve AB ile Ankara arasında imzalanan mülteci anlaşmasını etkilememesini umduklarını söyledi.