İsveç Gazeteciler Cemiyeti’nin yayın organı Journalisten’de başyazısısı yayınlanan gazetenin Helena Giertta, “Bülent Keneş’le ilgili yaşananlar konusunda endişelenmek zorunda kalmak bile başlı başına büyük bir saçmalık,” dedi. Giertta, Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’deki cihatçılarla ilişkilerini ifşa ettiğinden beri Keneş’in Erdoğan rejimi tarafından taciz edilen bir gazeteci olduğunu hatırlattı. Giertta şöyle devam etti: “(Keneş’in) İsveç’te 6 yıldır sığınma hakkı var. Ancak Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile düzenlediği basın toplantısında onu terörist olarak yaftaladı. Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması karşılığında Keneş ve sorunlu bulduğu diğer 32 kişinin Türkiye’ye iade edilmesini istedi.
Giertta yazısına şunları söyledi:
“(Keneş’in) İsveç’te 6 yıldır sığınma hakkı var. Ancak Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile düzenlediği basın toplantısında onu terörist olarak yaftaladı. Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması karşılığında Keneş ve sorunlu bulduğu diğer 32 kişinin Türkiye’ye iade edilmesini istedi.”
Zulümden kurtulmalarını sağlamak için tüm bu insanlara İsveç’te kalma izni verildi. Bülent Keneş’se sırf gazetecilik yaptığı için hapse atıldı ve despot Recep Tayyip Erdoğan’ın yapmaya alıştığı gibi gazetesine el konuldu ve rejim yanlısı bir medyaya dönüştürüldü.
Türkiye iadesini talep ettiği için Interpol İsveç’e böyle bir talepte bulundu. Yüksek Mahkeme, Bülent Keneş’in geleceğine yılbaşından önce karar verecek. Bülent Keneş’in kendisiyse bir makalesinde şunları yazdı: ‘Erdoğan’ı yolsuzluk, insan hakları ihlalleri ve komşu ülkelerdeki cihatçı terör hareketlerini desteklemekle eleştirdiğim için terörist olarak yaftalandım.’
Geçtiğimiz yaz böyle bir sorunun sorulabiliyor olması bile başlı başına saçma geliyordu. Ancak hükümetin büründüğü sessizlik bu sorunun daha güçlü bir şekilde gündeme getirilmesi gerektiğine işaret ediyor: Hükümet İsveç’in sahip olduğu tüm ideallere gerçekten ihanet etmeyi mi düşünüyor? Bülent Keneş’i ihraç etmeyi mi planlıyor?
Ben öyle olduğunu hala düşünmüyorum. Kurumlarımızın ve mahkemelerimizin yasalara göre hareket ettiğini düşünüyorum. Ancak siyasetin sessizliği korkutucu. Bu yazı yazıldığı sırada İsveç’in Türkiye büyükelçisi (Dışişleri Bakanlığı’na) çağrılmıştı, çünkü Erdoğan rejimi (Stockholm’deki) Türk büyükelçiliği önünde kimlerin gösteri yaptığını öğrenmek istiyordu. Böyle bir şey sadece saçmalığı derinleştirir.
Hayır, (böyle yapmak yerine) Bülent Keneş’in önerdiği gibi yapın: Müzakerelerde biraz daha sert olun, diğer NATO ülkeleri İsveç’in üyeliği almasını sağlayacaktır. Sağlayamasa bile demokrasimiz bundan daha mı az değerli?”