Guardian gazetesinden Gaby Hinsliff'in haberine göre, Amerikan Nöropsikiyatri Derneği'nin eski başkanı Restak bu durumu şöyle anlatıyor:
"Bir partiye gittiniz diyelim. Hâlâ işle ilgili bir konuyu düşünüyor ve size bir şeyler anlatan kişiyi aslında dinlemiyorsanız, sonra bu kişinin adını hatırlamadığınızı fark edersiniz. Önce bilgiyi hafızaya yerleştirirsiniz, sonra da bunu hatırlamanız gerekir. Ama ilk aşamada yerleştirme olmamışsa zaten o bilgi yoktur."
Beyin ve davranış konusunda Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon'dan NASA'ya kadar birçok yerde konferans veren ve insan beyni üzerine 20'yi aşkın kitabı bulunan Restak, son kitabında (The Complete Guide to Memory: The Science of Strengthening Your Mind), ABD'de 50 yaş üzerindeki insanların Alzheimer korkusuyla yaşadığını söylüyor ve 55 yaş üzerindeki kişilerin doktorlarına en çok geçici hafıza kaybından şikayet ettiklerini, bunların çoğunun aslında endişe edilecek bir durum olmadığını belirtiyor. Ama örneğin evin anahtarını bulamıyorsanız ve sonunda buzdolabından çıkıyorsa, "Bu durum unutkanlığın ötesinde bir şey" diyor.
Restak, hafızanın kişiden kişiye değişkenlik gösterdiğini ve bazı insanların her zaman dağınık olacağını belirtiyor.
Asıl uyarı sinyali ise karakter dışı görünen bir değişiklik. Örneğin kağıt oyununda hangi kartların oynandığını her zaman takip edebilen hevesli bir oyuncuysanız ve aniden bunu artık yapamadığınızı fark ederseniz, bu araştırılması gereken bir durum olabilir.
Restak ayrıca, demansın erken evrelerindeki birçok hastanın, roman okumayı bıraktığını, çünkü romandaki karakterleri ve gelişmeleri takip etmekte zorlandıklarını belirtiyor. Oysa karmaşık romanlar okumak başlı başına önemli bir zihinsel egzersiz olabilir.
Bunda zorlanıyorsanız, yeni bir karakterden ilk bahsedildiğinde altını çizmenin ve gerekirse daha sonra hatırlamak için geri dönmenin sorun olmayacağını söylüyor:
"Okumaya devam etmek için ne yapmanız gerekiyorsa yapın."
'Çalışma belleğine önem verin'
Restak, işleyen bellek de denilen çalışma belleğinin, sahip olduğumuz bilgileri değerlendirmek için kullandığımız şey olduğunu ve herkesin öncelik vermesi gereken bellek olduğunu söylüyor.
Kendi haline bırakıldığında, hafızanın 30'lu yaşlardan itibaren doğal olarak azalmaya başladığına dikkat çeken Restak, bu nedenle her gün pratik yapılmasını öneriyor.
Hafızada kalıcılaşmayı sağlayan yöntemlerden biri, hatırlamak istediğiniz şeyler için canlı görsel imgeler yaratmak olabilir.
Tıp dergisi Lancet'in demans komisyonu tarafından yapılan bir araştırmaya göre, tıpkı kalp hastalığı ve birçok kanserde olduğu gibi, Alzheimer vakalarının yaklaşık yüzde 40'ı, sigaradan obeziteye ve aşırı içkiye kadar 12 risk faktörünün sınırlandırılmasıyla önlenebilir veya geciktirilebilir.
Hafıza için tavsiyeler
Restak'ın beyin fonksiyonları ve hafızayı güçlendirmek için önerileri şöyle:
- En geç 70 yaşından önce alkolü bırakmak gerekiyor. 65 yaşı geçtiğinizde zaten gençken sahip olduğunuzdan daha az beyin sinir hücresine sahip oluyorsunuz. Alkol sinir hücreleri için iyi değil.
- Yeterince uyumak beyin fonksiyonlarına yardımcı oluyor. Bu nedenle öğleden sonra kısa şekerlemeler de hafızaya iyi gelir. (Uykusuz geceler geçiren yeni annelerin ve gece terlemesi ve uykusuzluktan mustarip menopoz dönemindeki kadınların sıklıkla beyin bulanıklığından şikayet etmelerinin nedeni de bu olabilir).
- İşitme veya görme sorunları derhal ele alınmalı; bunlar çarkların dönmesini sağlayan sohbetlere ve hobilere katılmayı zorlaştırır.
- Sosyalleşme, Alzheimer ve demanstan uzak durmanın ve hafızayı korumanın en önemli parçasıdır.
"Hiç kimse bir başkasının demansa yakalanmayacağını garanti edemez.
"Ben bunu araba kullanmaya benzetiyorum; kaza yapmayacağınızı garanti edemezsiniz ama emniyet kemerinizi takarak, hızınızı kontrol ederek ve arabanızın bakımını yaptırarak riski azaltabilirsiniz."
Alzheimer hastalarına nasıl yaklaşılmalı?
"Hâlâ neye ilgi duyuyorlar? Bunun hakkında konuşun, buradan ilerlemeye çalışın, çünkü demansta bile pek çok şey normal aralıkta kalır. Çok sinir bozucu ve üzücü bir durum olmasına rağmen, bu duruma sadece umutsuz bir durum olarak bakmamalısınız. Hafıza kırıntılarının kaldığı yerde belki de umut vardır."