İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 1 saat süren ifadesinde, Türkiye’nin bir hukuk devleti olması gerektiğine olan inancını koruduğunu vurgulayarak, adaletin hukuk kurallarına uygun bir şekilde tecelli etmesi gerektiğini söyledi. “Bugün burada bir savunma yapmam bekleniyorsa, bunu asla doğru bulmuyorum” diyen İmamoğlu, suçlamanın hukuki temelden yoksun ve mesnetsiz olduğunu belirtti.
İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:
Tüm dosya kapsamından bilgi sahibi oldum. Öncelikle kendi duygu ve düşüncelerimi tümüyle iletmek isterim; Bugün burada bir savunma yapmam bekleniyorsa, bunu asla doğru bulmuyorum. Neyle suçlandığım dahi belli değil, Buraya, her ne olursa olsun hukuk devletine ve yargı makamlarına olan saygımdan dolayı geldim. Ancak saygım gereği verdiğim bu beyanların bir savunma amacı taşımadığını, şahsıma yöneltilen, artık sayısını bile hatırlayamadığım, hukuksuzlukların kayda geçirilmesi için yapıldığını belirtmek istiyorum.
'BİR AYDA ÜÇÜNCÜ KEZ İFADEYE ÇAĞRILMAM...'
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü ilkesi gereği, soruşturma süreçlerinin keyfilikten uzak, adil ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesi esastır. Son bir ay içinde üçüncü kez ifadeye çağrılmam, yürütülen sürecin hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını açıkça göstermektedir. Hakkımda yürütülen bu sürecin niteliği ve zamanlaması da bu gerçeğin bir başka kanıtıdır.
'İFADE VERMESİ GEREKENLER RAPORU HAZIRLAYANLARDIR'
Gerçeklerin çarpıtıldığı, belgelerin gizlendiği, kanun ve yönetmeliklerin görmezden gelindiği, hatta bugünün kanunların 35 yıl önceye işletilmeye çalışıldığı bir rapor hazırlanmış ve bu rapor esas alınarak hakkımda suçlama yöneltilmiştir. Oysa bugün burada ifade vermesi gerekenler, o raporu hazırlayanlardır. Avukatlarım bu konuda gerekli suç duyurularında bulunmuştur. Bu vesileyle, sizden de bu raporda sorumluğu bulunan kişiler hakkında gerekli yasal sürecin işletilmesini talep ediyorum.
'AĞIR HAKSIZLIK'
Demokratik meşruiyetini dört seçim zaferiyle ve 16 milyonluk bir şehrin iradesiyle pekiştirmiş bir belediye başkanını; hak yememiş, hakkını da yedirmemiş bir vatandaşı, hukuki temelden yoksun ve mesnetsiz iddialarla suçlamak, hem hukuk devletini hem de halkın demokratik iradesine yönelik ağır bir haksızlıktır.
Türkiye'nin bir hukuk devleti olması gerektiğine inanan herkesin bu konularda daha özenli davranması gerekmektedir. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna olan inancımı koruyarak, adaletin hukuk kurallarına uygun bir şekilde tecelli etmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyorum. Suçlamayla alakalı başka söyleyecek hiçbir şeyim yoktur, avukatlarım hukuki açıdan gerekli açıklamaları yapacaktır."
EĞİTİM HAYATINI ANLATTI
"İlkokula Trabzon Kanuni Süleyman İlk okulunda başladım. Kanunu Süleyman İlkokulu’nun sınıfları yaklaşık olarak üçte biri çocuk esirgeme kurumundan gelen çocuklardan oluşuyordu. Çünkü okulumuz çocuk esirgeme kurumunun karşısındaydı. O okulda okumaktan her zaman o arkadaşlarımlaarkadaşlık yapmaktan gururla bahsetmişimdir. İlkokulda başarılı bir hentbolcu olduğum için Cumhuriyet ortaokuluna geçiş yaparak orada ortaokulu okumak istediğimi ailemle paylaşmama rağmen ailem spor yapmamı değil okula gitmemi öncelediği için Trabzon Özel Köşk Ortaokulu’na yazdırdı.
3 yıl orada ortaokulu başarı ile bitirdim. Aynı okulun lise bölümüne yazılmam için ailemin ısrarına direnç göstererek Trabzon lisesinde okuma talebimin ısrarla dile getirdim. Hatta okullar başlamasına rağmen 1 hafta okula gitmedim. Sonrasında çok istediğim ve hayran olduğum Trabzon lisesinde okula başladım. Lise yaşamımı da bu okulda başarı ile bitirdim. Okulumun 100. Dönem mezunuyum.
Okulda futbol takımında kalecilik yaptım. Daha sonra üniversite sınavında aldığım not olarak KTÜ işletme fakültesine girme arzumu ailem ısrarla kabul etmedi. İnşaat mühendisliği okumamı, işimiz ile ilgili böyle bir okulda okumamın doğru olacağı yönünde taleple karşı karşıya kaldım. Tercihlerimi bu yönde yaptığımdan ötürü puanımın yetmediği, İnşaat Fakültelerine girememiştim. Dün gibi hatırladığım tercihlerimi de İstanbul'daki inşaat fakültesi ve KTÜ İnşaat Fakültesi vardı.
'AİLEM BENİ KIBRIS'A GÖNDERDİ'
Daha sonra ailemin yapmış olduğu araştırmayla futbolda profesyonel imza atmama için beni Kıbrıs'ta Doğu Akdeniz Üniversitesinde İnşaat Fakültesinde okumam için Kıbrıs'a gönderdi. Rahmetli amcam ile gitmiş olduğum bu seyahatte Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat bölümü ile ilgili kayıt girişimi yapmış olmama rağmen orada ziyaret ederek gördüğüm Girne Amerikan Üniversitesi İşletme bölümünü çok beğendim.
Amcamı ikna ettim ve aşağıda anlatacağım şekilde o bölüme kaydımı yaptırdım. Kıbrıs'ta ki öğrenim hayatıma öncelikle Doğu Akdeniz Üniversitesine İnşaat Mühendisliği bölümüne girmek niyetiyle kayıt olmaya gittim. Sonrasında Doğu Akdeniz ve Girne Amerikan Üniversiteleri seviye sınavlarına girdim. İnşaat Mühendisliği okumak istememem hasebiyle Girne Amerikan Üniversitesinde İşletme Yönetimi Bölümüne 1988 yılında kayıt yaptırdım.
'BİLGİLER YANLIŞTIR'
Basına yansıyan Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisi bölümüne kayıt yaptırmadım. Bu konuda geçen bilgiler yanlıştır. Benim eğitim yaşamım ile ilgili İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezuniyetim sonrası ilgi duyduğum İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler bölümü, personel yönetimi yüksek lisans bölümü sınavını kazandım. Yoğun iş yaşamımdan dolayı 2 ders verdiğim bu bölüme devam edemedim.
'1990 YILINDA GEÇİŞ BAŞVURUMU YAPTIM'
2010'lu yıllarda geçmişe dönük af çıktığını öğrendiğim esnada tekrar yüksek lisansprogramıma devam etme başvurumu yaparak hakkımı elde ettim. Derslerimi ve tezimi başarı ilevererek insan kaynakları üzerine yüksek lisans programımı da bitirmiş oldum.
Bana sormuş olduğunuz Özalp Tazan o zamanlarda Girne Amerikan Üniversitesinde hatırladığım kadarıyla yöneticiydi. Necmettin Karaduman ise çok saygın aynı zamanda TBMM başkanlığı yapmış, ailece tanıdığımız Trabzon Milletvekili olduğu için tanırım.
Geçiş sürecim ile alakalı 1989 yılında Girne Amerikan Üniversitesinden İstanbul Üniversitesine geçiş yapanları duymuştum. Bende 1990 yılında geçiş ilanlarını takip ederek başvurumu yaptım. Başkaca söylemek istediğim bir husus yoktur."
'SORUŞTURMA HUKUKA AYKIRI'
İmamoğlu’nun avukatları Av. Mehmet Pehlivan ve Av. Nusret Yılmaz, müvekkillerine yönelik suçlamanın dayanağı olarak gösterilen Yükseköğretim Denetleme Kurulu Araştırma Raporu’nun hukuka aykırı olduğunu ifade etti. Raporda, İmamoğlu’nun eğitim hayatıyla ilgili belgelerde sahtecilik yapıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığını belirten avukatlar, “Sahtelik iddiası olmamasına rağmen sahtecilik soruşturması açılmıştır” diyerek hukuki sürecin yanlış işlediğini savundu.
Avukatlar ayrıca, 1990 yılında yürürlükte olan yatay geçiş yönetmeliğinin tüm şartlarının sağlandığını, ancak 2010 yılında yürürlüğe giren bir mevzuatın geriye dönük olarak uygulanmaya çalışıldığını belirtti.'ESAS SORUŞTURULMASI GEREKENLER RAPORU HAZIRLAYANLARDIR'
BARİYERLER, TOMA’LAR, GÖZALTI ARAÇLARI