Başka bir kaynak, bir devlet hastanesinde gözaltındaki bir Gazzeliye uygulanan invaziv tıbbi prosedür sırasında ağrı kesicilerin "seçilerek" ve "çok sınırlı bir şekilde" kullanıldığını söyledi.
Ayrıca, devlet hastanelerinin onları nakletme ve tedavi etme konusundaki isteksizliği nedeniyle, kritik hastaların derme çatma askeri tesislerde tutulduğunu ve uygun tedaviden mahrum bırakıldığını da belirtti.
İsrail ordusu tarafından sorgulanmak üzere gözaltına alınarak Gazze'den götürülen ve daha sonra serbest bırakılan bir kişi, enfeksiyon kapmış yarası tedavi edilmediği için bacağının kesildiğini söyledi.
İddiaların merkezinde yer alan askeri hastanede çalışan kıdemli bir doktor, ampütasyonların hastanedeki koşulların sonucu olduğu iddiasını reddetti; ancak gardiyanlar tarafından kullanılan pranga ve diğer kısıtlamaların “insan onuruna yakışmadığını” söyledi.
İsrail ordusu, tesisteki tutuklulara "uygun ve dikkatli" davranıldığını savundu.
BBC'nin görüştüğü iki kaynak da, bu kişilerin tedavisini değerlendirecek pozisyonda olduklarını belirttiler. Her ikisi de konunun hassasiyeti nedeniyle isimlerinin gizli kalmasını istedi.
Anlattıkları, İsrail'deki İnsan Hakları İçin Doktorlar adlı kuruluş tarafından Şubat ayında yayımlanan ve İsrail'in sivil ve askeri hapishanelerinin "bir cezalandırma ve intikam aygıtı" haline geldiğini ve gözaltındakilerin başta sağlığa erişim hakkı olmak üzere insan haklarının ihlal edildiğini kaydeden raporla da örtüşüyor.
Gözaltındaki hasta ve yaralı Filistinlilerin tedavisine ilişkin endişeler, İsrail’in güneyindeki Sde Teiman askeri üssündeki askeri sahra hastanesinde yoğunlaşıyor.
Sahra hastanesi, Hamas saldırılarının ardından, bazı kamu çalışanlarının saldırı günü savaşçıları tedavi etmekte isteksiz davranması üzerine, özellikle Gazze'de gözaltına alınanları tedavi etmek için İsrail Sağlık Bakanlığı tarafından kuruldu.
O tarihten bu yana İsrail güçleri Gazze'den çok sayıda insanı aldı ve sorgulamak üzere Sde Teiman gibi üslere götürdü. Hamas adına savaştığından şüphelenilen kişiler İsrail’in gözaltı merkezlerine gönderiliyor; pek çoğu ise herhangi bir suçlama yöneltilmeden Gazze'ye geri götürülüyor.
Ordu, gözaltı merkezlerinde tutulanlara dair detayları paylaşmıyor.
Elleri ve ayakları kelepçeli, gözleri bağlı
Ayrıca tuvaleti kullanmalarına izin verilmiyor, bunun yerine altlarına bez bağlanıyor.
İsrail ordusu bu iddialara yanıt olarak, Sde Teiman Hastanesi’ndekilere kelepçe takılmasının “kişiye göre ve günlük olarak değerlendirildiğini” ve “güvenlik açısından gerekli durumlarda uygulandığını" söyledi.
Bezlerin "yalnızca tıbbi prosedürler nedeniyle hareketleri sınırlı olan gözaltılar için" kullanıldığı belirtildi.
Ancak tesisin kıdemli anestezi uzmanı Yoel Donchin'in de aralarında bulunduğu tanıklar, hastane koğuşunda hem bez hem de kelepçe kullanımının yaygın olarak uygulandığını söylüyor.
"Ordu, hastayı bir bebek gibi %100 bağımlı hale getiriyor" diyor. "Kelepçelisiniz, bez takılı, suya ihtiyacınız var, her şeye ihtiyacınız var; bu insanlıktan çıkarmadır.”
Dr. Donchin, hasta hareketlerinin kısıtlanması konusunda bireysel bir değerlendirme yapılmadığını ve yürüyemeyen hastaların bile (örneğin bacakları ampute edilmiş olanlar) yatağa kelepçelendiğini söyledi. Uygulamayı "aptalca" olarak nitelendirdi.
Gazze savaşının ilk haftalarında tesisteki iki görgü tanığı bize, hastaların battaniyelerin altında çıplak tutulduğunu aktardı.
Tesisteki koşullar hakkında bilgi sahibi bir doktor, yataklara uzun süreli kelepçelenmenin hastalarda "korkunç acılara" yol açacağını söyleyerek, bunu "işkence" olarak tanımladı ve hastaların birkaç saat sonra ağrı hissetmeye başlayacağını kaydetti.
Diğer doktorlar, uzun vadeli sinir zedelenmesi riskine dikkat çekti.
Anestezi uzmanı Yoel Donchin, yürüyemeyecek durumda olanların bile yatağa kelepçelendiğini söylüyor
Sorgulandıktan sonra serbest bırakılan Gazzelilerin görüntüleri incelendiğinde, el bileklerinde ve bacaklarında yaralanmalar ve yara izleri görülüyor.
Geçtiğimiz ay İsrail merkezli Haaretz gazetesi, Sde Teiman tesisindeki bir doktorun, kelepçelerin açtığı yaralar sonucu iki mahkumun bacaklarının kesildiği iddialarını haberleştirdi.
Gazete, doktorun bakanlara ve başsavcıya gönderdiği özel bir mektupta iddialarını dile getirdiğini ve mektupta bu tür ampütasyonların "maalesef rutin bir olay" olarak tanımlandığını yazdı.
BBC bu iddiayı bağımsız olarak doğrulayamadı.
Dr. Donchin, ampütasyonların kelepçelemenin doğrudan sonucu olmadığını ve enfeksiyon, diyabet veya kan damarlarındaki sorunlar gibi başka faktörlerin de etkili olduğunu söyledi.
İsrail tıbbi yönergeleri, özel bir güvenlik nedeni olmadıkça hiçbir hastanın hareketlerinin kısıtlanmamasını ve bu kısıtın asgari düzeyde olmasını şart koşuyor.
Ülkenin Tıbbi Etik Kurulu Başkanı Yossi Walfisch, tesisi ziyaret ettikten sonra, tüm hastaların yatağa bağlanmadan tedavi edilme hakkına sahip olduğunu, ancak personelin güvenliğinin diğer etik hususlara üstün geldiğini söyledi.
Kamuyla paylaşılan bir mektubunda, "Teröristlere gereken tıbbi tedavi uygulanıyor" dedi ve “kısıtlamaların asgaride tutulduğunu ve personelin güvenliğini sağlamak amacıyla uygulandığını” söyledi.
İsrail ordusunun gözaltına aldığı çok sayıda Gazzeli, sorgunun ardından herhangi bir suçlama yöneltilmeksizin serbest bırakıldı.
Dr. Donchin, Sde Teiman'ın askeri hastanesindeki sağlık personelinin şikayetlerinin kelepçelerin gevşetilmesi de dahil olmak üzere değişikliklere yol açtığını söyledi. Kendisinin de, bir cerrahi prosedür öncesinde gardiyanların hareket kısıtlamalarını kaldırması yönünde ısrar ettiğini belirtti.
“Orada çalışmak hoş değil” dedi. "Yatağa kelepçelenmiş birini tedavi etmenin etik kurallara aykırı olduğunu biliyorum. Peki alternatifi nedir? Ölmelerine izin vermek daha mı iyi? Bence değil.”
Ancak raporlar, hem askeri hem de sivil hastanelerde sağlık personelinin gözaltılara yönelik tutumlarının büyük ölçüde farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor.
'Kabul edilemez düzeyde acı'
Bir keresinde bir doktorun, yaşlı bir hastaya yakın zamanda enfeksiyon kapmış bir amputasyon yarasını açarken ağrı kesici verilmesi talebini reddettiğini söyledi.
“(Hasta) acıdan titremeye başladı, ben de durdum ve 'Devam edemeyiz, ona ağrı kesici vermen lazım' dedim."
Doktor hastaya bunun için çok geç olduğunu söyledi.
Kaynak, bu tür prosedürlerin "rutin olarak ağrı kesici olmadan yapıldığını" ve bunun "kabul edilemez miktarda acıya" yol açtığını söyledi.
Başka bir olayda, Hamas savaşçısı olduğundan şüphelenilen birinin kendisinden, geçirdiği ameliyatlar sırasında morfin ve anestezik ilaç seviyelerinin artırılması için cerrahlara ricada bulunmasını istediğini anlattı.
Mesaj iletildi, ancak söz konusu kişinin bir sonraki operasyon sırasında da bilinci yerine geldi ve çok acı çekti.
BBC’nin kaynağı, hem kendisinin hem de diğer meslektaşlarının, bunun intikam almak amacıyla kasıtlı yapıldığı hissiyatı içinde olduklarını söyledi.
Ordu, bu iddialara yanıt olarak gözaltındaki hastalara yönelik şiddetin "kesinlikle yasak olduğunu” ve kendilerinden beklenen davranışlar konusunda çalışanlara düzenli brifing verildiğini söyledi. Şiddet ve aşağılamaya ilişkin somut kanıtların inceleneceğini ekledi.
BBC’nin ikinci kaynağı ise, Sde Teiman'daki durumun devlet hastanelerine kadar uzanan sorunun yalnızca bir parçası olduğunu söyledi. BBC, kimliğini korumak için ondan "Yoni" şeklinde bahsedecek.
7 Ekim saldırılarını takip eden günlerde İsrail'in güneyindeki hastanelerin, genellikle aynı acil servislerde hem yaralı Hamas savaşçılarını hem de saldırıların kurbanlarını tedavi etme zorluğuyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
Hamas savaşçıları, Gazze sınırı yakınında yaşayan İsraillilere henüz saldırı düzenlemişti. Bu saldırılarda yaklaşık 1.200 kişi öldü ve 250 civarı kişi de rehin alındı.
Yoni, "Atmosfer son derece duygusaldı" dedi. “Hastane çalışanları hem psikolojik olarak hem de aşırı hasta sayısı nedeniyle bunalmıştı.”
“Personelin, Gazze’de gözaltına alınanlara ağrı kesici verilmesinin gerekip gerekmediğini tartıştığını duyduğum anlar oldu. Veya bazı prosedürleri nasıl ceza yöntemine dönüştürebileceklerini tartıştıkları zamanlar...”
Bunları nadir uygulamaya koysalar da, bu tür konuşmaların sıkça geçtiğini söyledi.
BBC'ye yaptığı açıklamada, "Ağrı kesicilerin bir işlem sırasında seçilerek, çok sınırlı bir şekilde kullanıldığı bir vakaya dair bilgim var" dedi.
"Hastaya ne olup bittiğine dair herhangi bir açıklama yapılmadı. Vücudu yarılarak operasyon geçiren bir kişinin, kendisine bir şey söylenmediğini ve gözlerinin bağlı olduğunu düşündüğünüzde, tedavi ile saldırı arasında ince bir çizgi var.”
Sağlık Bakanlığı'ndan bu iddialara yanıt istedik ama bizi İsrail Savunma Kuvvetleri'ne (IDF) yönlendirdiler.
'Gözaltına alınırken iki bacağım vardı'
Yoni ayrıca, Sde Teiman’daki sahra hastanesinin ağır yaralıları tedavi edecek donanıma sahip olmadığını, ancak savaşın ilk aylarında göğüs ve karın bölgelerinden kurşunla yeni yaralanmış kişilerin de burada tutulduğunu söyledi.
Durumu kritik en az bir hastanın, kamu hastanelerinin hasta kabulünü reddettikleri için orada tutulduğunu ve hastanedeki doktorların bu duruma “sinirlendiğini” ekledi.
Han Yunus’ta yaşayan 43 yaşındaki taksi şoförü Sufian Abu Salah, İsrail ordusunun baskınlarında gözaltına alınan ve sorgulanmak üzere askeri üsse götürülen onlarca kişiden biriydi.
Askerlerin hem yolculuk sırasında hem de üste şiddetli dayak attıklarını, tedavisinin reddedildiğini ve ayağındaki küçük yaranın daha sonra enfeksiyon kaptığını söyledi.
BBC'ye "Bacağım enfeksiyon kaptı ve morardı, sünger gibi yumuşadı” dedi.
Bir hafta sonra gardiyanların onu hastaneye götürdüğünü ve yolda yaralı bacağına vurduğunu söyledi. BBC'ye yarasını temizlemek için yapılan iki ameliyatın işe yaramadığını anlattı.
"Daha sonra beni bir devlet hastanesine götürdüler ve orada doktor bana iki seçenek sundu: Bacağım ya da hayatım."
Hayatını seçti. Bacağı kesildikten sonra askeri üsse gönderildi ve daha sonra Gazze'ye geri götürüldü.
"Bu dönem zihinsel ve fiziksel olarak bir işkenceydi. Tarif edemem. Gözaltına alındığımda iki bacağım vardı, artık tek bacağım var. Zaman zaman ağlıyorum."
IDF, Sufian’ın gördüğü muameleyle ilgili iddialara yanıt vermedi ancak gözaltında olduğu sırada şiddet uygulandığına ilişkin iddialarının "bilinmediğini ve inceleneceğini" söyledi.
7 Ekim saldırısını takip eden günlerde İsrail Sağlık Bakanlığı, gözaltına alınan tüm Gazzelilerin askeri hastanelerde veya hapishanelerin hastanelerinde tedavi edilmesi yönünde bir talimat yayımladı; Sde Teiman sahra hastanesi bu rolü yerine getirmek için özel olarak kuruldu.
Karar, İsrail tıp camiasında pek çok kişinin desteğini kazandı; Yossi Walfisch, bunu "Hamas teröristlerinin" tedavi sorumluluğunu kamunun omzuna yüklemeyerek, "etik bir ikilemi" çözdüğünü söyledi.
Diğerleri ise Sde Teiman'ın kapatılması çağrısında bulunarak, buradaki durumu "tıp mesleği ve tıp etiği açısından benzeri görülmemiş bir dibe vuruş” olarak tanımladılar.
BBC'ye konuşan bir doktor, "Korkuyorum ki, Sde Teiman'da yaptığımız şeyin geri dönüşü yok” dedi. “Çünkü daha önce bize mantıksız görünen şeyler, bu kriz bittiğinde makul görünecek.”
Anestezi uzmanı Yoel Donchin, sahra hastanesindeki sağlık personelinin bazen bir araya gelerek durumdan yakındığını söyledi.
“Hastanemiz kapandığında bunu kutlayacağız” dedi.