Cevheri Güven / Kronos
TRT çalışanlarına işkenceye duyarsızlık, inanılır gibi değil!
OHAL döneminde toplu biçimde gözaltına alınan gazetecilerin çoğu İstanbul ve Ankara’da görevli olanlardı.
Kendisi bir işkence unsuruna dönüşmüş gözaltı şartları dışında, toplu halde alınan gazeteci gruplarına fiziki işkence yapıldığına dair bir iddia ya da bilgi yansımadı dışarıya. Duruşmalarda da kendisine işkence yapıldığını söyleyen gazeteci olmadı.
Bunun iki istisnası var;
Kürt gazeteciler ve TRT çalışanları.
Kürt gazeteciler, Erdoğan Rejimi’ne göre ‘PKK üyesi teröristler’. Erdoğan bunu açıkça defaatle söyledi.
TRT çalışanlarını ise “memur” olarak görmekte rejim.
Bu nedenle Ankara ve İstanbul’da toplu halde gözaltına alınan gazetecilere işkence yapılmazken, TRT çalışanlarına “memur” kontenjanından işkence yapıldı.
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Terörle Mücadele Şubesi’nde TRT çalışanlarının ters kelepçeli şekilde yüz üstü yere yatırıldığı, sorgu boyunca kafalarına ayakkabıyla basıldığı, bu şekilde sorulara cevap vermeleri sağlanarak fiziksel acının yanında psikolojik aşağılama yöntemlerinin kullanıldığı, vücutlarının morluk görünmeyecek sırt ve kasık gibi kısımlarından sürekli kaba şiddete maruz kaldıkları, günde iki dilim ekmek ve bir reçel verilmek suretiyle 20 günden fazla gözaltında aç tutuldukları, sürekli olarak çok ağır küfürlere maruz bırakıldıkları ve eşleriyle tehdit edildikleri bizzat ulaştığım bilgiler arasında.
TRT çalışanlarının memur gibi görülmesi sadece ‘Rejim’e ait bir uygulama değil. Meslek örgütleri tarafından sürekli güncellenen “tutuklu gazeteciler listesi”nde de TRT çalışanı gazetecilerden çoğunun ismi yok.
TRT’de görev yapan gazeteciler dahil edilirse Türkiye’deki tutuklu gazeteci sayısının 200’ün üzerinde olduğu görülecektir. Asıl üzerine gidilmesi gereken nokta ise bu meslektaşlarımıza yapılan işkencedir.
TRT’deki meslektaşlarıma yönelik işkence olaylarını duyurabilmek için açık kimliğiyle konuşabilecek bir tutuklu yakını bulmaya çok uğraştım. Mesafe ve iletişim problemi nedeniyle çoğuna ulaşamadım. Ulaştıklarım ise tutuklu yakınlarından izin istediler. Ancak, gözaltı sürecinde yaşadıkları, “eşini de alır aynısını yaparız” tehdidinin meslektaşlarım üzerindeki etkisinin sürdüğünü gösteriyor.
Tutuklanmalarının üzerinden bir yıl geçti. Yargı süreçlerinde bir arpa boyu ilerleme sağlanabilmiş değil.
Üstelik TRT’deki meslektaşlarımızın 15 Temmuz’la ilişkileri olmadığı, darbeye destek vermedikleri son derece açık. 400’den fazla TRT çalışanı OHAL döneminde işten atıldı ve bunların 50’den fazlası tutuklu. Ancak bu 400 kişiden bir tekinin bile 15 Temmuz gecesi yayınlara müdahale ettiğine ilişkin delil hatta iddia bile yok. TRT’yle ilgili tek somut iddia, dışarıdan birisinin çitlerden atlayarak yayını kesmesine ilişkin görüntü. Bu görüntü aslında meslektaşlarımızın suçsuzluğunun kanıtı. Çünkü bu fiil, 400 TRT çalışanından birinin rahatlıkla yapabileceği bir durumdu. Ama hiçbiri yapmadı.
Suçsuz yere aylardır ailelerinden koparılmış durumdaki TRT çalışanlarına yönelik meslek örgütlerindeki ve muhalefetteki duyarsızlık inanılır gibi değil.
Bir tek meslek örgütünün ya da muhalefet milletvekilinin tutuklu TRT çalışanlarıyla görüştüğünü zannetmiyorum.
TRT çalışanı meslektaşlarımız işkence gördüler ve haksız yere bir yılı aşkın zamandır tutuklular. Gerçek olan sadece bu.