Wall Street Journal gazetesi, Reina’daki yılbaşı katliamının ardından Türkiye’ye ayırdığı başyazısında, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye toplumunu cihatçılara karşı birleşik bir cepheye son derece ihtiyaç duyduğu bir dönemde kutuplaştırıyor” yorumunu yaptı. Gazete, “Erdoğan bugünlerde Moskova’daki yeni dostları hariç nereye baksa ihanet görüyor. Eğer Erdoğan’ın her soruna verdiği tepki kendi yetkilerini biraz daha artırmak olmasaydı, Türkiye daha güvenli ve iyi bir yer olurdu” ifadelerini kullandı.

Başyazının öne çıkan bölümleri şöyle:

“Türkler, cihatçılara karşı ön cephede savaşırken, Batı’nın desteğini hak ediyor. Trajedi şu ki, Erdoğan, demokratik değerlere destek veren herkes dahil, çok sayıda dostunu ve terör karşıtı müttefikini dışlamaya kararlı görünüyor.

Türkiye’deki İslamcı ‘isyan’ın artan temposu ve yoğunluğu, Erdoğan’ın IŞİD tehdidini hafife almasındaki çılgınlığı ifşa ediyor. Ankara yıllar boyunca sertlik yanlısı cihatçıların Suriye’ye akın ederek sınırın iki tarafını birden istikrarsızlaştırmasına göz yumdu. Erdoğan bazen hâlâ, sanki bu tehdit Türkiye’nin de güvenliğine zarar vermiyormuş gibi, diplomatik nüfuz elde etmek için Suriyeli sığınmacıların Avrupa’ya akınına izin verebileceğini ima ediyor.

Erdoğan’ın kendisinin İslamcı ve otokratik eğilimleri de ülkenin kırılganlığını artırdı. Geçen yılki başarısız darbe girişiminden bu yana, cumhurbaşkanı binlerce polis ve askeri tasfiye etti. Bu durum, Ankara’nın terörle mücadele kapasitesinde beceri ve kaynak açığı yaratmış olabilir.

Erdoğan aynı zamanda, İslamcı tehdide karşı konulmasına yardımcı olabilecek özgür basın ve bağımsız yargı gibi kurumları bastırmak için darbeyi ve terörü bahane olarak kullanıyor. IŞİD’in iki Türk askerini diri diri yakmasının ardından, Erdoğan hükümeti Türkiye medyasına IŞİD’in cinayet videosundan görüntüleri paylaşmama talimatı verdi. Türklerin bundan haberdar olmayacağını mı sanıyor?

Türkiye’deki Wall Street Journal muhabiri Dion Nissenbaum geçen hafta hiçbir zaman izah edilmeyen sebeplerden ötürü kimseyle görüştürülmeden gözaltına alındı. Serbest bırakılıp ülkeyi terk etmesine izin verilmeden önce, Nissenbaum’un ailesi, avukatları ve meslektaşlarıyla görüşmesine izin verilmedi. Hristiyan bir vaiz olan Amerikan vatandaşı Andrew Brunson da, 23 yıldır ailesiyle bu ülkede yaşamasına rağmen, Türkiye polisi tarafından terör örgütü üyeliği suçlamasıyla hapse atılmıştı. Türkler bu suçlamaya pek az kanıt sundu.

Erdoğan, Türkiye toplumunu cihatçılara karşı birleşik bir cepheye son derece ihtiyaç duyduğu bir dönemde kutuplaştırıyor. Erdoğan’ın aynı zamanda IŞİD’e karşı müttefiklere de ihtiyacı var. Fakat bugünlerde Moskova’daki yeni dostları hariç nereye baksa ihanet görüyor. Eğer Erdoğan’ın her soruna verdiği tepki kendi yetkilerini biraz daha artırmak olmasaydı, Türkiye daha güvenli ve iyi bir yer olurdu.”

gazeteduvar