Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Berberoğlu’nu ziyaretini Hürriyet’e aktardı.
‘Korkutabildikleri kadar beni korkuttular’
Berberoğlu görüşmede şöyle konuştu: “Beni korkutabildikleri kadar korkuttular. Limitlerimi öğretmeye çabaladılar. O limitler yok mu o limitler… ’İnsan, limitlerine dayanınca dışarıda olanları üzmemek, yormamak istiyor… Tam o noktada en sevdikleriniz var çünkü. Aileniz. Sonra partiniz ve size oy verenleriniz. ‘Onları üzmemeliyim’ diyorsunuz. Duruyorsunuz. O limitlerimi bu süreçte bana öğrettiler işte.’’
“60 yaş sonrası kimsenin kahramanı olmak da istemem. Bize gazetecilikte ‘özne’ olmamayı öğretmişlerdi. Zorluklara böyle karşı durmaya çalışıyorum’’ diyen CHP’li vekil, bir kısım medya organlarının kendisine acımasızca saldırdığını söyledi: “İçerde infazı yaşıyorken, bir de bazı medyanın yaptığı ikinci infazla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu ikinci infaz daha ağır yaşanıyor. Dediklerimi, en iyi içerde olanlar anlayabilir. Yani aynı koşulları soluyanlar… Onun için diyorum ki, korkutabildikleri kadar beni korkuttular. Sabrediyorsun her şeye.’’
‘İşi zamana bıraktılar’
Her şeye rağmen, adalete ve hukukçulara güvendiği aktaran Berberoğlu, “Ben nasıl casus olabilirim. Hem de Suriye casusu. Hakkımdaki tüm iddiaların temelsiz olduğu öylesine açık ki. Bu davanın bir daha Çağlayan’a gitmeyeceği de açık. Başvuru yaptığım Anayasa Mahkemesi’nden kararımın çıkacağını umuyorum. Hiçbir yasa maddesine uymayan bir durum yaşanıyor. Daha ne kadar tutacaklar ki. Casusluk, zorlayıcı bir suçlama. Bundan da ceza verilemez. Umudum var. İşi zamana bıraktılar. Artık germiyorlar. Konjonktür de bunu gerektiriyor bence” diye konuştu.
‘Koğuşun avlusundan bir avuç gökyüzüne bakıyorum’
‘Koğuşta tek başıma’ adlı ikinci kitabını yazdığını anlatan CHP’li vekil, sağlığının iyi olduğunu ve her gün 40 dakika spor yaptığını söyledi.
Berberoğlu sözlerini şöyle bitirdi: “’İnfaz memurlarını görüyorum sadece. Koğuşumda yaklaşık bir yıldır tek başımayım. Konuşmak, dertleşmek mümkün değil. Hiçbir mahkûmla da turlayamadım. Çünkü o medya infazları yüzünden güvenliğimi üst derecede sağlıyorlar. Yoksa altından kalkılmaz. Son dönemde doktora ve mahkemelere de gitmek istemiyorum. Koğuştan dışarıya çıktığımda bileklerime takılan kelepçeyi kabul edemiyorum. Bitecek bugünler de. Az kaldığını düşünerek koğuşun avlusundan bir avuç gökyüzüne bakıyorum. Bekliyorum.’’