Erdal Sağlam DW Türkçe için yazdı.İdlib'deki çatışma ve şehit haberleri son günlerde gündemin ilk sırasına yükselmişken, daha önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dile getirilen İş Bankası'ndaki CHP hisselerinin Hazine'ye devri konusu, tekrar gündeme geldi. Erdoğan'ın isteği üzerine bu konuda hazırlanan taslağın AKP yönetiminde tartışıldığı, önümüzdeki günlerde kesin kararın verileceği ortaya çıktı.
"Siyasi bir karar" olduğu konusunda herkesin mutabık kaldığı Banka'daki hisselerin Hazine'ye devrini, gündem değiştirme çabası olarak görenler fazla. "Bu kararın neden şimdi yeniden gündeme getirildiği" sorusu bile tek başına, AKP yönetiminin bu konuda ciddi olup olmadığı, amacın sadece gündem değiştirme olabileceği şüphesini içinde barındırıyor.
İşte bu şüphe nedeniyle, CHP yönetiminin bu konuda temkinli davranmaya çalıştığı görülüyor. CHP kaynakları, konunun abartılmasını önlemek için "12 Eylül darbecilerinin el koyduğunu ama sonuçta kararın yüksek yargıdan geri döndüğünü” hatırlatıyorlar. Ancak aynı zamanda AKP'nin üzerinde çalışmasını bekledikleri "CHP Atatürk'ün mirasını koruyamadı” algısını önlemek için, karara karşı çıkışlarını yüksek perdeden dile getirmekten de geri durmuyorlar.
İş Bankası: Biz işimize bakıyoruz
CHP'nin hisseleri üzerinden sürekli gündeme getirilen İş Bankası’nın yönetimi ise sessiz kalmayı tercih ediyor. İş Bankası kaynakları, daha önce konu gündeme getirildiğinde yaptıkları 17 Eylül 2018 tarihli açıklamalarının hâlâ geçerli olduğunu söylüyorlar. İş Bankası bu açıklamasında adı geçen hisselerin Hazine'ye ait olması ya da CHP'ye ait olmasının Banka'nın yönetiminde bir değişikliğe yol açmadığını, işlerini yapmaya devam ettiklerini hatırlatmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu kez CHP hisselerinin Hazine'ye devri konusunda ısrarlı olacağı varsayımı üzerinden yapılan tartışmalar ise bir hayli kapsamlı. AKP'ye yakın bazı yazarların "Kurtuluş Savaşı'nda Hindistan'daki Müslüman gruplardan gelen paranın Atatürk'ün İş Bankası'ndaki şahsi hissesine dönüştüğü” savından yola çıkarak, "Bu hisseler hilafet için gönderilen paralarla edinildiği için Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilsin” şeklindeki talepleri, aşırı bulunduğu için fazla alıcı bulmuyor. AKP yöneticilerinin, "Bir siyasi partinin bankada hissesi olmaması gerektiği” üzerinde daha fazla durdukları gözleniyor.
İki kez CHP'den alınıp geri döndü
İşte bu gerekçe, tartışmaların en eskisi olan "Demokrat Parti iktidarında hisselerin Hazine'ye devri yasası”nı akla getiriyor. 1953'te DP iktidarı benzer gerekçelerle yasayı çıkarıp hisseleri Hazine'ye aktarmıştı. 1960 anayasasına dayanarak Anayasa Mahkemesine yaptığı itiraz sonucu, 1963 yılında hisseler yeniden CHP'ye geri dönmüştü.
1980 askeri darbesi sonrası ise tüm siyasi partilerin kapatılıp mallarının Hazine'ye devri sırasında askeri yönetim, 1981 yılında bu hisselerin Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na devrini sağlamıştı. CHP yeniden kurulup faaliyete başladıktan sonra yaptığı itiraz üzerine bu kez Yargıtay, hisselerin yeniden CHP'ye devrine karar verdi.
CHP yönetimi bu iki yüksek yargı kararını örnek gösterip, yasa çıkarılıp Hazine'ye alınsa bile, İş Bankası’ndaki hisselerinin tekrar geri geleceği görüşünde. CHP, kendilerinin bu hisseler karşılığı para almadığını, hisseler karşılığı alınan kar payının bir gün bile bekletilmeden Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'na aktarıldığını, maddi çıkar sağlamadıklarını hatırlatıyor.
CHP ve hukukçuların üzerinde durduğu önemli hukuki dayanaklardan birini miras hukuku kapsamında, "Artık hayatta olmayan bir kişinin resmi vasiyetinin ihlal edilmesi, bunun emsal teşkil etme ihtimali nedeniyle imkansızlığı" oluşturuyor. Bu kişinin Atatürk olması ise tartışmaların alevlenmesini sağlıyor.
Ekonomi çevrelerinde tartışılan hususlardan birini de "Yönetimin bütçe açıklarını kapatmak için; Hazine'ye devredilecek hisseleri, daha yeni sınırsız borçlanma imkanı getirilen Varlık Fonu'na devredip burada kullanması" oluşturuyor.
Bu olasılık üzerinden tartışmalar ve senaryoların çeşitlendiği görülürken, İş Bankası'nda çoğunluk hisseye sahip İş Bankası Çalışanları Munzam Sandığı hisselerinin Sosyal Güvenlik Kurumu'na devredilip, Banka'nın tümüyle kamulaştırılacağı iddiaları bile dile getiriliyor. Konuştuğumuz kaynaklar Banka'da iki sandık olduğunu, hisselere sahip olan Sandığın sosyal güvenlik sandığı olmadığını söylüyorlar. Vakıflar Genel Müdürlüğü üzerinden hisselere sahip munzam sandığa ait hisselerin kamuya devrinin imkanı olup olmadığını sorduğumuzda ise, "Bunun neredeyse imkansız denecek kadar karmaşık bir hukuki sorun olacağını” söylüyorlar.
Özetle; Türkiye'nin en önemli bankalarından birinin, siyasi tartışmalara malzeme yapılıp sürekli gündeme getirilmesi, zaten var olan ekonomik kredibilite sorununun büyümesine yol açıyor.