İran ve Fransa'daki olaylar Türkiye'de olsa ne olur?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Temmuz 10 2023
Samanyoluhaber.com yazarı Kadir Gürcan'ın yazısı
KADİR GÜRCAN

Modern zamanın ortalama ömür süresi ile yapacağımız siyasi eğilim teşhisinin subjektif ve kişisel bir gözlem olarak kalabileceği realitesini ta baştan kabul ediyoruz. Çünkü bu evreleri tamamlamak biraz yaşanılan ülkenin siyasi serüveni ile yakından alakalı. Gençlik yıllarında devrimci ve ideolojik, orta yaşlarda demokrat, ilerleyen yaşlarda mevcuda razı olmak şeklindeki bir üçleme şu an için işimizi kolaylaştırıyor. 

Son bir kaç haftadır Fransa'da yaşanan sokak olayları, demokratik ülkelerdeki vatandaşların anayasa ile koruma altına alınmış, yürüyüş ve gösteri yapma haklarından. Sandıktan kendi liderlerine hükümet kurma ve kabine oluşturma şansı çıkmayan seçmenler için bir sonraki seçime kadarlık sürede iktidarın icraatlarını tenkit etmek için sokağa dökülmek demokratik ortamın hal dillerinden biri. Bu egzersizler iktidarı diken üzerinde tuttuğu gibi muhalefeti de gelecek seçimlere hazırlama gibi bir fonksiyon da eda ediyor. 

Kendi oy tabanı ile iktidara gelmiş hükümetler, isteseler de istemeseler de herkese hizmet etmek zorundalar. Yoksa iktidarı ele geçirdikten sonra muhaliflere hayatı zindan etme zorbalığı demokratik ortamların sunduğu konforlardan değil. Kulağı hükümet icraatlarında olan duyarlı bir kitle her an sokaklara dökülebilir.

Rönesans’a ev sahipliği yapan Fransa'nın farklı bir yüzyılda şahit olduğu idari tecrübeler bütün dünya tarafından yakından takip ediliyor. İkinci Milenyum'un ilk çeyreğini tamamlamaya ramak kala Fransa'da yaşananlar genellikle çalışanların özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik taleplerin sokağa taşmasından ibaret. Yoksa mesele “Biz demokrasiden sıkıldık. Fransız İhtilali öncesi parlak ve ihtişamlı (!) dönemlere geri dönelim!” ütopyaları değil. Aklı başında hiçbir Fransız'ın Bastille Hapishaneleri'nin rutubetli ve küflü havasına methiyeler dizen bir avuç divaneyi

Bu haberler de ilginizi çekebilir