Saat saat Abidin Ünal’ın 141. Filo görüntüleri
15 Temmuz kontrollü darbe girişimi sırasında İstanbul’da general Mehmet Şanver’in kızının düğünündeyken derdest edilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın Akıncı Üssü 141. Filo Koridoru’ndaki görüntüleri ortaya çıktı. Elleri kelepçesiz olarak koridora getirilen Ünal’ın takım elbiseli olduğu görülüyor. Ünal, darbenin bastırıldığı saatlerde ise halen tutuklu eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve YAŞ üyesi Akın Öztürk ile kameralara yansıyor. Öztürk’ün Ünal’ın koluna girdiği görülüyor.
Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal, general Mehmet Şanver’in kızının İstanbul'daki düğünündeyken darbeciler tarafından derdest edilerek, saat 01:10'da Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan kalkan uçakla Akıncı Üssü’ne götürüldü.
Cumhuriyet’in haberine göre Abidin Ünal, kamera saatine göre 16 Temmuz 01:20’de Akıncı Üssü 141. Filo Koridoru'na getirildi. Düğüne gitiği için takım elbiseli olan ve elleri bağsız getirilen Ünal’a tam teçhizatlı 4 askerin eşlik ettiği, bunların önünde ise Akıncı’da görevli bir subayın olduğu görüldü.
Abidin Ünal, ikinci olarak kameraya 03:57’de yansıyor. 141. Filo koridorunda tuvalete götürüldüğü düşünülen Ünal, 2 dakika sonra tutulduğu odaya geri götürülüyor. Bu sırada Ünal'ın yanında iki silahlı asker var. 08:29’da yine koridorda görülen Ünal’ın arkasında sivil giyimli bir kişi ile silahlı bir asker göze çarpıyor. Bu saat, artık darbe girişiminin etkisiz zaman dilimini oluşturuyor. Ancak dışarının aksine Akıncı Üssü’nün içerisinde halen darbeciler etkin.
12:36’da Abidin Ünal, aynı kameraya 4. kez yansıyor. Ünal’ın önünde ve arkasında yer alan birer askerde artık uzun namlulu silahlar yok. İfadeler göre 12:00 sıralarında Akın Öztürk, Abidin Ünal’ın bulunduğu odaya gelip, durumunu sordu ve güvenliğin sağlandıktan sonra çıkacaklarını belirterek, Ünal’ın yanına iki askeri koruma olarak verdi.
Ünal’ın koridorda 5. geçişi 15:56’da oluyor. Ünal’ın yanındaki asker sayısı bire düşmüş.
Saat 16:13’te ise 141. Filo Koridoru’nda Abidin Ünal ile Akın Öztürk birlikte görünüyor. Öztürk’ün Abidin Ünal’ın koluna girdiği ve konuşarak ilerledikleri dikkat çekiyor. Öztürk’te orgeneral üniforması var.
Abidin Ünal ifadesinde Akıncı’yı anlatmıştı
Abidin Ünal, müşteki olarak verdiği ifadede, İstanbul’da darbeciler tarafından alınarak Akıncı’ya götürülmesi ve sonrasını şöyle anlattı:
“Bana kelepçe takmadılar, helikoptere gittik, helikopter Sabiha Gökçen Havaalanına indi, bu helikoptere sadece beni bindirdiler ve orada hazır bir CN235 CASA uçağının beklediğini gördüm ve uçağa beni darbeciler bindirdiler ve bundan direk Ankara Akıncı Üssüne saat 02:00 sıralarında indik.
İninceye kadar helikopterden Eskişehir'deki arkadaşlarla temasa devam ettim, Eskişehir'den bana uçuşların halen devam etmekte olduğunu ve Ankara'ya hakiki mühimmat atıldığını ifade ettiler.
Uçaktan inince beni bir minibüse bindirdiler, minibüsü kullanan genç bir üsteğmendi, beni özellikle uçuş hattını dolaştırarak buradaki faaliyetleri görmemi sağladılar, bütün uçaklar yaklaşık 16 uçak uçuşa hazırlanmış yandan fazlası mühimmat yüklü, bomba yüklü yani ve personel orada sürekli bir faaliyet halinde gördüm
Beni bu uçuşların yapıldığı filo komutanlığının önüne getirdiler, bu filo 141. Filo olarak bilinir. Minibüsten indiğimde ortalıkta 30'a yakın pilot gördüm, çoğunluğu teğnen, üsteğmen rütbesindeydiler, ancak binbaşı ve üstsubay rütbesinde olanlar da vardı.
hepsinin göğsünün üzerinde bulunan isimlikleri sökülmüştü, beni. Akıncı 4. ana Jet Üssü Harekat Komutanı Kurmay Albay Ahmet Özçetin karşıladı. Bana hoşgeldiniz komutanım dedi, ben kendisine hoşbulmadık dedim. Bana "bozulmuş ayarları düzeltmeye çalışıyoruz" dedi. Ben de "senin ayarın bozulmuş" dedim.
Tüm konuşma bundan ibaret oldu, beni önceden hazırlanmış olan içinde sadece bir tane sandalye bulunan odaya aldılar, cep telefonlarımı istediler, iki silahlı şahsı da kapıya diktiler.
Kendisi çıkarken "size Allah akıl fikir versin, Allah sizi ıslah etsin, başka da bir şey demiyorum, seni de bir daha görmek istemiyorum" dedim ve ayrıldım, kapıyı üzerime kilitlediler ve ertesi gün saat 15:30'a kadar bu odada kaldım. Yanıma sadece sabahleyin bir kahvaltı getirdiler, bu esnada ellerimi ve ayaklarımı kelepçelemediler, gözlerimi de kapatmadılar.
Saat: 09:30 sıralarında meydan pistlerine bombalar atılmakta olduğunu duydum. Bu saatten sonra tutuklu bulunduğum binada sesler birden bire kesildi, bu esnada Üs Karargahında bulunan tüm personelin toplantıya çağrıldığını sonradan öğrendim. Saat:12:00'ye kadar büyük bir sessizlik devam etti, saat:12.00 sıralarında YAŞ üyesi Orgeneral Akın Öztürk odama uğradı, ben kendisine durumun ne olduğunu sordum, o da bana kendisine benim, tarafımdan telefon edildiğinde kendisinin 4. Ana Jet üssünün Üs Komutanını telefonla aradığını, telefonu Tuğgeneral Hakan Evrim değil Tümgeneral Kubilay Selçuk'un açtığını söyledi.
Kubilay Selçuk İzmir'de bulunan 2.Ana Jet Üs Komutanıdır. Kubilay Selçuk'a burada ne yaptığını sorduğunda Kubilay Selçuk'un kendisine faaliyete devam ettiklerini, kendisinin de gelmesini beklediğini ifade ettiğini söyledi. Akın Öztürk karargaha gittiğini, orada bu işi yapan ekiple görüşerek bu işten vazgeçmelerini gerektiğini, başarılı olamayacaklarını, bu işin felaketle sonuçlanma ihtimalinin çok yüksek olduğunu söylediğini bana aktardı.
Ancak ikna olmadıklarını özellikle genç ekibin ısrarlı olduğunu, ancak meydanın bombalanmasından sonra artık durumu kaybettiklerini anladıklarını, tamamen kırıldıklarını ve bu işi sonlandırmak için, çözüm yolu aradıklarını ifade etti.
Saat.09:00'dan 12:00'ye kadar Akın Öztürk'ün damadı olan Hakan Karakuş'a durumu iletip iletmediği, bu konularda konuşup konuşmadığını bilemiyorum, ayrıca bu darbe yapan askerlere karşı yukarıda anlattığım şekilde yaptıklarının yanlış olduklarını Akın Öztürk'ün onlara söylemesi üzerine bu darbeye teşebbüs eden askerlerin neden müdahale etmediklerini ya da neden Akın Öztürk'ü derdest edip etmediklerini bilemiyorum.
Akın Öztürk bana ayrıca sayın Genelkurmay Başkanım, Genelkurmay 2. Başkanının da Akıncı da bulunduğunu ve kendileriyle görüştüğünü ifade etti. Artık olayın sonuçlanmak üzere olduğunu, darbecilerin teslim olmayı planladıklarını söyledi.
Bana bir daha uğrayacağını söyleyerek ayrıldı. Saat:15:30 sıralarında tekrar geldi, 2.Başkan ile beraber olduğunu ve çıkabileceğimizi söyledi, dışarı çıktık, 2.Başkan ile görüştüm, ayrıca İstanbul'da beraber olduğum generallerin de Akıncı üssüne getirildiğini duydum. Onları bulmadan ayrılmayalım dedim ve Yuvam 2 adlı eski bir misafirhanede tutulduklarını elinde telsiz bulunan sivil kıyafetli bir askerden öğrendim, bizi bu asker Yuvam 2 adli misafirhaneye götürdü.
Misafirhaneye vardığımızda hiçbir güvenlik görevlisinin kalmadığını çoğunun teçhizatlarını bırakarak kaybolduğunu, odalara girdiğimizde ise her bir odada bir general ve ayağı bağlı, gözü kapalı, neredeyse kurbanlık koyun gibi beklemekte olduğunu gördük. Kısa sürede makas ve bıçaklarla kelepçeleri ve bağları çözdük.
Bu kelepçe ve bağları çözerken 2 Başkan Orgeneral Yaşar Güler ve burada bulunan 15 kişilik ekip yanımızda bulunuyordu, Akın Öztürk'te bu kelepçeler çözülürken, yanımızda bulunuyordu.
Hakan Karakuş'u bu arada hiç görmedim, kendisiyle hiç görüşmedim, Akıncı Hava Üssünden Karargah Merkezine geldikten sonra sırayla arkamdan Orgeneral Akın Öztürk de geldi.”
Akın Öztürk’ün gözünden o anlar
Abidin Ünal ile görüntüsü olan Akın Öztürk, ifadesinde o anları şöyle anlatmıştı:
“...Tam havalanmak üzereyken yine helikoptere ateş açıldı, bu sırada hafif suretle sol bacağımın üç yerinden yaralandım. Bunun üzerine helikopter kalkamadı, bende karargaha gittim. Bu seferde Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın 141. Filo binasında tutulduğunu öğrendim. 141. Filoya Abidin Ünal'ın yanına gittim. Gittiğimde Abidin Ünal'ın elleri bağlı değildi ve odada oturuyordu. Kendisine geçmiş olsun dedim. Darbecileri ikna ettiğimi ve darbe girişimin sonlandığını söyledim. Kendisine sen biraz burada bekle, binanın güvenliğine bakayım dedim. Güvenlikte emin olduktan sonra kendisini yanıma aldım, karargah bölgesine geçtim, karargahtan da Yaşar Güler 'i yanıma alıp üçümüz beraber başka rehinelerin de tutulduğu misafirhane kısmına gittik. Burada Mehmet ganver, Atilla Gülan, Tayfur Erbilgin, Fethi Alpay, Haluk gahar, Hasan Küçükakyüz başta olmak üzere 10-15 civarında rehin edilmiş paşayı kurtardık. Misafirhanede rehineleri kurtardıktan sonra önde giden arabada ben, Yaşar Güler, Yıldırım Güvenç olacak şekilde Akıncı Üssünden çıktık. Arkadaki araçta Abidin Ünal vardı. Diğer araçlarda da kurtardığımız rehineler vardı. Bu vaziyette Hava Kuvvetleri Karargahına gittik.”
Akın Öztürk’ün emir astsubayı ise ifadesinde saat 23:00 telefonla görüştüğü Abidin Ünal'a “Abidin sen ne arıyorsun orada, bir uçağa atlayıp gelsene” dediğini iddia etti.