ABD'de bulunan Brown Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden araştırmacılar, mevcut ses ve veri sinyallerini kablosuz olarak iletmek için mikrodalgalar yerine terahertz dalgalarını kullandı.
Sıradan iletime kıyasla çok yüksek hızlarda ve çok düşük hata oranlarıyla ayrı veri akışları iletebilen terahetrz dalgaları ile saniyede 50 gigabayt hızında video gönderimi yapılabildi.
Brown Ünivesitesi Mühendislik Fakültesi Profesörü Daniel Mittleman, yaptığıaçıklamada, geleneksel mikrodalga yerine terahertz ile video sinyali gönderdiklerini söyleyerek bunun da saniyede 50 gigabyte’a denk geldiğini ifade etti. Şu anda birçok kablosuz internet saniyede 500 megabyte’a kadar çıkabiliyor.
BU YAKLAŞIM KABLOSUZ İNTERNETİN GELECEĞİNİ DEĞİŞTİREBİLİR
Daniel Mittleman'ın Nature Commnuications’ta yer alan makalesinde, “Terahertz sistemini kullanarak ilk defa veri akışı sağlayabildik. Bu yaklaşım kablosuz internetin geleceğini değiştirebilir” dedi.
Şu an için ses ve veri için sinyalleri mikrodalgalar aracılığıyla kablosuz bir şekilde iletiliyor fakat yoğun veri akışının olduğu zamanlarda kapasite zorlanarak internet hızında yavaşlamaya sebep olabiliyor. Bilim insanları yeni bant genişliği bulmak için böyle bir araştırma yaptıklarını belirtiyor.
HIZ SAĞLAYAN TEKNOLOJİNİN ŞİMDİLİK HATA ORANI DAHA YÜKSEK
Araştırma bulgularının yayınlandığı yazıda terahertz dalgalarının mikrodalgalara göre daha büyük kapasiteleri olduğu ve dolayısıyla daha çok veri taşıyabildiği vurgulanırken saniyede 10 gigabitlik bir veri akışının sorunsuz yaşandığını fakat 50 gigabitlik veri akışında ufak sorunlar meydana geldiği kaydedildi.
Geliştirme çalışmalarının olumlu sonuç vermesi halinde, wi-fi hız problemlerii geride kalarak, geliştirilen alternatif li-fi teknolojisi onun yerini yer alacak.
Terahertz dalgaları, mikrodalgalara kıyasla daha yüksek frekanslara olduğu için veri taşımada daha büyük bir kapasiteye sahip. Saniyede 10 gigabit’e kadar hatasız iletim yapılabilen, 50 gigabit seviyelerine geldiğinde hata oranında artış yaşanan teknolojide, günümüz iletişim sistemlerinde yaygın olarak kullanılan hata düzeltme sistemleri ile bu sorunun da aşılabileceği belirtiliyor.
