İnternet yayınlarına Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) denetimini getiren yasa tasarısı TBMM'de kabul edildi. İnternet yasakları alanında çalışmaları ile bilinen İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz yasanın neler getireceğini DW Türkçe'ye anlattı.
DW Türkçe: İnternet üzerine getirilen RTÜK düzenlemesinin amacı nedir?
Yaman Akdeniz: Türkiye'de zaten 2007'den beri internetle ilgili 5651 Sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” var. Bu kanun dört defa üzerinde değişiklik yapıldı. İlk başta amacı çocukları zararlı içerikten korumaktı. 2015'te geçirilen maddelerle siyasi ve muhalif içeriklere Türkiye'den erişim engellenmeye başlandı. Bugün Türkiye'den 173 bin websitesine, 100 bin de haber ve sosyal medya içeriğine, 800'den fazla Twitter hesabına erişim engelli. Ortalama olarak her sene 12 bin kadar erişim engelleme kararı veriliyor.
İnternet üzerinde ağır bir hukuki kontrol mekanizması varken yeni düzenleme ile ses ve görüntü içeren içeriklere bir de RTÜK kontrolü eklendi. Bu yeni kontrol mekanizmasında Türkiye'den yayın yapma lisansı olmayan içeriklere erişim engeli talep edilebilecek. Burada kritik soru, hangi içerikler, platformlar, yayıncılar RTÜK'ün hedefinde olacak? Orası daha net değil. Fakat içerik açısından "Türkiye'yi hedef alan", özellikle Türkçe yayın yapan platformlar hedefte olabilir veya Türkçe yayın yapmamakla birlikte Netflix, Blu TV gibi ticari anlamda yayın yapan platformlar RTÜK denetimine girecektir. Bu platformlar lisans almazsa ya da lisans talepleri reddedilirse RTÜK, sulh ceza hakimlerinden platformun içeriklerine ya da tamamına erişim engellemesi talep edebilir.
-Düzenlemenin muğlak olduğunu söyleyebilir miyiz?
-Evet, söyleyebiliriz. Önümüzdeki altı ay içinde yeni bir yönetmelik hazırlığı var. Kişisel içeriklerin bu kapsamda olmadığını kanun maddesine eklemişler. Şunu söylemek istiyorlar: Youtuberlar ya da sen veya ben diyelim Periscope'tan yayın yaptık, bu RTÜK kontrolünde olmayacak şimdilik diyorlar. Ama Youtube'un kendisine lisans al diyebilirler.
-Öyle bir durumda, mesela Youtube lisans alamadı. Ne olacak?
-Alamazsa RTÜK, içerik bazında ya da tamamına erişim engeli talep edebilir. Bu olabilir. Ayrıca, Medyascope, Artı Gerçek ya da DW Türkçe gibi platformlara, örneğin, "Siz bizim ülkemizde yayın yapıyorsunuz, kontrolümüz altındasınız” diyebilecekler.
-Söz konusu düzenlemenin dünyada başka örneği var mı?
-Hayır, yok. Ben bunu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) için hazırladığım raporda da yazdım. Avrupa'daki örneklere baktığımız zaman, Türkiye'nin de taraf sözleşmelerin hiçbirinde ön lisans uygulaması yok. Yani bildirime tabii. Bildirim yapıyorsun ve yayın yapmaya başlıyorsun. Regülasyon ne zaman gerekli oluyor diye sorarsan, spektrum veya frekans sıkıntısı olduğu zamanlar radyo ve televizyon yayınlarında regülasyona ihtiyaç var. Fakat internette frekans veya spektrum sorunu olmadığı için ön lisans uygulamasına da gerek yoktur. RTÜK'ün standart anlamda radyo ve televizyona verdiği lisans ve kontrol mekanizmasına internet için gerek yoktur. Dolayısıyla düzenleme, sansür amaçlı getirildi.
-Bu düzenlemeye neden şimdi ihtiyaç duyuldu sizce?
-Zaten internet sansürleniyordu, bu bir kılıf mekanizması oldu. Burada topyekûn bir kontrol mekanizması oluştu. Bir lisans meselesi olarak bunu ortaya çıkartıp yarın öbür gün sorduğumuzda, "Haber ya da yayınla ilgisi yok, maalesef lisans olmadığı için erişim engellemek zorunda kaldık” denilecek.
-Hükümet, bu düzenlemenin sansür olmadığın savunuyor. Sizce?
Hükümet, Wikipedia'ya uygulanan erişim engellemenin de sansür olmadığını söylüyor. Hükümet tarafından yapılan açıklamalarda internetin hiçbir zaman sansürlenmediği, hukuka aykırı davrananların, terör propagandası yapanların engellendiği söyleniyor. Hükümetin bu yöndeki söylemleri dikkate alınmamalıdır.
-Bu düzenlemeyi dünkü Doğan Medya Grubu'nun satışı ile beraber değerlendirdiğimiz zaman ne söyleyebilirsiniz?
-Bunların hepsini beraber değerlendirdiğimiz zaman, zamanlamanın şaşırtıcı olmadığını ve seçimler için hazırlık olduğunu düşünüyorum. Sadece Doğan grubunun satışı ya da RTÜK'e verilen yetki değil, VPN servislerinin de Türkiye'den engellenmeye başlandığını gözlemliyoruz. Engelli içeriklere VPN kullanarak girmek isteyenler de bundan sonra o bilgilere kolay ulaşamayacaklar. Daha sistematik ve kompleks bir mekanizmayla karşı karşıyayız. Tüm amaç, bilgi akışının kontrol edilmesi. Bunları birbirinden izole düşünemeyiz.
-Bu düzenleme ile Türkiye'de ifade özgürlüğü nasıl etkilenir?
-Türkiye'de zaten ifade özgürlüğü can çekişiyor. İfade özgürlüğünden bahsetmek çok zorlaştı çünkü bütün altyapı kontrol ve susturma üzerine kurulmuş. Bunda maalesef hükümet başarılı olmaya başladı.
-Düzenleme hukuki açıdan ele alındığında karşımıza çıkan resim nedir?
-Radyo ve televizyon için geçerli olan lisans rejimi ile kontrol mekanizmalarını internete transfer edemezsiniz. Dolayısıyla çıkış noktası tamamen hukuka ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesine aykırı. Uygulamasını görmemiz lazım. Düzenlemenin hukuki yollardan takipçisi olacağız.
Söyleşi: Burcu Karakaş / DW Türkçe