İsveç merkezli insan hakları örgütü Stokholm Özgürlük Merkezi (Stockholm Center for Freedom), bugün yayınlanan yeni raporunda Erdoğan hükümetinin terörizmin finansmanını önlemek için geliştirilen malvarlığı dondurma mekanizmasını yurtdışında yaşayan muhalifler üzerinde baskı kurmak amacıyla nasıl suistimal ettiğini ortaya koyuyor.
“Turkey’s Transnational Repression: Abuse of asset freezing mechanisms under the pretext of prevention of terrorist financing” (Türkiye’nin Ulusötesi Baskısı: Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Amacıyla Oluşturulan Malvarlığı Dondurma Mekanizmasının Kötüye Kullanılması) başlıklı rapor, mahkeme kararı olmadan İçişleri ve Hazine – Maliye Bakanının imzasıyla malvarlığı dondurma listelerine alınan kişilerden bazılarının yaşadıkları ülkelerde banka hesaplarının dondurulması veya kapatılması gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldıklarını anlatıyor, yaşanan hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için hukuki ve pratik çözüm önerileri sunuyor.
Daha önce aralarında gazeteci, akademisyen ve insan hakları savunucularının da bulunduğu 377 kişinin Türkiye’deki malvarlıkları 7 Nisan 2021 tarihinde, 771 kişinin malvarlıkları ise 24 Aralık 2021 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete’yle dondurulmuştu. Ancak sözkonusu listelerin etkisi Türkiye’yle sınırlı kalmadı.
Rapora göre, Batılı banka ve finans kuruluşlarına mali istihbarat hizmeti veren kimi şirketler, Erdoğan hükümeti tarafından yayınlanan hukuksuz listelere dayanarak bazı kişiler hakkında kendi veritabanlarına “terörist” ve “terörizmi finanse eden kişi” notu düştü. Bazı bankalar da bu veritabanlarından aldıkları bilgi çerçevesinde sözkonusu kişilerin hesaplarını dondurdu veya kapatttı.
Son olarak Hizmet Hareketi mensubu oldukları iddiasıyla sözkonusu listelere dahil edilen ve halen Almanya’da yasayan üç kişinin banka hesapları Deutsche Bank tarafından kapatıldı. Almanya’nın öndegelen gazetelerinden Die Welt, konu hakkında yaptığı haberde Erdoğan’a muhalif üç isim hakkında Refinitiv World-Check veritabanına Aralık ayında şerh düşüldüğünü, Deutsche Bank’ın da bu notu baz alarak hesap kapatma işlemini gerçekleştirdiğini duyurdu.
Raporda, bu tarz sorunlar yaşayanların ilgili finans kurumlarıyla temasa geçerek durumu izah etmelerinin, kendileri hakkında referans mektupları sunmalarının, adli sicil kayıtlarını ve o ülkedeki yasal statülerini gösterir belgeler ibraz etmelerinin faydalı olabileceği belirtiliyor. Mağdurların başvurabilecekleri bir diğer yolsa mali istihbarat kuruluşlarıyla doğrudan temasa geçerek haklarındaki şerhin kaldırılmasını talep etmek.
Listelerde yer alan kişilerin bu konudaki en öndegelen kuruluş olan “Refinitive World-Check”in internet sitesinden kendileri hakkında veritabanında bilgi bulunup bulunmadığını kontrol etmeleri mümkün. Sorun yaşayanların atabileceği son adım ise hukuk yoluna başvurmak. SCF’nin raporu, mağdurlar tarafından yapılacak tüm bu girişimlerde kullanılabilecek bir referans belge niteliğinde.
“Ulusötesi Baskı’’ kavramı, devletlerin yurtdışında yaşayan muhaliflerini sindirmek üzere kullandığı farklı yöntemleri tanımlamak için kullanılıyor. Adam kaçırma, şiddet, fiziki veya dijital takip, konsolosluk hizmetlerinden yoksun bırakma ulusötesi baskı için başvurulan yollardan sadece bazıları. Geçtiğimiz yıl Washingtonmerkezli insan hakları kuruluşu Freedom House tarafından yayınlanan ulusötesi baskı raporuna göre Türkiye, bu alandaki en etkin devletlerden birisi.
SCF Ağustos 2021’de de Türkiye’nin ulusötesi baskısının başka bir ayağına ışık tutmuştu. Kuruluş tarafından yayınlanan, uluslararası basın ve düşünce kuruluşları gibi etkin çevrelerde yankı uyandıran “Turkey’s Abuse of INTERPOL” (Türkiye’nin INTERPOL’ü Suistimali) başlıklı raporda, Erdoğan hükümetinin yurtdışında yaşayan muhaliflerinin iadesini sağlayabilmek için Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı INTERPOL’ü nasıl baskı altında tutmaya çalıştığını, başta kırmızı bülten sistemi olmak üzere örgütün mekanizmalarını nasıl suistimal ettiği örnekleriyle ortaya konulmuştu. Hatırlanacağı üzere Türkiye, INTERPOL üstündeki etkisini artırabilmek için 23-25 Kasım 2021 tarihlerinde kuruluşun genel kuruluna ev sahipliği yapmıştı.
SCF geçtiğimiz Ekim ayında da Türkiye’nin ulusötesi baskı yöntemlerine ilişkin yayınladığı başka bir raporla yurtdışındaki Erdoğan muhaliflerinin Türkiye’ye zorla ve hukukdışı yöntemlerle getirilmesine ışık tutmuş, bu kişilerin karşılaştığı işkence ve kötü muameleyi gözler önüne sermişti.
Stokholm Özgürlük Merkezi tarafından yayınlanan raporlar ve Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili İngilizce günlük haberler daha önce CNN, Washington Post, Guardian, Fox News, Daily Mail ve U.S. News gibi önemli medya kuruluşları tarafından kullanıldı. SCF’nin çalışmaları uluslararası kuruluşlar, farklı ülkelerin resmi kurumları, insan hakları örgütleri ve uzmanlar tarafından da yakından takip ediliyor.