Kararın Ruanda'ya sınır dışılar için mutlak bir engel olmadığını kaydeden Patel, mahkemenin serbest bırakılmasına hükmettiği sığınmacıların, haklarında değerlendirme sürerken elektronik kelepçe ile takip edileceğini duyurdu.
AİHM kararının, İngiliz yerel mahkemeleri ve Yargıtay hükümleriyle ters düşmesi göz önüne alındığında kendileri için hayal kırıklığı ve şaşırtıcı olduğunu söyleyen Patel, "Ulusal ve uluslararası yükümlülüklerimize tam olarak uyduğumuza inanıyoruz. Gelecekteki uçuşlar ve bir sonraki uçuş için hazırlıklar şimdiden başladı." dedi.
"Utanç verici"
İşçi Partisi'nden Gölge İçişleri Bakanı Yvette Cooper ise uçağın iptaline kadar sürede yaşananları ve planı, "hercümerç ve utanç verici" olarak nitelendirdi.
İçişleri Bakanı'nın suçu başkasına atamayacağını kaydeden Cooper, "Bu ciddi bir politika değil ve asla da olmadı. Uçağı kiralarken bunu biliyordu. Bu uçakla Ruanda'ya göndermeyi planladığı insanlar arasında işkence ve insan ticareti mağdurları olduğunu biliyordu. Uygun bir değerlendirme süreci olmadığını biliyordu. Bazılarının çocuk olabileceğini biliyordu." diye konuştu.
Cooper, düzensiz göç sorunun çözümü için Fransa ile çalışılması gerektiğini ancak Patel'in Fransız mevkidaşıyla arasının açık olduğunu savundu.
Tepki çeken plan ve AİHM kararı
İngiltere'de yasa dışı olarak bulunan göçmen ve sığınmacıları Ruanda'ya göndermek için 14 Nisan'da iki ülke arasında Göç ve Ekonomik Kalkınma Ortaklığı anlaşması imzalanmıştı. Anlaşmaya insan hakları kuruluşları tepki göstermişti.
13 Haziran'da Temyiz Mahkemesi yargıçları, göçmen ve sığınmacıları Ruanda'ya götürecek ilk uçuşun yapılabileceğine hükmetmişti. Bireysel başvuruları da reddedilen sığınmacıların avukatları, uçağın kalkmasına kısa bir süre kala AİHM'ye başvuru yapmıştı.
AİHM de, dün uçağın hareketine dakikalar kala aldığı kararla uçuşu durdurmuştu.