Kesin olmayan resmi sonuçlara göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avcılar'da yaptığı konuşmada, İstanbul'da yaşayan Suriyeli göçmenlerin yaşadığı sorunları gündeme getirdi. Göçmenlerin insaniş yaşam koşulları altında ülkelerine dönmeleri gerektiğini belirten İmamoğlu, "Biz susan olmayacağız. Uluslararası toplantılarda susan dilsiz şeytanlara da diyeceğiz ki 'yerin altındaki petrolle ilgilendiğiniz kadar insanların barışı huzuruna imkan tanıyın'. Bu insanların hakkı korunarak ülkelerinde özgürce yaşamaları için uluslararası toplantılarda sesleri olacağız." dedi.
İmamoğlu'nun açıklamaları şöyle, Bizim insani duruşumuzu kimse değiştiremez. Her yerde açıkladım, biz İstanbul'da var olan durumun mutlaka bir envanterini çıkaracağız. Burada bulunan Suriyeli insanların çektiği sıkıntıları elden geçireceğiz. Aile travmaları var, çocukları sıkıntıda. Biz hiç kimseyi başka bir yere koyamayız.
Bu dediğim hususlarla ilgili şu koca kenti yönetenlerin 5 yıldır tek cümlesi yok ama bizim her konuda fikrimiz var. İkinci adım, ulusal politikaların geliştirilmesinde bu kentin fikri nedir, isteği nedir, ulusal politika nasıl geliştirilmelidir, bu konuda öncü politikalar geliştireceğiz. Bu politikalar nezdinde, Türkiye'nin üst seviye politikasının oluşmasında yardımcı ve destek olacağız.
Suriyeli mülteciler, bu ülkede mülteci kavramının ötesinde buraya getirilmiş olabilirler. O gün bu kararı alanlar bugün yanlış yaptıklarının farkında. Biz Suriyelilerin vatanlarına dönmesini istiyoruz. Biz susan olmayacağız, ulusal arası platformda susan dilsiz şeytanlara da şunu söyleyeceğiz.
Kardeşim, yerin altındaki petrolle ilgilnene kadar, bu topraklarda barışı temin etmek için gerekeni yapın. 16 milyon insanın belediye başkanı olarak uluslarası tüm platformlarda sizin sesinizi dile getirip, "Suriye'nin petrolüyle ilgileneceğinize oradaki insanların kardeşliği, huzuruna imkan tanıyın, destek olun, bir an önce Türkiye'de misafir ettiğimiz Suriyeli insanlar vatanlarına dönsün" Bu kadar net. Bunları niye anlattım. Çünkü ben artık İstanbul Büyükşehir Belediye başkanıyım.
İSTANBUL İTTİFAKI
İstanbul ittifakı dedik ve bugün gerçek oldu. Herkesin bize bu süreçte gösterdiği ilgiye alakaya çok teşekkür ediyorum. Bir başka istediğim daha oldu. Artık meydanlarda yüzde 50'si 55'i kadın var. Kadın, değişimi gerçekleştirebilir.
Bu sevgi, bu kucaklama bizim sorumluluğumuzu arttırıyor. Büyükşehir Belediyesi'ne gittiğinde orada çalışan arkadaşlarım, İBB çalışanları, bakın bu adam size söz veriyor, büyükşehir belediyesi çalışanlarına alınteriyle ekmeğini kazanan, üreten, kişiye partiye değil, topluma, 16 milyona hizmet eden herkesin başımın üstünde yeri var. Bizim aynı şekilde büyükşehir belediyesine iş yapan iş insanları, müteahhitler, şirketler, orada işinizi yapmışsanız, karşılığını bu millete hizmet olarak vermişseniz siz de hiç korkmayın, sizin de yeriniz başımızın üstü.
Kimse bizden partizanlık üzerinden işler beklemesin, biz herkesi kucaklayacağız.
3 bin küsur oyla kazandık dediler. Biz "bir dakika durun dedik." Ekibimiz hala 39 ilçede nöbet tutuyor. Biz görevimize başlayana kadar görevlerine devam edecekler. Milletvekillerimiz, gönüllü arkadaşlarımız, herkes sürecin içerisinde.
BÜYÜKÇEKMECE TARTIŞMALARI
Şimdi Büyükçekmece'de kapı kapı gezip seçmenleri tespit edeceklermiş. Kapı kapı geziyorlar. Polisimizi de yoruyorlar onları da rencide ediyorlar. Siz zamanında açıklamadınız mı, "seçim sistemine güvenebilirsiniz" diye. "Dünyanın en güvenilir seçim sisteminde en ufak şüphe duymasın" demediler mi?
Her gün bir şey üretiyorlar. Bakın çok yanlış. Büyükçekmece'de yapılan bu süreci durdurun. YSK, sürecin kararını hemen vermeli. O da yetmiyor, diyorlar ki Maltepe'nin de süreci elde tutalım. Say say bitmiyor. Kurul oluşturun diyoruz. Yavaş yavaş sayalım diyorlar. Zaman mı kazanıyorlar anlamış değilim. Mümkün.
En çok da benim AKP'ye oy vermiş, AKP'li hemşerilerimi ve dostlarımı rencide ediyorlar. 94 yılında, sayın Cumhurbaşkanı büyükşehir belediyesini kazandığında millet ve dönemin iktidarı görevi teslim etti mi? 2002 yılında bütün Türkiye'deki seçimi kazandılar ve o dönemin iktidarı, o dönemin karar vericileri görevi teslim ettiler mi? Ya kardeşim niye böyle yapıyorlar?