AKP’nin 31 Mart seçimlerinin hemen ertesinde 300 bini aşkın geçersiz oyun yeniden sayılması itirazı kabul edildi. Ardından Maltepe’de bin 89 sandıkta, 309 bin oyun yeniden sayılmasını istedi, kabul edildi. İstanbul’daki 39 ilçede yaklaşık 9 milyon oyun yeniden sayılmasını YSK’dan talep etti.
YSK tüm oyların değilse de AKP’nin isteğiyle 22 ilçede önce 52, sonra 57 ve nihayet 63 sandığın “sondaj ve örnekleme” yöntemiyle sayılmasını kararlaştırdı. Maltepe’de AKP itirazıyla sayılan oyların yeniden sayılması için yapılan itiraz da kabul edildi. Tüm bunlara rağmen sonuç değişmedi. Ekrem İmamoğlu her tür ve yöntemle yapılan sayımlarda 13-14 bin arasında oyla önde olmayı sürdürdü.
Artık sona yaklaşılırken AKP bu kez 400 sandığın yeniden sayılmasını istedi, reddedildi. Sayım tamamlandı birleştirme tutanağına itiraz etti, reddedildi. 16 Nisan’da AKP “olağanüstü itiraz” çerçevesinde, üç bavul dolusu evrakla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçiminin iptali için YSK’ye başvuruda bulundu. 17 Nisan’da ise artık İstanbul İl Seçim Kurulu Ekrem İmamoğlu’na mazbatayı verme kararı aldıktan sonra MHP, İstanbul ve Maltepe seçimlerinin iptali için olağanüstü itirazda bulundu.
Cumhur İttifakı’nı oluşturan iki partinin neredeyse şımarıklık düzeyine varan itirazlarının, giderek seçim kurullarını ve YSK’yi da isyan noktasına getirdiği, il ve ilçe seçim kurullarındaki hakimlerle, YSK üyesi yüksek yargıçların bu başvurulardan bunaldıkları siyasi kulislere yansıdı.
25 yıl önce 1994’te sosyal demokrat başkan Prof. Nurettin Sözen’in, o dönemde Refah Partisi’nden seçilen Tayyip Erdoğan’a devrettiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, çeyrek asır sonra seçimi kazanan 48 yaşındaki sosyal demokrat CHP adayı Ekrem İmamoğlu tarafından geri alındı.
YSK’nin önünde halen karar verilmeyi bekleyen dört kritik olağanüstü itiraz başvurusu bulunuyor;
1-AKP’nin İstanbul Büyükçekmece’de seçimin iptali talebi
2-AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçiminin iptali talebi
3-YSK’nin aday olmalarında sakınca görmediği, ancak seçimi kazandıktan sonra, KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbatalarını iptal ederek, başkanlığı ikinci sıradaki AKP adayına verdiği beş ilçe için HDP’nin iptal talebi.
4-MHP’nin İstanbul Maltepe seçiminin ve İstanbul seçiminin iptali talebi.
YSK’nin AKP ya da MHP’nin iptal istemlerinden birisini kabul etmesi durumunda, İstanbul seçimi ve İmamoğlu’nun mazbatasının iptali ile seçimin 2 Haziran’da yenilenmesi söz konusu olacak. Bu olasılıkla ilgili olarak, iktidar medyasında bile yenilenecek seçimleri İmamoğlu’nun çok büyük bir farkla kazanacağı, Erdoğan ve AKP açısından böyle bir ihtimalin çok daha ağır siyasi sonuçlarının olabileceği yorumları ağırlıkta.
Ancak birleştirme tutanakları sonrasında İstanbul İl Seçim Kurulu’nun İmamoğlu’na mazbatasını verme kararının YSK ile görüşülüp, danışılarak alındığı, dolayısıyla YSK’nin bu aşamadan sonra seçimi yenileme ve mazbatanın iptali yönünde bir karar vermesi olasılığının yüzde 50’nin altına düştüğü belirtiliyor.
Diğer yandan AKP’nin iptal başvurusunda YSK’ye ilettiği belge ve bilgilerin büyük bölümünün “dolgu ve zevahiri kurtarma” amaçlı olduğu, sonuç alıcı unsurlar taşımadığı hukukçular tarafından dile getiriliyor.
İmamoğlu’nun mazbatasını alacağı duyulduktan sonra Ankara’da AKP ve MHP genel merkezlerinde sessizlik hakim oldu.
Son birkaç günden bu yana, AKP ve MHP’den yansıyan açıklamalarda Cumhur İttifakı’nın çatlama emareleri de ortaya çıkmaya başladı.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, partisinin Kızılcahamam toplantısının kapalı bölümünde 31 Mart seçimlerinde AKP’nin oyunun yüzde 33, MHP’nin oyunun yüzde 19 olduğunu dile getirmesi ve partililerden “Tayyip Erdoğan’a saygıda kusur edilmemesini” istemesi, AKP kulislerini dalgalandırdı. Yine MHP kurmaylarına atfen “Erdoğan’ı çevresindekiler yanıltıyor, gerçekleri görmesini engelliyor” yorumları hükümet medyasında yer aldı.
AKP Ankara Büyükşehir adayı olan ve seçimi kaybeden Mehmet Özhaseki’nin Kayseri’de AKP’lilerle yaptığı toplantıda söylediği “MHP ile AKP’nin birlikteliği zoraki evlilik. Kız da oğlan da birbirini istemez ama evliliğe mecburdur. Bizimkisi böyle bir birliktelik” sözleri bu kez MHP’de dalgalanmalara yol açtı.
Özhaseki’nin Kayseri’de seçim kazanılmasına karşın, oylardaki düşüşün AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “çok üzdüğü” şeklindeki sözleri de medyada yer alınca, yerel seçimlerde elde edilen yüzde 52’lik toplam oya rağmen, Cumhur İttifakı’nın “sonuçtan kaygılı ve mutsuz” olduğu tarafların kayıpları birbirinin üzerine yıkmaya çalıştıkları somutlaştı.
Özhaseki daha sonra söylediklerini inkâr edip, gazetelere dava açacağını söylese de Cumhur İttifakı’ndaki çatlak giderek gizlenemez, örtülemez bir noktaya doğru ilerliyor.
Özellikle İmamoğlu’nun İstanbul’daki seçim başarısı ve seçim sonucunun tescilini geciktirmek için 17 günden bu yana AKP ve MHP tarafından sürdürülen itiraz engellemelerinin, gerek içinde gerekse seçmen tabanında yarattığı tepkiler, hoşnutsuzluğa ve parti yöneticilerini suçlamaya, eleştiriye dönüşmüş durumda.
İstanbul’daki sürecin mazbata ile noktalanması, YSK’deki itirazlar konusundaki kararların da netleşmesi ardından artık AKP kendi içindeki hesaplaşmaya dönecek. İzmir il başkanının istifasıyla başlayan dalganın, Ankara ve İstanbul örgütlerindeki tasfiyeyle fırtınaya, AKP MKYK’da ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un da aralarında yer aldığı Genel Başkan Yardımcılarının istifalarının istenmesiyle, kasırgaya dönüşmesi söz konusu. Sonrasında ise sıra MHP ile ittifakın sorgulanmasına gelecek.
Bu noktada Erdoğan’ın elini zayıflatan gelişmelerden birisi Davutoğlu-Gül cephesinde ayrı ayrı partileşme çalışmalarının hız kazanması, diğeri de böyle bir durumda TBMM’de MHP desteği olmaksızın istenilen yasaların çıkartılamayacak olması.
Dolayısıyla, Erdoğan kendisine yeni bir siyasi müttefik bulmak, iktidarı sürdürebileceği bir siyasi zemin oluşturmak zorunda.
Siyasi kulislerde bunun için CHP ile gizli diyalog arayışlarının aracılar vasıtasıyla gündeme geldiği, HDP ile de nabız yoklandığı ileri sürülüyor. Kazanılan büyükşehir belediyelerinde CHP’li başkanların engellenmemesi karşılığında, Ankara’da TBMM’de işbirliği için uzlaşı adımlarının atılmasının gündeme gelmesi söz konusu olabilecek.
Özellikle ekonomide yapısal reformların hayata geçirilmesi, AB ve ABD ile gerilimleri azaltıcı bir takım demokratikleşme adımlarına dönüş için muhalefetin de desteğinin alınması, CHP ile ortak hareket zemini oluşturulması arayışlarına girişildiği, TBMM açıldıktan sonra bu girişimlerin hızlanacağı kaydediliyor.
Ekrem İmamoğlu’na mazbatanın verilmesi ve İBB’deki devir teslimin kitlesel bir mitingle gerçekleştirilmesi bu konudaki ilk işaret şeklinde değerlendiriliyor.
AKP-CHP işbirliğinin TBMM’de “referandumsuz” anayasa değişikliklerine de olanak sağlayabileceği, İYİ Parti’nin de bu noktada desteğinin söz konusu olacağı kulislerde konuşulmaya başlanırken, Kürt politikasında da yumuşama için HDP ile diyalog konusunda birtakım girişimlerin başlatılacağı belirtiliyor.
Bu arada YSK sürecinin tamamlanmasından sonra, CHP’li İstanbul, Ankara, İzmir başkanları, İmamoğlu, Yavaş ve Soyer’in, randevu alarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmeleriyle, yumuşama ve uzlaşı sürecinde önemli bir adımın gerçekleşeceği kaydediliyor.
Kapsamlı bir af düzenlemesiyle, siyasi tutukluların serbest kalmasının tartışmaya açılması ihtimali, bu çerçevede öne çıkacak başlıklardan birisi.
Seçim sonrası AKP cephesinde ortaya çıkan yenilgi tablosunda, faturanın kesileceği genel merkez yöneticileri dışında, Erdoğan kabinesindeki isimlerin başında ise kamuoyunda tepki çeken isimlerin başında gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanı sıra Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Erdoğan’ın bu altyapıyı hazırladıktan sonra MHP ve Bahçeli ile ittifakı bitirme adımı atması beklentisi giderek öne çıkıyor. 31 Mart’tan 17 gün sonra tüm itirazlara rağmen mazbatasını almayı başaran, Ekrem İmamoğlu, Cumhur İttfakı’nı çatlatan isim oldu.
Bahçeli “kankam” dediği Erdoğan ile Erdoğan ise “Pazara kadar değil, mezara kadar” dediği MHP ile birlikteliğe son verme konusunda, artık karar aşamasına gelmiş durumda.
KAYNAK:AHVAL